Adam…
Getirtmez gelirdin oğul…
Adamlık ne kadar önemli bir değer.
Adam olmanın kadını-erkeği yok.
Adam olmanın genci-yaşlısıda yok.
Adam olmak için kalp-yürek sahibi olmak gerek.
Adam olmak için beyin gerek.
Adam olmak için Rahmanın-yaratıcının kuluna, insanına verdiği; Akıl, Hafıza ve İradeyi yerli yerinde kullanmak gerek.
Adam olmak için Allahın insanına lütfettiği SEVGİ’Yİ hissederek kullanmak gerek.
Vee Saygı-hürmet, nezaket der uzatır gideriz Adamlığa dair gerekenleri-istenenleri-arzulananları.
Adam olmanın makamı-mevkii yok.
Adam olmanın apoletli-koltuklu ve diplomalı olmasına gerek yok.
Takkesine-Hırkasına da gerek yok.
Hassasiyetler karşısında duyarlı.
Bunu milli ve manevi olarak;
Bunu değerler, kıymetler oranında paylaşmak olarak da pekala isimlendirebiliriz.
Önemli ve doğru olan;
Gerekeni,
İstenileni,
Beklenileni;
Vaktinde yerine bir görev anlayışıyla getirebilmektir.
Bütün bunları yaparken de;
Atalarımızın,
Cetlerimizin,
Bilginlerimizin,
İlim, irfan sahibi alimlerimizin ve hatta tam ifadeyle;
Bize insanlık tarihinden buyana çeşitli vesilelerle yol gösteren kıymette paha büyüklerimizin;
Bizlere ders olarak öğrettiği;
Sağ elin yaptığını sol elin görmeyecek gerçeğiyle yapmak ve yerine getirmektir.
Hani öteden beri anlatırlar ya;
—Oğlum, Baban gibi adam ol, eşek olma.
Gönderisini-mesajını
—vay sen benim babama nasıl eşek dersin
Cevabı yâda düşüncesi yerine;
—Hım eşek olmamak için demek ki babam gibi adam olmam gerektiğini esasa almalıyız.
Ya da ;
Yazmaya çalıştığım anlatılar üzerine;
Köylü kadının oğlu okumuş eğitimini tamamlamış ve gün gelmiş Vali olmuş,
—oğlum keşke biraz daha okusaydın da Ormancı olsaydın
Sözünde gizli anlamdan ders mi almalıyız mana olarak?
Dahanın derinine yolculuğumuz devam edelim engin müsaadenizle; nede olsa mesele Adamlık değil mi?
Tarihin derinliklerine şöyle bir bakıyoruz da;
—oğlum adam ol
Ya da;
—Oğlum böyle gidersen adam olamazsın demiş BABAoğluna.
Adamın oğlu yıllarca okumuş vakit gelmiş makam ve mevki sahibi olmuş ve hatta memlekete Padişah olmuş devir o devir.
—Bana babam adam olamazsın demişti
Emrindeki askere:
— tez filan yerde ikamet eden adamı alın gelin
Dikkat edin lütfen ‘Babamı’ veya ‘Bu adam benim atam, cettim, Babam” demez.
Asker;
Padişahından ‘Tez filan yerdeki adamı alın gelin’ sözü ‘Emir’ telakki edildiği için; zira padişahın sözü Buyruktur-Emirdir –Geliştirme adına Emir-Demiri keser deyişiyle;
Asker görevini yerine getirerek ‘Adamcağızı’ Derdeste Padişahın Huzuruna getirir.
Adam, kızgın aynı zamanda meraklı ‘ne yaptım, ne yanlış ettimde bir sürükleme-ite kalkayla padişahın huzuruna getirildim” i düşünürken;
Karşısında Padişah bütün ihtişamı ve heybetiyle duruyor ve Padişah;
—Beni tanıdın mı?
--- … !
Adamcağız karşısındakinin yıllar önce evinden ayrılan oğlu olduğunu bilmemiş. Ve büyük bir mahcubiyet ve korkuyla sessizliğini korur. Başı önünde.
Padişah;
— Ben senin oğlunum. Hani yıllar önce adam olamazsın deyip küçümsediğin oğlun. Bak padişah oldum!
Adam hiç tereddüt etmeden günümüze gelen o meşhur sözünü eder:
--- Padişah olmuşsun ama yine Adam olamamışsın. Olmuş olsa idin beni huzuruna böyle ite-kalka derdeste getirtmezdin. Ve hatta bir oğul olarak benim yanıma sen gelirdin…
Saygıdeğer dostlar Adam olmanın keyfi ve Adam olan dostlarla buluşmanız umuduyla bugünlük hoşça kalın. Keyifli bir hafta sonu temennisiyle…