MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Akdeniz Türk-Alman İşadamları Derneği Onursal Başkanı ve Almanya eski Fahri Konsolosu Teyfik Kısacık, Almanya ile Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki dostluğunun yüzlerce sene öncesine dayandığını belirterek, Almanya’da bu dostluğa gölge düşürmek isteyenlere karşı güçlü bir lobi çalışması yapılması gerektiğini söyledi.
İlk dostluğun 1898 yıllarında II. Abdülhamit’le, Alman İmparatoru II. Kayzer Wilhelm bir araya gelerek Berlin, Bağdat hicaz demir yollarının inşaatıyla başladığını anlatan Kısacık, bu dostluğun o günden bugüne kadar gerek sanayi, gerekse diğer alanlarda örnek bir işbirliği içerisinde devam ettiğini söyledi.
TARİHİ İŞBİRLİĞİ
Kısacık, “O tarihlerde İngiltere İmparatorluğu, tüm Ortadoğu’yu, Uzakdoğu’yu, hatta Avustralya, Yeni Zelanda’yı koloni olarak kendine bağlamış. Süveyş Kanalı, Mısır tamamen İngiltere kolonisiydi buralar. Ve bilhassa petrol kaynakları olan Ortadoğu tamamen İngilizlerin hakimiyeti altındaydı. Almanlar tabi onlarda bir petrol kaynaklarına sahip olmak ve aynı zamanda Uzakdoğu’ya açılabilmek için yani işte Pakistan, Hindistan, Çin oralara açılabilmek için bir yol bulmaları lazım. Eee Süveyş’ten gidemiyorlar çünkü İngilizlerin hegemonyasında. Tek çareleri Türkiye üzerinden Berlin, İstanbul, Bağdat hicaz demir yollarını kurup Bağdat’tan sonra Hazar Denizinden Pakistan’a, Hindistan’a ekonomik olarak ve bir de tabii orada petrole sahip olmak yani felsefe bu. Şimdi Osmanlı’da bu Berlin, Bağdat, Hicaz demir yollarında bir defa asker transportu yapmak, yük taşımak yani Osmanlı’nın da menfaati ve bir de hicaz demir yollarıyla Müslümanların daha rahat bir şekilde Mekke, Medine’ye gidebilmesi için. Yani o tarihi bir şey. Şimdi Berlin, İstanbul, Bağdat demiryolları tamamen Almanların finansmanıyla yapılmaktadır. Hicaz demiryolları ise Almanlar orada yükleyici firma. Yani finansmanını Müslümanlar sağlamış orada dünya Müslümanları.” dedi
1960’TA ALMANYA’DA ÖĞRENCİYDİM
1960 yılında Almanya’ya öğrenci olarak gittiğinde Almanların kendisine büyük dostluk gösterdiklerini dile getiren Kısacık, “Bizim dostluğumuz her dönemde vardır. 1914, 15 Çanakkale Harbinde biliyorsunuz ki Almanlarla Osmanlılar beraberdi. Kimlere karşı beraberdi İngilizlere karşı beraberdi, Anzaklara karşı. Çünkü Anzaklar dediğimiz zaman Avustralya, Yeni Zelanda, Anzak geliyor. O da kimin kolonisi İngiltere’nin. Bunlar biliyorsunuz Osmanlıya karşı bir harp yapıyorlar. İşte orada yine Türklerle Almanlar beraber o Çanakkale harbinde. Ben 1960’da Almanya’ya gittiğim zaman talebe olarak Almanlar beni nasıl çağırırdı biliyor musun? “Bizim harp arkadaşlarımızın torunu”. Yani o kadar güzel bir münasebetimiz var. Sonra bu dünya harbinden sonra bilhassa Hitler’in Yahudilerle olan münasebetinden dolayı Almanya da birçok ilim adamları Türkiye’ye gelmiştir. Hukukta olsun, tıpta olsun çok büyük Alman adamları Türkiye’ye gelmiştir ve burada Türk eğitimine hizmet etmişlerdir.” diye konuştu
3,5 MİLYON TÜRK ALMANYA’DA
1960’lı yıllarda Türk işçilerin Almanya’ya gittiğini ve 1961 yılında da Almanya’yla Türkiye arasında işçi mübadelesinin resmi olarak başladığını söyleyen Kısacık, “Şu anda 3,5 milyon insan Almanya da yaşamaktadır. Bu insanların içerisinde hemen hemen 60 bine yakın iş adamı vardır. Yani 75 bin Türk kökenli işadamı şuanda Almanya da bulunmaktadır. Hemen hemen 370 bin kişiye iş vermektedirler. Ve 35 bin milyar euroluk bir ciroya sahiptirler. Bunun içerisinde Türk ilim adamları, sanatkârları, avukatları, doktorları, mühendisleri büyük sayıda Türk ve Türk kökeni olarak Almanya da çalışmaktadır. Şimdi bu Almanya tarafı. Almanya’yla olan münasebeti açısından gelelim Türkiye açısına. Şuanda 6 bin 800 Alman şirketi Türkiye de bulunmakta. Tabi bunun bir kısmı yüzde 100 Almanya şirketi, bir kısmı da ortak şirket. Şöyle bir baktığınız zaman 37 bin milyar Euroluk bir ticaret hacmimiz var Almanya’ya, yani ithalat ve ihracat olarak. Yani ben biraz önce 6 bin 800 dedim ya yani Alman şirketi bunlar hemen hemen 10 milyar Euroluk yatırımla 60 bin üzerinde kişiye istihdam sağlamaktadır.” şeklinde konuştu
BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN İKİ ÜLKE
Türkiye ile Almanya’nın birbirini tamamlayan iki ortak ülke olduğunu kaydeden Akdeniz Türk-Alman İşadamları Derneği Onursal Başkanı Teyfik Kısacık, “Geçen yıla kadar Türkiye’ye gelen en çok Alman turistliğiydi. Yani birinci sıradaydı sonra Rusya oldu. Şimdi bu son olaylarda 2018’de bu sayının artacağı düşünülüyor. Şimdi bu işin bir defa ekonomik yönü. Sosyal kültürel alanda da Türkiye Almanya birçok işbirlikleri var. Yani şöyle tam tabirle Almanya’yla Türkiye et tırnak gibi bir vaziyette. Yani bu bir realite. Şimdi bunun dışında belki şöyle daha söyleyebiliriz Türkiye Avrupa’yı Asya ve Ortadoğu pazarlarına bağlayan bir köprü olarak düşünülmelidir. Şimdi Türkiye’nin avantajları açısından konuşuyorum. Ayrıca Türkiye de sürekli büyüyen bir nüfus var. Genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Bunun yanında Avrupa daima çocuk yapmadığından dolayı yaşlı bir nüfus var. Yani Türkiye’deki genç ve eğitimli olan insanların Avrupa’nın ihtiyacı var. Avrupa’nın Türkiye ye eleman olan ihtiyacı var. İki ülke arasında ayrıca daima güçlü ve tarihi ve asker bir bağlantısı var. Şuanda Türkiye’de de çok sayıda Almanya vatandaşı yaşamaktadır. Turist olarak geliyor sonra burada yaşamaya başlıyor. Ciddi sayıda bir Almanya vatandaşı Türkiye de yaşamaktadır. Şimdi tüm bunların yanında Almanya bir defa Türkiye’deki mesleki eğitime, mesleki teknik eğitime de çok büyük katkısı var.” dedi
16 MİLYON MARK DESTEK
Almanların 1966 yılında 16 milyon mark vererek ilk tekstil mühendislik bölümünü İzmir’e kurdurduklarını anlatan Kısacık, “Bunun yanında Türkiye’nin tekstil sanayisi de 1970’li yıllardan sonra gelişmeye başladı ve bu da onun bir delili. Tabi Almanya bu parayı 16 milyon markı verdiği zaman Türkiye biliyor ki tekstil sanayisi gelişecek. Makinaları nereden alacak? Bir ticari dostluğun yanında bir ticari iş birliğidir bunu da kabul etmek lazım. Şimdi son zamanlarda Türkiye’den birçok kişi, bilhassa bu 15 Temmuz’dan sonra Almanya’ya gittiler. Oraya sığınma hakkı istediler. En önemli başka bir olayda terör gurupları Almanya da çok iyi organize olmaktadır. O da ayrı bir olay. Çok senelerdir organize oldular. Kendilerini hep Alman vatandaşlarına acıttılar. Yani işte “Biz Türkiye’de zulüm görüyoruz. Dolayısıyla biz Türkiye’ye geri dönecek olursak bizi hapse atarlar” şeklinde muazzam bir propaganda bir organizasyonla orada çok iyi bir lobi yaptılar. Misal canlı bir lobiyi anlatayım mesela en son olarak. Almanların 600 üzerinde federal parlamentoyla milletvekili var. 160 milletvekilinin olduğu bir yerde bunun aynı şekilde de 10 a yakın Türk kökenli milletvekilleri Ermeni soykırımı tanıdı. Şimdi burada bu soykırımı tanırken bizim milletvekillerimizden hepsi aleyhimize kullandı yani Türkiye’nin aleyhine kullandı. Sadece bir Alman bayan Türkiye lehine kullandı. Yani 600 parlamentodan sadece 160’ı orada vardı ve ele geçirdiler Ermeni soykırımını. Haklı olarak Türkiye buna çok tepki verdi. Yani biz Almanya’da lobi de yapamıyoruz. O on Türk kökenli milletvekilini ki bunlardan iki, üç tan daha vardı onlar gelmediler toplantıya. Diğerlerinin ona yakını hepsi aleyhimize verdi. Bu da gösteriyor ki Türk hükümeti olarak orada iyi bir lobi yapamadık. Yani köklü bir dostluğa rağmen orada lobi yapamıyoruz. Çünkü o Türk kökenli milletvekilleriyle hiç olmazsa ikna edebilirdik. Fakat o Türk kökenli milletvekilli sırf orada tekrardan milletvekili seçilebilmek için aleyhimize kullandılar.” ifadesini kullandılar.
2 MİLYON MARK HİBE
Adana ve Ceyhan’da yaşanan depremin ardından Almanya’nın 2 milyon mark hibede bulunduğunu söyleyen Teyfik Kısacık, şu açıklamalarda bulundu: “O depremden sonra fotoğraflar çekip büyükelçiliğe yolladım. 3 hafta içerisinde Alman hükümeti Türkiye’ye 2 milyon mark hibe de bulundu. Bu bir insani yardım olarak fazla da üzerine gitmedik. En sonun da vali bey bu paranın havuza atılmasını istedi. O zaman ki valimiz Oğuz Kağan Köksal. Tabii bu para havuza atılmış olsa ne yapacaklar işte burada İsmet İnönü İlkokulu yıkılmıştır, kamu binalarına aktarılacaktır. Ben bunun için Alman büyükelçiliğine rica ettim dedim ki bana iki tane uzman yollayın ve onlarda bana iki uzman yolladılar Adana’ya. Bir bayan ve bir de İran kökenli bir profesör. Bunlar deprem olayını çok iyi bilen kişiler. Biri inşaatçı, biri ekonomistti. Biz bunlarla bir hafta gece gündüz Adana, Mersin uğraştık. Ne yaptık? Yüreğir’de 8 tane, Ceyhan bölgesinde de 6 tane ilkokulun A’dan Z’ye kadar tamiratını yaptırdık. Yani Almanlarla bizim dostluğumuz hiçbir zaman bitmedi.”
Yorumlar
Kalan Karakter: