Derler ya “doğruyu söyleyeni 9 köyden” kış ederler! 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Seçimleri yaklaştıkça Siyaset sahnesi, arenası artık suni gündemden kopup gerçekle yüz yüze gelmeye başladı.
Genel olarak Çukurova bölgemizde direk değil de en direk olarak, memleketimiz Adana da ise direk olarak aktif politikanın içerisinde yer alıyoruz yazar-çizer ve yorumcu olarak. Kaldı ki seçmen olarak, her vatandaşımız gibi bizimde beklentilerimiz pek ala mümkün.
Profesyonel Haberci ve özellikle de siyaset yazan yorumlayan birisi olarak gündem de haklılıkla yerimizi alırken ya da yazlarımızla ortak olurken veya belirleyicilikte direk etken olarak; gerçeklerden ayrıldığımız söylenemez ve doğrulardan imtina etmediğimiz bilinen en doğru yanımızdır.
Alınganlığın bolca olduğu, gönül koymaların ve hatta bize küsenlerin varlığının gerçekliğini de sizlerle paylaşmaz isem üzülürüm ve habercilik mesleğiyle yaşamını sürdüren birisi olarak doğruları size aktarmamış olurum. Doğrular daima gerçek ama acıdır. Kırılganlıklarda öyle. Bu konuda en büyük sıkıntımızda nedir biliyormusunuz Siyasete talipli dostların gönüllerinden geçeni görmemek ve duymamak daha net ifadeyle ONAYLAMAMAK.
Zaten bu nedenden dolayı yazılarımda ve yorumlarımda Duygu, Mantık, Mantalite ve Realiteyi bir birinden ayırmaya özel bir ayrıcalık gösteririm. Çünkü bilirim ki sizlerinde ziyadesiyle bildiğine inandığım gerçekler yukarıda yazmaya gayret ettiğim değerlerle iyi harmanlayamayıp karıştırırsanız ortaya farklı sonuçlar çıkar.
Hâsılı uzun uzadıya bir giriş sonrası başlığımda da paylaştığım gibi bölgemizde siyaset arenasında sahnesinde Büyükşehir ve ilçelerden Başkanlığa talip bazı isimlerin partisi her ne olurla olsun ADAY gösterilmeyeceklerini öyle böyle şöyle bilmelerine rağmen politik manevraları akıl almaz derecede ileri seviyeye taşıdılar.
Siyaset yaptıkları Büyükşehir, Merkez İlçe veya Taşra ilçelerimizde Başkanlıklara talipliklerinin karşılıkları toplumda yok iken, Başkentimiz Ankara’da olduğunu, Ankara’da sorulduğunda ise bulunduğu bölgelerde çok güçlü olduklarını çeşitli yol ve yöntemlerle denediler. Ve sonuç malumlar olduğu üzere ADAY edilmediler, ADAY olamadılar değil. Bazıları da Makam-Mevki sahibi olmalarına rağmen Adaylıktan-partisinden ötürü siyasi zeminde aradığını bulamayıp KAYBEDERİM korkusuyla yılların TERÜBESİNE rağmen Son anda üfürükleriyle kendilerini kılıflandırarak ve yine talipli oldukları bölgede ki ayrışım nedeniyle yukarıda ki el altı –aba altını yani Aday edilemeyeceğini bildiği içinde; ADAY olmadı-Edilmedi. Bildiğiniz gibi “Bazıları” da “Bol Üfürüklü Siyasi Volecilik” gereği siyaset sahnesinde üzerine düşeni fazlasıyla yapmış ve; kimileri Kapitalin getirisiyle ağabeylerinin-ortaklarının-yol göstericilerinin-patronlarının istekleriyle; talip oldukları alanlarının bir başka mecrasında SEÇİME girmek için devreye giren FİT ile anlaşmıştır!
Tabi yazdığım gerekçeler ötesinde önemle gayretleri mücadeleleri olan ve toplumda karşılıkları olan bazı değerli geleceğin siyasi hüviyetlerinin de kendilerine büyük ağabeylerce lütfedilen “Gel taşın altına elimizi birlikte koymamız gerek bu nedenle senin bu görevi kabullenmek gerek” anlayışının bir elin parmağı kadar azda olsa gerçekliği inkâr dilemez.
Bugün YANKI köşemin müdavimlerine konuyla ilintili tam tamına 6 ay önce yani 01 Eylül 2018 Cumartesi günkü (174 gün önce) köşemde yer alan “Bol Üfürüklü Siyasi Volecilik” başlıklı yazımı hatırlatırken içerisinde yer alan bilhassa şu özel bölümü paylaşıyorum. Ki dün ile bugünün arasında ki yazımızın ne kadar gerçek ve doğru olduğunun bir tespitini sizlerle paylaşıyorum; “Onlar REİSLİKTEN SÖZ EDER ancak MECLİS ÜYİLİĞİNE FİT OLUR!”