Bundan tam bir yıl bir gün önce, yani tarihler; 11 Temmuz 2018’ i gösterdiğin de, GÜNAYDIN Adana Gazetemizde YANKI köşemde “Yeni TÜRKİYE “Rönesans gibi” başlığıyla cennet ülkemiz TÜRKİYE’de, Başkanlık sisteminin Referandumla kabulü ve ardından gelen 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde ki çoğunluğun getirisiyle; yeni sistemin devreye girmesine ilk uygulama adına 81 milyonu aşan bir nüfusa sahip ülke olarak tanıklık etmiş ve merhaba demiştik.
Yeni sistemli Türk Milleti olarak hayatımızda 1.Yılımız doldu? Değişim, Yenilik, Rönesans ve hatta Solcu dostlarımızın ifadesiyle DEVRİM bizi ne kadar etkiledi? Hayatımızda neler değişti? Hangi yenilikler oldu da biz fark etmedik ya da bravo dedik? İnanın bütün bunlara cevabımız en doğru yaklaşımla FARKINDALIK adına henüz FARK gözle görülüp elle tutulur noktada fark edilmedi. Elbette, aynı gazetede birlikte görev yapmaktan haz duyduğum yılların deneyimli tecrübeli gazetecisi tanınmış Adliye Polis Muhabiri Neşet KARADAĞ’ın, “Yaşar gördün mü uçak fiyatları geçen yıl neydi bu sene ne oldu? Bu ne kadar uçurum kardeşim insaf yani” sözlerini ve ardından hiç eksik etmediği “Sağlıkta devrim denilirken hastanelerde ki tedavi ücretlerini tabi ki ilaçlarda ki ücretlerin yüksekliği” yönünde ki serzenişini. Bu satırların yazarı olarak, HABERCİLİK mesleğine ömrünü vermiş, mesleğin emeklisi olmasına rağmen çalışmak zorunda olan bir emekçi olarak Emeklinin maaşlarına konulan devede kulak misali yıllık-6 aylık milli zam mı? Ekonomimizde ki son dönemlere yansıyan farklılıkların yüreğimizi sızlattığını da pay etmez isek eksiklik etmiş oluruz. EKMEK, ULAŞIM, ELEKTRİK, SU-YAĞ-DETERJAN-PATATES-SOĞAN-DOMETES gibi fiyat düzenlemelerin getirisi de ekstra bir ELZEM olduğunu araya gerçekler adına bir sıkıştıralım.Belki zaman dilimi içerisinde bir şeyleri ziyadesiyle fark edebiliriz, bürokratik sıkıntılarda ki çözümü görebiliriz ama şimdilik DEVRİM olmadığı tartışma götürmeyecek kadar aşikâr.
Yoksa yeni sistemimizin en önemli Uygulayıcısı konumunda ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, ülkemizin banisi Gazi ATATÜRK’ün huzurunda ki saygı duruşu faslında ki şu önemli mesajını dün gibi iyi hatırlıyorum: “ülkemizi büyütmeye, devletimizi yüceltmeye devam edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz. Zatıâlinizin ve arkadaşlarınızın kurduğu, gelecek nesillerin bize emaneti olan Cumhuriyeti 100. kuruluş yıl dönümünde hedefleri ile buluşturmakta kararlıyız. Allah bizleri mahcup etmesin, ruhun şad olsun.”
Dün olduğu gibi bugünde gelecek adına Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN’ın ayrımsız ülkemizin, hepimizin Cumhurbaşkanı olduğu gerçeğini ve kendisinden beklediğimiz ülkemiz insanını hepten kucaklaması ve sahiplenmesi isteğinden daha ötesi değildir.
Yoksa, yeni sistem çerçevesinde 1.Yılını doldurmuş ülke adına vatandaşımız son mahalli seçimde Demokrasinin kendisine tanıdığı hak ve özgürlük çerçevesinde Ekonomimizde ki olumsuz yükseltilerin girdi çıktıların, yönetimlerde ki bazı zafiyetlerin atanmış veya seçilmiş noktasında tepkisini sandıkta ziyadesiyle verdiği gerçeğini hemen hatırlayalım.
Elbetti ki; İktidar başta olmak üzere Ana muhalefet ve muhalefette aradığını bulamayan, vatandaşımız; bu boşluktan oluşan Yeni Parti kurulmasına çok sıcak bakmamakla birlikte soğukta bakmadığı gerçeğinin de altını çizelim. Özet ifadeyle, Yeni TÜRKİYE Cumhurbaşkanlığı Sistemi 1.Yılını tamamladı tamamlamasına ama Yeni Parti’yi de beraberinde getiriyor dersek gelecek adına eksiklik etmiş olmayız. Zira bugünden yarına görünen izlenim böyle, tabi yarın neler olur işte onu bilemeyiz.