30 Ağustos 1922 Zafer Bayramımızın hangi strateji ile kazanıldığını anlatan bir yazı ile geldim bu hafta. Yazaken şanlı tarihimizle gurur duydum. Umarım sizler de keyifle okursunuz. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimize Allahtan rahmet anılarına sonsuz saygı ve minnetle…
2. Ordu Komutanlığı’nın 8 Ağustos 1922 tarih ve 1932 numaralı resmî yazısı, Türk Genelkurmayı’nın, Büyük Taarruz’daki “gizlilik” ve “düşmanı yanıltma” stratejisini olanca açılığıyla gözler önüne sermektedir.
Söz konusu resmi yazıya göre;
“Taarruzun asıl bölgesinde toplanmamızın sonuna kadar amacımızı düşmandan gizlemek, başarının esasını oluşturacaktır. Bunun için harekete geçilinceye kadar taarruz amaç ve niyetini kendi askerî birliklerimize karşı dahi gizlemek ve düşmanın dikkatlerini diğer yönlere çekmek kesinlikle gereklidir.”
“Bir düşman taarruzunu beklemekte olduğumuz ve taarruz niyetinde bulunmadığımız propaganda edilmelidir. Bu amaç ‘daima’ tekrar ve beyan olunacaktır.”
“Bazı geceler düşmanın bir gece baskını ya da taarruzundan şüpheleniliyormuş gibi emniyet kademelerinde kolordudan verilecek özel emirlerle işaret veya aydınlatma fişekleri atılacaktır. İleri mevzilerden ve bunun da ilerisindeki yüksek noktalardan düşman tarafından görülecek surette çeşitli kumanda gruplarıyla ve dürbünlerle gözetlemede bulunulacaktır.”
“Düşmanı aldatmaya yönelik olan bu önlemler ve icraat, kolordulardan fırkalara ve fırkalardan kıtaata (askerî birliklere) tebliğ olunurken, bunların düşmanı aldatmak için yapıldıkları kesinlikle söylenmeyecek ve sezdirilmeyecek ve gerçekten düşmanın beklenen ciddi bir taarruzuna karşı alınmakta olan düzen şeklinde yapılacaklar ve öylece emir olunacaklardır… Kolordu kumandanları yasal esaslar dairesinde yapacakları ve emir edecekleri bütün hususların programını bizzat yaparak bölüm bölüm ve sırası düştükçe tatbik ve tebliğ eyleyecekler ve fakat son derece gizli olan esas amacı ifşa etmeyeceklerdir.” (“Harp Tarihi Vesikaları Dergisi”, 59, (Vesika No: 1356, Vesika Tarihi: 8/8/338), Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1967, s. 89-93)
Bu olağanüstü gizlilik içinde 14-24 Ağustos 1922 arasındaki on gün içinde, yaklaşık 120 bin asker gizlice, gece yürüyüşüyle Ayfon’un güneyinde toplandı. Böylece Afyon’un güneyine yaklaşık 35 bin Yunan askerinin savunduğu 40 km hattın karşısına 120 bin asker yığıldı. Yaklaşık 90 bin asker 12 km’lik asıl yarma bölgesine toplandı. Buradaki Yunan ordusu ise 15 bin kişi civarındaydı. (1/6)
Başkomutan, 17 Ağustos 1922 akşamı cepheye hareket etti. Bu gidişi gizlemek için 21 Ağustos 1922’de Çankaya’da çay ziyafeti vereceğini duyurdu. 20 Ağustos 1922 tarihli Hakimiyeti Milliye gazetesi Atatürk’ün yarın Çankaya’da çay ziyafeti vereceğini yazarken, Atatürk Akşehir’deki Batı Cephesi Karargâhı’nda taarruzun son hazırlıklarını yapıyordu. Yunan Genelkurmayı uyandığında, iş işten geçmiş olacaktı.
Büyük Taarruz’da yaklaşık 433 bin asker-subay (yaklaşık 225 bin Yunan kuvvetine karşı yaklaşık 208 bin Türk kuvveti) karşı karşıya geldi. 30 Ağustos 1922’de Başkomutan Meydan Muharebesi’nin kazanılması ve ardından Anadolu’nun düşmandan temizlenmesiyle Büyük Zafer kazanıldı.
Büyük Taarruz’da Türk ordusu 2.543 şehit, 9.976 yaralı olmak üzere -101 esir hariç- toplam 12.519 kayıp verdi. Buna karşılık -çeşitli kaynaklara göreYunan ordusunun kaybı -20 bin civarında esir hariç- yaklaşık 120 bin kişiden fazlaydı. Bu nedenle Büyük Zafer, dünya tarihinin en az kayıpla kazanılan, en kesin sonuçlu, en büyük zaferlerinden biridir.
Bizler Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının sayesinde özgürce yaşıyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 103. Yıl dönümü kutlu olsun. Zaferlerle dolu nice yıllara canım Ülkem…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!
Yorumlar
Kalan Karakter: