7 Nisan 2016 tarihli, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile hayatımıza giren bir kavram olarak ‘’kişisel veri’’ kavramı, kanunda “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” şeklinde tanımlanmıştır. İnsan ve vatandaş olmamızdan kaynaklanan, topluluğun diğer üyelerinden ayırt edilebilmemizi sağlayan, aklımızı gelebilecek her türlü bilgi kişisel veri olarak nitelendirilir. Yani; Adımız, soyadımız, telefon numaramız, adresimiz, ırki kökenlerimiz, dini görüşlerimiz, sağlık bilgilerimiz, adli sicil kaydımız, parmak izimiz, ses ve görüntü kayıtlarımız, sendikal bağlantılarımız, siyasi görüşlerimiz… Bu ve bunun gibi bir çok bilgi, kişisel veri kavramı kapsamına dahildir. Kanundaki tanımında ‘’her türlü bilgi’’ olarak tanımlanmış olması kanun koyucunun, kişisel veri kavramının sınırlarını olabildiğince geniş tutmayı amaçladığını gösteriyor bizlere. Toplumumuz bu konuda ne kadar bilinç sahibi? Tartışılır… Ancak gerçek şu ki artık pek de bize yabancı olmayan, hayatımızın her alanında karşımıza çıkacak olan, özellikle şu sıralar çokça popülerleşen bir kavram kişisel veri.
Kişisel verilerimiz neden önemli? Hayatımızdaki yeri ve önemi nedir?
Bilgileriniz ile hukuka aykırı bir şekilde dolandırıcılık suçu işlenmesi, kimlik hırsızlığı, kimlik bilgilerinin kopyalanarak resmi kurumlarda aleyhte kullanılması ve hatta işlenmiş bir suçun arkasında başkasına ait kimlik bilgilerinin bırakılması gibi sorunlarla karşılaşmanız mümkün. Yani, size ait kişisel veriler kullanılarak işlemediğiniz bir suç sebebiyle haksız yere cezalandırılmanız mümkün. Tabii bu işin yalnızca suç ve ceza boyutu.
Bir de kişisel verilerimizin ihtiyaçlarımız ve ilgi alanlarımıza yönelik olarak bir pazarlama taktiği olarak kullanılması durumu var. Şöyle ki: akıllı telefonlarınıza indirdiğiniz uygulamalar bile internette yaptığınız aramalara, konuşmalarınıza, konum bilgilerinize, galerinizdeki fotoğraflarınıza ve benzeri telefonunuzda depolamış olduğunuz her türlü veriye ulaşabiliyor. Peki hiç herhangi bir sosyal medya mecrasında gezerken daha yarım saat önce arkadaşınızla konuştuğunuz bir konu hakkında, ya da internette aramış olduğunuz bir ürün hakkında sponsorlu bir reklam ile karşılaştınız mı? Dikkat etmediyseniz bundan sonra bir inceleyin derim…
Mağazaların web sitelerinde incelediğimiz kıyafetler, teknolojik ürünler, ev-yaşam ürünleri ve benzeri aramalarımızdan alışveriş alışkanlıklarımız analiz edilerek, bizlere bu ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz doğrultusunda yönlendirmeler yapılabilmekte. Telefonumuza istenmeyen mesajlar gelebilmekte, sosyal medya mecralarında karşımıza çeşitli reklamlar çıkabilmekte. Yani kişisel verilerimiz bize karşı bir pazarlama taktiği olarak kullanılabilmekte.
İşte tüm bu sebeplerle elimizdeki telefonumuz bile verilerimizi hukuka aykırı olarak dağıtan bir suç aleti. Herhangi bir uygulama indirdiğinizde veya kullanırken galeriye, rehbere, konum servislerine erişim izni vermemiz bile kişisel verilerimizin bu uygulama aracılığıyla dağıtılabileceği anlamına geliyor. Elimizdeki küçücük cihazla bile kendimizi tehlikeye atıyoruz.
İş hayatında kişisel verinin yeri nedir?
Bünyesinde işçi çalıştıran işverenlerin, işçilerin kişisel verilerini veri sorumlusu sıfatıyla saklama, depolama yükümlülükleri vardır. Şöyle ki; işveren işçiden sözleşmeden kaynaklı olarak almış olduğu nüfus bilgileri, adli sicil kaydı, sağlık bilgileri, parmak izi ve benzeri verileri kişisel verilerin korunması kanununa uygun olarak işlemek ve muhafaza etmekle sorumludur. İşyerinde güvenliği sağlama amaçlı kurulu kamera sistemleri varsa bunu gösterir veya bildirir levhalar asılması, işçilerin bilgisayarları izleniyorsa işçinin bundan haberdar edilmesi gibi hususlar yine işverene yüklenmiş kanundan doğan yükümlülüklerdir. Bu konuda belirli şartların getirildiği gerçek ve tüzel kişiler şartlar gerektiriyorsa VERBİS(Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi)’e aldıkları veriler konusunda bilgi vermelidirler. Sorumluluğunu yerine getirmeyen işverenler yönünden 1.000.000,00 Türk Lirasına kadar cezalar kesilebilmektedir.
Peki ne yapmalı? Verilerimiz nasıl korunmalı?
Müşterisi olduğunuz bir alışveriş merkezi, bir güzellik salonu, bir restoran isim bilgilerinizi dahi alıyor olsa, onlara bu verileri nasıl sakladıklarını sorun. Bilgilerinizi vermeme hakkına sahipsiniz. Verilerinizi saklama koşullarını anlatmaları halinde, verecekleri cevabın sizi tatmin etmemesi halinde kurula başvurma hakkınız saklıdır. Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’na yapacağınız başvuru ile bunu sağlayabilirsiniz. Eğer kişisel verilerinizin haksız olarak ele geçirilmesi ile ilgili bir zararınız varsa, her türlü zararın tazmini için hukuk mahkemelerinde dava açma hakkınız bulunmaktadır.
Bunun yanında; kişisel verilerinizin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, yayılması, ele geçirilmesi Türk Ceza Kanunu Madde 135 ila 140 arasında suç kapsamına alınmıştır. Dolayısıyla bilgilerinizin hukuka aykırı yollardan ele geçirildiğini düşünüyorsanız ceza mahkemelerinde dava açma hakkınız vardır.
Unutmayın ki teknoloji çağında yaşıyoruz, teknolojinin velinimetlerinden faydalandığımız gibi, ondan kendimizi korumayı da öğrenmeli, bu konuda kanundan doğan haklarımızı iyi bilmeliyiz.
Vay benim gardaşıma
Teşekkürler