Eskilerin tabiriyle İKTİSAT, DEĞİŞİM ya da RÖNESANS’ı savunanların tam ifadesiyle cennet vatan ülkemiz TÜRKİYE’ de 12 Eylül 1980 sonrasından günümüze önemli geçiş sürecinde ki; Ekonomik ve Sosyal dönüşümün mimarı olarak gösterilen; Allah rahmet eylesin Merhum 8.Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL’ın sık kullanımı ve getirisiyle EKONOMİ’yi bugün kısa ve anlaşılır dille sizle konuşmaya gayret edeceğim.
Birey ve aile’den başlayarak; işyeri, şirket, grup, holding; gibi unvanlarla başlayarak ilçeden, vilayete, vilayette bölgeye ve ülkeye kadar yaydığımız kapitalimizin ana kaynağımızın geçimimizin temel kaynağını oluşturan o sihirli sözün ismidir EKONOMİ.
Bu satırların yazarı kuşağın ta gözünü açtığı günden beri, inişli çıkışlı zorlu darlı günlerin yaşandığı neredeyse her gelişimin ham maddesini oluşturur EKONOMİK değer. Bakmayın siz birilerinin bolca üfürükten gazel okuduğuna ANARŞİ ağızlarını 27 Mayıs-12 Mart ve 12 Eylül gibi gerekçesi bol teranelere.
İşte o temelin çıkışı getirisi semeresi karşılığıydı söz konusu kesintiler.
Özellikle 1968 kuşağının münferitten başlayarak kitlelere ulaştıran gelişimi,12 Mart ve ardından 12 Eylül 80. Ama burada en önemli ve gözden kaçırılan bölüm nedir biliyor musunuz? 1974 Merhum Bülent Ecevit’in Başbakanlığında ki Karaoğlanlı dönemde ki Erbakan Hocalı koalisyon iktidarının tarihe diplomatik başarı olarakta geçen ZAFERLE sonuçlanan Kıbrıs Barış Harekâtımızdır.
Ve tabii ki kaçınılmaz son olan; bütün bunların ardından getirisi olan ve gözlerden kaçırılan ve kaçırlamamızın istenildiği AMBARGO…
Elbette ki bu ambargoların yıllar yılı getirisinin önce ve sonrasında yıllar yılı icraatçı makamda bulunanlar adına çeken Merhum Bülent ECEVİT, Süleyman DEMİREL, Necmettin ERBAKAN ve Alparslan TÜRKEŞ.
Ee ee eesi yok! Bütün bunlar gerçek; büyüklü küçüklü tüpgaz, sıvı ve margarin yağ. Şeker, Un, Sigara adeta ömrümüz kuyruklarda kavgalarla o günkü büyüklerimizin ifadesiyle İKTİSAT’ LA geçti. Daha doğrusu iktisadın getirdiği olumsuzlukla YOKLUKLA geçti. Hani Adana’da M.... fabrikasında YAĞ üretip aynı kuruluşa bağlı S…. Fabrikasında STOKLANAN günleri hemen hatırlayalım.
İşte bütün bunların müsebbibi Emperyalist güçlerin ülkemiz üzerinde oluşturduğu ABARGO Kaynaklı KAPİTAL BASKI değil mi? Daha doğru ifadeyi kullanalım sıkı durun ülkemizde ki dış mihraklı Kapitalin YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİ değil mi?
Aynı İŞBİRLİKÇİLER “şu veya bu isim adı altında” koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi Yöneten Mekanı cennet büyüklerimize “AVANTALARIMIZI alamıyoruz sizin yüzünüzden” deyip “Hükümet erkanını istifaya davet” ettiklerini unutmayıp derhal hatırlayalım.
Aynı senaryo aynı kapital güçler şimdi yine TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR anlayışından yola çıkarak yıllar yılı aralıklarla uyguladıkları AMBARGO adı altında ki İKTİSADİ BASKI’YI, yine; içimizde ki Yerel İŞBİRLİKÇİLERİ ile siyasi uzantıları yapmıyorlar mı? Yine, aynı oyun, aynı senaryo; devrede değil mi? Dün bol keseden üfürenler şimdi neredeler? Niçin susuyorlar? O halde Milletçe Lütfen ve lütfen metanetli olup; diri,tutarlı,dikkatli bir yapılanma ile var olan değerlerimize kıymetlerimize HAKEDİŞ oranında sahiplenelim ve içteki dıştaki bu kefereler fırsat vermeyelim gün bugün….