Haydar ŞENGÜL
ADANA (GÜNAYDIN,İHA) - 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 96. Yıl dönümü Adana’da da coşkuyla kutlandı.
Zafer Bayramı etkinlikleri Atatürk Anıtına çelenk konulmasıyla başladı. Daha sonra Adana Valisi Mahmut Demirtaş makamında tebrikleri kabul etti. Kabulden sonra ise Uğur Mumcu Meydanı'ndaki tören alanına geçildi. Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç alana gelen halkın bayramını kutladı. Adana milletvekilleri Abdullah Doğru, Ahmet Zenbilci, Tamer Dağlı, Burhanettin Bulut, Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin, Metanet Çulhaoğlu ile Adana Emniyet Müdürü Selami Yıldız, çok sayıda komutan ve kamu kurumu müdürü ile vatandaşların katıldığı tören alanında Adana polisinin olağanüstü önlemler aldığı görüldü. Polis tören alanına çıkan bütün yolları kamyonlarla kapatarak herhangi bir bombalı ya da araçlı saldırının önüne geçmek istedi. Ayrıca özel harekat polisleri yüksek binalara çıkarak elleri tetikte bekledi. Tören alanının etrafında da özel harekat polislerinin olduğu görüldü.
Törende Hava Yüzbaşı Çağlar Arıkan Özkök, Kurtuluş Savaşı'nda Adana'nın verdiği mücadeleyi anlattı, öğrenciler zaferle ilgili şiirler okudu, Adana Büyükşehir Belediyesi Halkoyunu ekibi gösteri yaptı, ardından ise tören geçidi yapıldı.
ESNAF DESTEĞİ
Adana ESOB ve Adana Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanı Nihat Sözütek ile Birlik Yönetim Kurulu Üyeleri ile Birliğe bağlı esnaf odası başkanları da 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine katılarak, 96.yıl coşkusuna ortak oldular. Çelenk törenine, esnaf ve sanatkârları temsilen Adana ESOB ve Minibüsçüler Esnaf Odası Başkanı Nihat Sözütek ile Birlik Başkan Vekili ve Yağlı Boyacılar Esnaf Odası Başkanı Mustafa Göktaş, Birlik Disiplin Kurulu Üyesi ve Adana Kuyumcular Esnaf Odası Başkanı Oğuz Başman, Adana Oto Tamirciler Esnaf Odası ve Seyhan- Yüreğir Sanayi Siteleri Başkanı Muhittin Doğan ile oda yönetim kurulu üyeleri de törenlere katılarak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamanın sevincini paylaştılar.
Mustafa Kemal Paşa, ordularına artık bir efsane haline gelen şu emri verdi: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.”
Büyük zafer böyle kazanıldı
Kaderimizi değiştiren bu zafer kolay kazanılmadı. İşte zafere giden o yolda yaşananlar:
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması'yla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu. Türk Milleti'nin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi.
EGEMENLİK MİLLETİN
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya giden Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) kurdu. Böylece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş mücadelesinin merkezi Ankara oluyordu.
MÜCADELE BAŞLIYOR
TBMM yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. ‘Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü'nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı.
O EMRİ VERDİ
Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan Ordusu yeniden Türk askerlerine karşı saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal Paşa, ordularına artık bir efsane haline gelen şu emri verdi: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.”
DENGELER DEĞİŞTİ
Türk askeri, büyük bir azim ve fedakarlıkla bu emre uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'yle, Türk Milleti 1699 Karlofça Antlaşması'ndan beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk Milleti'nin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e ‘Gazi' unvanı ve ‘Mareşal' rütbesi verildi.
HAZIRLIKLAR TAMAM
Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı. Güney'deki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hale getirilen toplar onarıldı.
TAARRUZ BAŞLIYOR
Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Türk askerleri, sonraki 5 gün boyunca düşman birliklerine karşı savaşıp, kanlarının son damlasına kadar hiç yılmadan zorlu bir mücadele verdi.
DÜŞMAN KOVULDU
30 Ağustos 1922 günü, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe'den idare ettiği savaşta tamamen yok edildi veya esir edildi. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Tarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu.
HAFIZALARA KAZINDI
30 Ağustos Zafer Bayramı, ilk defa 30 Ağustos 1923 günü Afyonkarahisar, Denizli, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmir'de kutlandı. Resmi olarak Zafer Bayramı ilan edilmesi 1935 yılının Mayıs ayında oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline ‘dur' diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zafer, o günde beri her yıl 30 Ağustos günü bayramlarla kutlanır oldu.
Atatürk'ün sözleriyle 30 Ağustos Zafer Bayramı
Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1922'deki Büyük Zafer'i, 1924 Dumlupınar konuşmasında şöyle anlatıyordu.
"Bilmeyen kalmamıştır ki: Ulusumuz, egemenliğini eline aldığı gün, en karanlık yoksulluğun, en derin uçurumun kıyısında idi. Bütün güçleri yıpranmış, bütün savunma araçları elinden alınmış, kutsal varlıkları saldırıya uğramış, pek acıklı bir durumda idi. Bütün bunları hiçe sayarak varlığını ve bağımsızlığını kurtarmaya karar verdi. Bu kararını başarıya ulaştırabilmek için kendine bir toplu davranış, bir belirli erek seçmesi gerekiyordu. Ulusun bütün varlığı ile, bütün inanıyla, canını dişine takarak o yolda birlikte yürümesi ve er geç başarıya ulaşması gerekti. İşte baylar o erek bu yerdi, burasıydı. Umulan ve istenen başarı, işte burada kazanılan zaferdi."
‘TÜRK TARİHİNİN EN ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTASIDIR’
"30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi'nin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk Ulusu'nun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbelli ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır."
‘GENÇLER GELECEĞE GÜVENİNİZ’
"Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O'nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz."
‘ZAFER ‘ZAFER BENİMDİR’ DİYEBİLENİNDİR’
"Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir."
"Memleketimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehal mağlûp edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır."
‘HARP ZURARİ VE HAYATİ OLMALIDIR’
"Harp zaruri ve hayati olmalıdır. Hayatı millet tehlikeye maruz kalmayınca harp bir cinayettir."
"Türk Neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk Neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır."
"Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz."
"Milletimiz davranışlarında ve gayretlerinde sarsılmaz bir bütünlük gösterdiği için başarılı olmuştur."
Yorumlar
Kalan Karakter: