Modern ve Eski savaşların bir çoğu yalanlara dayanır
Geçenlerde uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Rafael Grossi İran’daki Nükleer silah üretimiyle ilgili “nükleer silah programına dair kesin bir kanıtı olmadığını” söyleyerek İsrail saldırganlığının nedenlerini çürütmüştü.
Tabi Grossi’nin bu tespiti İsrail ve Amerika’daki Neoconların çok hoşuna gitmedi. Zira savaşla her şeyi elde etmenin mümkün olacağını düşünen bu kesim için Irak işgali öncesinde olduğu gibi kamuoyunun zihnine işlenecek “romantik ve hümanist” bir gerekçe gerekiyordu ve nükleer silah bu gerekçeler arasında en dehşet verici olanıydı.
Aslında nükleer program İran'ın nükleer programı 1950'lerde Pehlevi hanedanı döneminde ABD desteğiyle başlamıştı. Tabi Pehlevi Hanedanı Amerikan çıkarlarını gözeten bir politika güttüğü için bu noktada sıkıntı yoktu. Ne zaman ki devrim gerçekleşti, işte o zaman Amerikalılar kendilerinin oluşturduğu nükleer programı kendilerine yönelik bir tehdit algısına dönüştürdüler.
2003’te Amerika’nın ve diğer Batılı ülkelerin baskısıyla Hamaney Nükleer programı askıya aldığını tüm dünyaya duyurdu. Buna rağmen bu “nükleer silah” konusu her iki taraf için gerginlik üzerinden bölgede çıkarları dizayn etmede bir araç olarak kullanıldı. Gerçekte varlığı yokluğu bilinmiyor. Bildiğimiz tek şey 40 yıldır böyle bir çalışmanın olduğu ve bu çalışmanın yarattığı gerginlikle iki düşman devletin hatta 11000 km uzaktaki süper gücün, iç ve sonrasında dış siyasi arenadaki çıkarlarını korudukları.
Bu çıkarlara bir de -İsrail gibi- Teolojik sapkınlığı olan bir devletin bölgeyi yeni baştan inşa etme planı da eklenince haliyle iş ister istemez iki devletin savaşına dönüşüverdi.
Aslında her iki devlet uzun yıllar savaşmadan ama savaşacakmış gibi gergin hava estirerek siyasi varlıklarını sürdürmeyi tercih ediyorlardı;bu nedenle her iki devletin resmen ve fiilen savaşıyor olması onlar için de şaşkınlıkla karşılanan bir durum.
Peki ya Amerika ve Amerika Başkanı Trump?
Trump esasında para kazanmayı ön planda tutan tüccar bir devlet. Bu nedenle tüm meseleleri gözdağı vererek ama fiiliyata geçmeden, savaşsız şekilde halletmeyi tercih eden bir yapıda. Ama görünen o ki Siyonizm’in açtığı karadelikte kendini kaybetti ve adeta o da kendine inanamadı geldiği noktada. O nedenle bu günlerde konuşmaları çok fazla zikzaklı ve çok fazla gelgitli. Bunun iki nedeni olabilir:
1.si Siyonistlerin elinde Trump’la ilgili oldukça ses getirebilecek bir takım donelerin olması ihtimali..
2.si, Trump’ın Siyonizm’in gizli ve sinsi planların ortak olup bu planlar üzerinden kâr sağlama düşüncesi..
“İran’da nükleer silah üretileceğine dair hiçbir işaret yok”şeklinde verilen onca istihbarat raporuna hatta kendi atadığı istihbarat şefi Tulsi Gabbard’ın bu yöndeki söylemlerine rağmen inatla “hayır var, onun ne düşündüğünü umursamıyorum” şeklinde ayak diretmesi ve kendi atadığı şefe “ona inanmıyorum” şeklinde karşılık vermesi yukarıda saydığım her iki nedenin de var olabileceğini gösteriyor;tabi Trump’ın bu inadındaki etkenlerden biri de , İran’a saldırmaması konusunda uyardığı ama engelleyemediği Netanyahu’nun başarısına-şimdilik- ortak olmak istemesi..
İsrail’in İran’ı yok ederek ve sonrasında da coğrafyanın bir diğer gücü Türkiye’yi de bir şekilde dize getirerek Ortadoğu’nun tek ve hegemon gücü olma düşüncesinde olduğunu hepimizi tahmin ediyoruz.
Ve bu “nükleer silah üretimi” anlatısının hegemonik gücün elde edilmesine sebep olarak gösterilen kocaman bir yalan olduğunu da biliyoruz. Hani bir Amerikalı uzmanın güzel bir tespiti vardı: “"Modern savaşlarımızın hepsi ve eski savaşların çoğu, zorunlu olarak bir şeylerin -toprak, su, petrol, afyon, kaynaklar- çalınmasını destekleyen yalanlara dayanmaktadır." Evet, doğru söylüyor; modern ve eski savaşların çoğu döneminde albenisi olan yalanlara dayanan sebeplerle çıkarılmıştır.
İsrail’in teolojik sapkınlığının gizli ve sinsi planlarını biliyoruz da peki ya Monreo çizgisinde olan Trump’lı Amerika’ya ne oluyor?
İsrail ve Amerika’nın çıkarlarının birlikteliği ya da Amerika’daki Siyonist lobinin faaliyetleri dışında Trump’ın hesabı da çok farklı olabilir.
Mesela seçim öncesinde Ukrayna-Rusya savaşını bir haftada bitireceğini söylemesi ama bu günlerde çaresiz olması ve çaresi< gibi görünmemek için dikkatleri bu coğrafyaya kaydırması gibi..
Ya da boçrları boyunu aşan bir Amerika’nın borçları ödemek için silah ihracatına ağırlık vermek istemesi gibi..Sonuçta Dünyadaki silahların %43'ü ABD tarafından satılıyor. Silah ticareti dış borç açığını kapatmak için çok önemli bir araç..Ha diceksiniz ki “iyi de Amerika İsrail’e bedava silah veriyor.”
O iş öyle değil. Velev ki öyle olsun;zaten silah lobisinin nihai amacı küçük çapta bir savaş değil ki.. Kaldı ki bu durum sadece günümüz modern çağda Amerikan silah tüccarları için de geçerli değil. Tarihe bakın;Yüz yıl ve Otuz yıl savaşlarına.
Hülasa;İsrail ortaya attığı ve en azından ispatlanamayan bir yalanla Ortadoğu’nun başat gücü olmak, Amerika da bu başatlığa yardım ederek hem silah satışlarıyla hem de bölgenin ekonomik gücünü ele geçirip dış borç açığını kapatmak için “yüce lideri” devirme ve bu sayede “yüce amaçlarına” ulaşma derdindeler..Vesselam..
Yorumlar
Kalan Karakter: