Anjiografi, atar veya toplardamarlar aracılığı ile en çok kasık damarları kullanılarak, kimi özel araçlarla damara girilip, damardan kalp içine ulaşılarak yapılan bir görüntüleme ve bazı ölçümleri yapmamızı sağlayan bir işlemdir.
Erişkin hastalarda özellikle kalbi besleyen damarlarla ilgili işlemlerde çok kullanılır. Çocuklarda da doğumsal kalp hastalıklarının tanısında ve tedavi amaçlı olarak çok uzun yıllardan beri giderek de gelişen bir şekilde kullanmaktayız.
Bazı doğumsal kalp hastalıkları öyledir ki, bebeğin yaşamının devam edebilmesi için doğum sonrası çok erken dönemde anjiografi ve bu sırada bazı girişimsel tedavilerin yapılması gerekebilir. Mesela büyük arter transpozisyonu dediğimiz kalpten çıkan büyük damarların ters olduğu durumda oksijen düzeyi çok düşük ise septostomi denilen bir işlemi yapmak için acilen anjiografi odasına bebeği almak ve bu işlemi yapmak gerekli olacaktır. Yine pulmoner atrezi dediğimiz bir hastalıkta duktus denilen köprü damarı açık tutmak için stentleme, bebeğin durumuna göre bazen hemen bazen birkaç günlük olduğu zaman gerekebilir.
Her ne kadar son dönemlerde anjiografiyi daha çok tedavi amaçlı işlemler için kullanıyorsak da bazen tam tanıya ulaşmak ve hemodinamik çalışma yani bazı ölçümler yapmak için, nihai tedaviye karar vermek amacıyla, operasyon öncesi görüntüleme için de yapabiliyoruz.
Bazen şöyle sorular veya endişeler olabiliyor: “Daha çok küçük”, “el kadar bebeğe anjio olur mu?”, “hele biraz daha büyüsün” gibi. Çocukluk çağı doğumsal kalp hastalıklarında işler böyle yürümüyor tabii ki. Öncelikle anjio için yaşla ilgili bir durum söz konusu değildir. Hastalığın ne olduğu önemlidir. Yukarıda da anlattığım gibi anjionun zamanlaması ve gerekliliğine çocuk kardiyoloji ekibi karar verecektir.
Anjio için çoğunlukla bebeğin ağırlığı önemlidir. Gelişen araç gereçlerle 2.5 kg ve üzerine anjiografi şu andaki şartlarda eskiye göre daha rahat yapılmaktadır. Hatta bazen çok lüzumlu ve hayati hallerde erken doğmuş, düşük ağırlıktaki bebeklere bile anjiografik işlemler yapılabilmektedir.
Elbette bu işlemin kendine göre, hastadan hastaya değişen riskleri olmaktadır. Damar yolu problemleri, solunum problemleri, kardiyak ritim problemleri, kanamalar gibi. Deneyimli eller ve merkezlerde bu riskler minimuma indirilmiş durumdadır.
Sonuç olarak özellikle doğumsal kalp hastalıklarında, bazen tanıyı desteklemek ve ölçümler almak çoğu zaman da tedavi amaçlı (balon, stent uygulamaları, delik kapatmalar vb) olarak yaşa bakılmaksızın anjiografi işlemine gerek olduğunda bunu uygulamaktayız.
Tüm çocuklarımıza sağlıklı günler ve ikinci yarıyıl eğitim döneminde başarılar dilerim…