Depremin hemen akabinden Adana’dan önemle Elazığ’a yardım ekibi gönderen
BAŞKAN KARALAR, PARTİSİNİN LİDERİ
KILIÇDAROĞLU İLE BİRLİKTE DEPREM BÖLGESİNDE…
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, mensubu olduğu Ana Muhalefet partimiz CHP’nin Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU ile birlikte 6.8 depreminin yaşandığı Elazığ ve Malatya vilayetlerimizde Depremzedelerle buluştu ve çeşitli incelemelere iştirak etti. Konuya dair,olarak Başkan Karalar, Depremzelerle buluştuklarını buradaki insanların içinde bulunduğu durumları yerinde tespit ettiklerini dillendirirken,”Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcılarımız, Milletvekillerimiz ve Belediye Başkanlarımız birlikte Elazığ kentimizde taziye ve geçmiş olsun dileklerimizi iletmek ve kentteki son durum hakkında bilgi almak için kıymetli muhtarlarımızla bir arada bulunduk” dedi. Başkan Karalar ayrıca; bulundukları bölgelerde seçilmiş ve atanmış bazı yetkililerle görüşerek bilgi alışverişlerinde bulunduklarını da belirtti.
Bilindiği üzere; Adana Büyükşehir Belediyesi olarak depremin yaşandığı anın hemen akabinden Adana’dan 98 yılı Adana ve 99 yılı Marmara depremlerinde görev yapan tecrübeli ekip ve onlara ilaveli donanımlı çok sayıda kadrodan oluşan ekip ve gerekli yardımlarla birlikte, 4 itfaiye aracı, arama-kurtarma araçlarıyla bölgeye gönderilmişti.
…
“BİZ BİZE BENZERİZ BENZEMEYENİ BENZETİRİZ”
ENTEGRASYON…
Adanalılar olarak “Biz bize benzeriz benzemeyeni benzetiriz” bunun Uluslararası-İnternational karşılığını Entegrasyon-İçe yönelik kentten kente dönüşümünde ki hayat bulmada yerleşmede ki; karşılığı Uyum ((Bütünleşme-Paylaşma sözümün aslı bu.
Ama Zorunlu ya da Zaruri misafirlerimiz, bize entegrasyon ya da uyum manasında ki benzerliği “Para-Hastane-Yardım” daha ötesinde ise “Kuralları İhlal…” Ötesi yok. Oysa aradan yıllar aylar haftalar sayısı çokça artan günler geçti. Ülkemizin hamiyetperver kadirşinas insanı gibi Adanalı olarak bizlerde varımızı ekmek aş giysi sair konularda paylaşırken, onlar bunu Beğenmedi veya yapılanları zorunlu sandı.
Teşekkür etmeyi bilmediler bilemediler dini değerler noktasında aynı inanca sahip olmalarına rağmen şükürden-teşekkürden isteyerek bilerek uzak oldular. Bu genel üzerine bir kanı-yorum-takdir. Dileyen kabul eder dileyen etmez. Hala; kendi dilimize yönelik olarak entegrasyon-uyum adına bir adım dahi atmadılar veya attırılmadılar bu nasıl Misafirlikse…
Konuya dair hiç kimse Kusura bakmasın, kimsede çanak tutmaya kalkmasın Ayrımda değilim Nankörlüğe yönelik uyuma tepkim. Bu kısmını bir kenara bırakarak son dönemlere de gözümüze önemle takılan entegrasyonun bir başka yanını aktarmak istiyorum size;
Büyük Ağabey veya onun himayeleriyle etkin-yetkin isimlerin Zeytin Harekâtıyla başlayıp Barış Pınarı Harekâtıyla devam eden sürecin sonunda; söylenen Resmi Ağızda ki; “…li kardeşlerimiz memleketlerine dönecek onlar için çalışmalarımız şu… şu…” denmesi ve bilhassa da yeni yıl öncesi dünya kentimiz İstanbul’dan zorunlu ikametlerin İHLALLERİ sonucu kolluk kuvvetlerinin etkin kanatlarıyla kent dışına çıkarılmaları veya gönderilmeleri… Adeta uyuyan uyanıkları uyandırdı… Neden biliyor musunuz, “Gitmemek. Gönderilmek” korkusuyla; bilhassa da belirli bir kuşağın zorunlu misafirleri üzerlerinde ki belirlenen giysileri çıkararak bizlerden birileriymiş gibi giyinmeye başladıklarını çokta aşarak; adeta tepeden tırnağa bir değişim içerisine girdiler (Kot pantolonlarından saç bakımlarına makyajlarından çantalarına değin) yetme di; o gençlerin bazıları büyük bir özentiyle kulakları küpeleri coni traşlı olanları bile önemle dikkat çekmeye başladı. Ama sadece bir şey değişmeyeni kaldı: O da değiştirmedikleri bilmek istemedikleri Ayrımsız dillerimiz… Bütün bunları en az benim kadar yaşayan bazı Adanalı donanımlı isimlerle yaptığım konuşmadan yazımın başlığını sizlere paylaşmama vesile olarak kendilerine yorum adına gerekçe olarak görüş açılarını dillendirdiler: “BİZ BİZE BENZERİZ BENZEMEYENİ BENZETİRİZ. Ve… Bir gün inanın Onlar da tıpkı bizim gibi konuşmasını öğrenerek Entegrasyona icabet eder…”
Sahi sizce misafirlerimiz yıllar yılı yapmadıkları uymadıkları bu önemli yaşamsal bağlamında Entegrasyona paylaşıma bütünleşmeye girerler mi?”
…
YAŞAR KARA-YANKI OKURLARINA DİYOR Kİ:
“ YARINDAN SONRA BAKIN NELER OLACAK”
*** “HANİ YA HALKIN TEVECCÜHLERİNE
ZİYADESİYLE LAYIK OLACAKTINIZ?”
*** “SIFATI GEREĞİ MUHALEFET BİLE ONUN AĞZINA BAKAR İKEN,
İDARE-İ İCRAATTA SINIFTA KALIRKEN;
UMUTLU TAHHÜTLERİN BOLCA DAĞITILDIĞI
TAŞRA’DAKİLERİN GELECEK (ATİ) UMUTLARI YİNE BİR BAŞKA BAHARA GİBİ…
*** İCRAATÇILAR!
BULUNDUĞUNUZ KONUMDA OLALI BİR YIL OLMAYA ŞUNUN ŞURASINDA NE KALDI?
“HANİ YA HALKIN TEVECCÜHLERİNE” ZİYADESİYLE LAYIK OLACAKTINIZ…
BAKIN SAYILI GÜNLER ÇABUK GEÇİYOR DEĞİL Mİ?
“İŞTE ÇOĞU GİTTİ AZI KALDIII…”
*** VE… BİRİ-BİRİLERİ “BİZE GELMEYECEK SANMIŞLARDI, BAKIN O GÜN GELDİ ÇATTI”
SIRADA Kİ GELSİN…
*** Usta Gazeteci Yaşar Kara’nın kaleminden YANKI’da Yarın ve sonrasında…