Adil Yaşam Derneği Başkanı M. Haluk Çavuşoğlu, cezaevlerindeki birçok kişinin adil yargılanmadığını ve adil yargılanmadıkları gibi haksız ve orantısız cezalar aldıklarını söylemiş, üstüne üstlük cezaevlerinde kaderlerine terk edildiklerini belirtmişti.
Hani hep mahkeme salonlarında arkada büyük harflerle yazar ya ''Adalet mülkün temelidir.'' diye.
Sahiden de 'Adalet mülkün temeli' mi?
**
Son yıllarda yaşanan kadın cinayetleri, pedofililer, sağlık çalışanlarına şiddet ve daha nicesi..
Bu olaylar sonrası verilen cezalar adalate olan güveni zedeledi.
Artık insanlar katil sıfatıyla elini kolunu sallayıp dışarıda gezmeye alıştı.
''Nasıl olsa yaparım, ceza almam'' kafasıyla nice canlar alındı..
Yaşananlar öyle üzücü bir boyuta geldi ki..
Vatandaş artık kime, neye güveneciğini şaşırdı..
**
Bu olaylara baktığımız zaman öncesinde şikayetler edildiğini görüyor fakat hiçbir önlem alınmadığını görüyoruz.
Sadece kuru bir uzaklaştırma kararı. Ne koruma ne de başka bir şey.
Tabii ki bu karar da engel olmuyor!
**
Mağdurların şikayletlerine rağmen nerede önleyici tedbirler?
Nerede adalet? Nerede koruma?
Ve ya olayın zanlılarına verilen haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi neden?
Ortada somut deliller varken bu indirimler neyin nesi?
**
Geçen günlerde Kadir Şeker tahliye oldu.
Tabii tahliye olana kadar ki süreç oldukça yıpratıcıydı.
Sosyal medyadan binlerce insan Kadir Şeker için birlik oldu. Destekler verildi.
Önce 'Haksız tahrik' indirimi ardından 'İyi Hal' indirimi aldı Kadir.
Ardından da tahliyesine karar verildi.
Kadir Şeker'e verilen tahliye kararı sonrası derin bir oh çekildi.
**
Peki ya cezaevlerinde aynı durumdan muzdarip, ömrünü cezaevi köşelerinde geçirmeye mahkum edilmiş binlercesi?
Seslerini dahi duyuramayan, dilekçe yazmaktan bihaber garibanlar ne olacak?
Onlar sesini nasıl duyuracak?
Ki duyurmaya çalışsalar da kim duyacak?
Kim el uzatacak?
Nerede adil yargılanma?
Kadir sonunda tahliye oldu ama cezaevlerindeki diğer Kadir'ler ne olacak?