Hep yazar yorumlar ve de söylerim;
Kimileri var ki; yaz yaz bitmez, söyle söyle, anlat anlat tükenmez. Tıpkı Mekânı Cennet Turist Ömer’imiz Sadri ALIŞIK’ın, Ofsayt Osman’da ki gariban savunmasında söylediği “Umut fakirin ekmeği-aşıdır-suyudur. Yer yer, içer içer bitiremez.”
Vallahi billahi bizimkisi de aynen öyle, Onca tecrübesine, bitmek bilmeyen manevralarına rağmen, ne uykudan uyanabiliyor da ne umutlara merhem?
Yetmez miş gibi Kaş yapayıyım derken Göz çıkarıyor.
Kuşağımın evladı, mevsimin hepsini birden yaşayan kent gibi; Kış-Bahar-Yaz-Sonbahar hepsini hem kendi yaşıyor, hem de kendisine inananlara, güvenenlere, umut duyanlara, beklenti içerisinde olanlara yaşatarak YAZIK ediyor.
Resmen UYANIK olduğunu sanan UYKUCULAR gibi…
Hemen aklıma; Söz-Müzik-Beste ve Ekonomi adına memleketimize yaptığı her bir katkı için binlerce Teşekkürlerimizle birlikte dualarımız var olduğu isimlerden olan Kazım SANRI geliyor.
Ne güzel bestelemiş yazdığı söze UYKUDAMISIN SEVİGİLİ YARIM şarkısını.
Şöyle bir bakıyorum da; Zeki MÜREN, Müzeyyen Şener, Muzaffer AKGÜN, Neşe KARABÖCEK, Neşet ERTAŞ,Nuri SESİGÜZEL,Yüksel ÖZKASAP,Müslim GÜRSES ve daha nice değerli sanatçılarımız okumuş filmlere konu olmuş Adanalı sahibine Altın plak kazandırmış şarkı. Tabi anlatmak istediğimiz şarkı değil ama şarkıyla özümsetebileceğim kadar bir gelişmeydi UYANIK olmayan UYUYAN ama kendisi UYUTULAN, bu nedenden dolayı da kitlelerin güvenine mazhar olan Adanalı dost, UYANIK olmak gerekirken UYUMAK ya da UYUTULMAK oldu mu ya şimdi? Yakıştı mı sana hiç?
Vakit, Hazreti Ömer’in (Ra) Uyanık Keçi hikâyesi vakti.
Sanma ki sana kızıyorum. Uyutanlara, seni uyanık görüp güvenlerin teveccühlerine karşı oluşan mahcubiyete bozuluyorum yahu. Senin uyuman kimi,kimleri diri tutacak, hele hariçten gazel okuyup üfüreceğine şöyle bir kolla-kolaçan et bakim etrafını neler oluyor orada diye?
Oysa daha bir iki gün önce değilmiydi, BABA bir üfürdün ki; mangal da kül kalmamıştı “kazıktan”değil, “usulden” gelen suallere verdiğin devasa sözlerle… Ha birde bu yetmez “Bunlar deveden kulak siz asıl yarına bakın” vari uçu açık basın toplantılarının işaretlerini vererek, kamuoyuna sözlerini taşıyacak hazır un’a aktaran.
Tam da demekten vazgeçme ihtimalimin olduğu; iki üç gün ardı ardına yazdığım “Ne Yardan Ne Serden “ BEN GELİYORUM” Diyor yakında başlıklı yazımı. Ama nerden bilebilirdim ki, bulunduğu misyonca çokça üfürdüğünüz Ankara’da ki “Büyük Ağabeyin büyük bir sorumluluk-mesuliyet gereği ya da konumu gereği O Muhteşem Gün Uyanık Olup Ahde vefayı yerine getirdiği toplantıyı” sen en önemli bölümünde ve Adana’da UYUYA KALACAKSIN. “Uyumadım,Şöyle oldu-Böyle oldu gibi teraneleri”bırakalım.
Görev bu yahu görev! Senin ar niyetin var falan dediğimiz yok. Ama, o vasıflara haizliğini-ağırlığını taşıyacaksın. Yahut ta “Bir Yanımda Şunlar Bir Yanımda Bunlar” anlayışı ile hareket olursa ARASAT işi olur. İşte O zaman da maazallah buralara uğramasın “Ben Geliyorum” olur.
23 Haziran 2019’un İstanbul’u ile 31 Mart 2019’u karıştırmayalım. Ha sakın ola ki uzağa bakma yakına daha yakına bak bir hele…
……………
ŞADİYE İKRA ALTUNTOP DÜNYAYA GELDİ…
Duyduk duymadık demeyin, Adana-Seyhan’ımızın sevilen ve saygın tanınmış Mobilya Sektörünün usta esnafından DİVAN MÖBLE’nin İşletmecisi Ali ALTUNTOP’un Meryem ALTUNTOP ile olan Mutlu evliliğinden olma en küçük evladı Teknokent çalışanlarından Ümit-Aycan ALTUNTOP çiftinin nurtopu gibi bir kız evlatları oldu. Ortadoğu hastanesinde dünyaya gelen Kız Bebeğe Şadiye İkra ALTUNTOP ismi verildi. Bu vesileyle İlk kez Anne ve Baba olan Ümit-AYCAN ALTUNTOP çiftini kutlarken,diğer evlatlarından olma torunlarla birlikte üçüncü kez Dede Olan Mobilya Esnafının büyük ağabeyi Ali Beyi ve 3 kez NİNE olmanın onurunu yaşayan hanımefendi Meryem ALTUTOP’u tebrik ediyor; dünyaya gözlerini açan ŞADİYE İKRA ALTUNTOP ismi verilen kız bebeğimize de Cenabı Haktan sağlıklı,uzun ömürlü ve vatanına milletine hayırlı bir evlat olmasını temenni ederek Hoş geldin aramıza diyoruz. (Dr.Polyanna Succi-Yaşar KARA)