PELİN ERKOCU / VURAL KÖSE
ADANA (GÜNAYDIN)- TUBİM’in 2014 Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre 2013 yılında ülke genelinde 98 bin 933 uyuşturucu olayı meydana gelirken bu olaylarda 148 bin 121 şüpheli yakalandı. 2012’e göre olay sayısında yüzde 19.01, şüpheli sayısında ise yüzde 13.90’lık bir artış gerçekleşti. Bu olayların yüzde 82.24’ünü kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın alma/kabul etme/bulundurma, yüzde 13.99’u uyuşturucu madde imal ve ticaretini oluşturuyor. Bu olaylarda yakalanan şüphelilerin yüzde 75.95’i hakkında kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın alma/kabul etme/bulundurma, yüzde 21.05’i hakkında da uyuşturucu madde imal ve kolaylaştırmaktan yasal işlem yapıldı.
Verilere göre 2013’te 6 bin 96 eroin, 69 bin 780 esrar, 863 kokain, 4 bin 274 extacy, 227 captagon olayı gerçekleşirken sokak adı “bonzai” olan sentetik uyuşturucu olayı sayısı ise aynı dönemde 11 bin 139 olarak gerçekleşti. Veriler ülke genelinde uyuşturucu sorunun boyutunu gözler önüne sererken, özellikle gençler arasında merak, arkadaş çevresi gibi etkenlerle uyuşturucu madde kullanımı hızla artıyor. Toplumu zehirleyip uyuşturarak, toplumun yapısını bozan bu zehirleri piyasaya sürenler akıl almaz yöntemlere başvuruyorlar. Zehir satıcılarının hedef kitle yaşı da her geçen gün düşüyor, bağımlılıktan kurtulmak ise zannedildiği kadar kolay değil.
Uyuşturucu sorununun dışarıdan görünen yüzü böyle ancak kullanıcıların gözünden nasıl?
Bir insan neden uyuşturucu madde kullanır, kullanırken neler hisseder, bağımlı olduktan sonra hayatında ne gibi değişiklikler olur, bağımlı olduğunu öğrenen ailesinin ve çevresinin tavrı ne olur, bir bağımlı istediği zaman uyuşturucu madde kullanımını bırakabilir mi gibi onlarca sorunun yanıtını 7 yıl boyunca eroin, esrar ve alkol kullanan, bir yıldır da bağımlılık tedavisi gören bir gençle konuştuk. Teşhir etmemek için gerçek adını açıklamayacağımız, bizim “Umut” rumuzuyla hitap ettiğimiz ve yine teşhir etmemek için yüzünü de göstermeyeceğimiz 28 yaşındaki Adanalı bir gencin ağzından hem yaşadıklarını hem de uyuşturucu belasının içyüzünü okuyacaksınız.
İşte o soruların yanıtı:
Seni tanıyabilir miyiz Umut?
1986 Kozan doğumluyum. 28 yaşındayım. 22 yıldır Adana’da yaşıyorum. Lise birinci sınıftan sonra okulu bıraktım.
Ne zaman uyuşturucu madde kullanmaya başladın?
Bu eğilimlerim lise yıllarından sonra başladı. Askere gitmeden önce esrar ve alkol kullanıyordum. Askerden geldikten sonra da bir arkadaş sayesinde bu maddeyle (eroin) tanıştım.
Nasıl oldu?
Bunu “peynir” yada “malzeme” olarak adlandırıyorlardı. Biz de keyifçi olduğumuzdan dolayı alkol ve esrar kullanıyorduk. Merak ettik, “Buna da bakalım” dedik.
Keyif verecek diye mi içmeye başladın?
Daha çok merak. “Acaba nasıl bir kafa verecek” diye düşünerek…
Lise yıllarında kullandığın madde var mı?
Lise yıllarında esrar ve alkol kullanıyordum.
Alkole ve esrara nasıl başladın?
Yine arkadaş ortamında.
Arkadaşların mı teşvik etti sen kendi iradenle mi kullanmaya başladın?
Kimse bilinçli olarak “bunu kullan” diye diretmedi. Aslında onlar da hiçbir şeyin farkında değil. Sadece seninle hani kardeş gibi paylaşmak istediği bir şey aslında. Çünkü kendisi de bilmiyor ne olduğunu. Hepsi çocukluk arkadaşlarımız, birlikte büyümüşüz, bile bile zararlı bir şeyi bize vermez. Ama kendisi de bilmiyor farkında değil zararının. İşte; “şu varmış, peynir varmış, extacy varmış, taş varmış…” Biz de denedik.
İlk denemende ne hissettin?
İlk denemede kafayı buluyorsun. Keyif alıyorsun ve beyin o kafayı yaşadığı için tekrar aynı şeyi istiyor. Ben ilk kullandığımda hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını, mutlu olduğumu hissettim. Sıkıntı, kaygı yok oluyor. Düşünce de yok, daha çok mutluluğa yakın duygular, zamanın hızlı akması, vaktin daha güzel geçmesi, daha güzel arkadaş ortamları gibi duygular. İlk zamanlar böyleydi. Sonraki zamanlar daha fazla istemeye başladı vücut. Daha fazla almaya başladıkça kafa da yapmıyor, mutluluk da vermiyor.
Almadığın zaman ne hissediyordun?
Yoksunluk. Daha çok “canlı canlı toprağın altında” gibisin diyebilirim. Saçımın hücrelerinden tırnağıma kadar vücudumun her yerine işkence yapıyorlar gibi. Direkt hücrelerden başlayıp hem psikolojik ve fizyolojik bir baskı hissi ve çok ağır bir baskı bu. Dünyadaki her şeye değişebileceğim bir baskı.
Acı hissediyor musun, fiziksel bir etkisi var mı?
Tabi ki. Çok ağır acılar var. Vücutta yanma, karıncalanma, kasılma, gerilme… Zaten krizdeyken hiçbir şey yiyip içemiyorsun. Su bile içemiyorsun. Düşünemiyorsun. Sadece onu (eroin) düşünebilirsin. İstesen de başka bir şeye yoğunlaşamazsın ama kullandıktan sonra da pişman oluyorsun, “Niye niye bırakamıyorum” diyorsun ama olmadığında da yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor. Vücut ağrılarını kaldırabilseniz bile psikolojik baskıyı kaldıramıyorsunuz.
O baskıyı hissederken ne yapıyorsun?
Almak istiyorum. Eğer param varsa ya da parayı tedarik edebiliyorsam gidip alıp içiyorum.
Para bulamadığın durumlar oldu mu?
Oldu. Bazen maddi sıkıntılardan dolayı oldu. Bazen de mahalleye operasyon olduğunda ortada mal kalmıyordu. Saklıyorlardı, çıkarmıyorlardı. O şekilde yoksunluk çektiğimiz oluyordu. En fazla 2-3 gün dayanabiliyorduk. “3-4 günden sonra bir sıkıntı kalmaz” diyorlar ama yanlış düşünüyorlar. Bu 3-4 günlük bir sıkıntı değil. Eğer 4-5 yıllık bir bağımlıysan 1-1,5 sene sürüyor. Çünkü vücut kendine gelemiyor. Bütün organlar yıpranıyor.
Senin vücuduna nasıl bir hasar verdi?
Örneğin; ben şimdi yemek yiyemiyorum. Benim bu yaşta, oturduğum zaman bir ekmek yemem lazım ama bir dilim ekmek yiyebiliyorum. Çünkü midemi çok yıprattım, bir sürü bitkisel ilaç kullanıyorum şu an. Bayağı bir yıprattım kendimi.
İlk kullanımdan sonra vücut bir daha istiyor dedin, ilk başladığın dozdan daha fazlasını mı istiyor? Tabi ki. Çünkü artık bağışıklık kazanma gibi bir durum oluyor ve vücut daha fazlasını istiyor. İlk içtiğimde tırnak parçası kadar bir şey yetiyordu, saatlerce gidiyordu. Daha sonra bunu gramla almaya başladık. Gramla satan kişilerden daha fazla almaya başladık.
Askerden sonra başladığını söylemiştin, askerde hiç içtin mi?
Hayır. Askerde içen arkadaşlarımız vardı.
Birliğin içinde mi?
Hayır, çarşı iznine çıktıklarında tedarik edenler vardı. Örneğin Ankara’da Mamak’ta bir mahalle var. 7-8 yıl önce oradan tedarik ediyorlardı ama şu an orası nasıl bilmiyorum. Krizine girenler oluyordu ama askeriyenin içinde satıldığını duymadım. Daha çok dışarıdan buluyorlardı.
Burada tedarik etmek kolay mı?
Çok kolay.
Nasıl tedarik ediyordunuz?
20 ev ve bu evlerde yaşayan birbirine yakın, çoğunlukla da akraba olan insanları düşünün. Örneğin 20 kişilik bir aile, eğitim ve ekonomik durumu kötü. Bunların yapabileceği tek şey kalıyor kadınların iyi – kötü yol ayırt etmeden çalışması. Erkeklerin de gaspa yada buna benzer şeyler yapması gerekiyor ama bu zor olduğu için uyuşturucu satmayı tercih ediyorlar. Kalabalık oldukları için de polis baskına geldiği zaman en baştan en sona kadar haberleri oluyor. Çok sıkıştıklarında da lavaboya atıp yok edebiliyorlar. Polis de o zaman mal bulamıyor.
Yaşadığın mahalledeki bir yerden mi söz ediyorsun?
Evet.
Her mahallede var mı?
Hemen her mahallede var.
Bu işi yapan kalabalık aileler mi var ?
Tabi ki, satan çocukların hepsi bir ailenin evladı ve ailesi de buna karşı direnemiyor. Zayıf düştükleri için de o kişiler de zaten bilinçsizler, para kazanmak için hem içiyor hem satıyorlar.
Para bulamadığın zaman ne yaptın?
Hemen hemen her şeyi yaptım.
Ne gibi şeyler ?
İlk zamanlar çalıştığın için maaşım vardı, kredi kartım vardı. Bunları kullanabiliyordum ya da daha önce güven sağladığım ortamlardan bu parayı temin edebiliyordum. Sonraları kredi kartını kullanamaz, artık çalışamaz hale geliyorsun. Para kazanamadığın için de ya satacaksın, yani torbacı olacaksın ya kurye olup getirip götürme işine bakacaksın ya da hırsızlık, gasp yapacaksın. Yani suç işleyeceksin. Suça eğilimin artacak.
Sen hangilerini yaptın?
Ben yeri geldi sattım, yeri geldi getirdim, götürdüm.
Kullanan herkes bunları yapıyor mu?
Bunu kullananların yüzde 90’ı yapıyor. “Yapmıyorum” diyen yalan söylüyordur. Yapmak zorunda. Her içici yeter ki para yada mal konusunda kendine pay döneceğini bilsin her şeyi yapar. Hırsızlık da yapar gasp da yapar suç da işler.
O etki altındayken insan neler yapabilir? Bilinç kaybı oluyor mu?
Eroin içen insanların işlediği suçlara baktığınızda yüzde 90’ı hırsızlıktır. İnsanlara kolay kolay zarar vermezler. Diğer yüzde 10 da ara suçlardır. Eroin insanı çok fazla suça itmez ama extacy ya da bonzai tam tersidir… Bonzai insanı tamamen bilinç dışına çıkardığı için ne yaptıklarını bilmezler. Eroin ise daha çok sakinleştirir, uyutur, uyuşturur. Zehirlenmiş bir fare gibi yapar.
Sentetik uyuşturucular mı bilinç kaybına neden oluyor ve suça itiyor?
Tabi ki. Örneğin extacy kullandınız. Sürekli de kullanan biri değilsiniz. Şizofreni düşüncelere iter insanı, şüpheci olur insan.
Halüsinasyon da görüyorlar mı?
Yok, hayır. Ben hiç halüsinasyon görene rastlamadım ama kendisini daha cesur, daha güçlü, daha sağlam hissediyorlar. Hemen hemen her şeye erişebilir olduklarını düşünüyorlar…
Peki, vücudunu kontrol edebiliyor mu insan?
Şöyle söyleyebilirim. Şu an ben iki tane extacy alsam şu anki olduğumdan çok daha hızlı ve tehlikeli olabilirim. Vücut aslında tamamen normal ama kişiye hızlı düşündürtebiliyor. Bir de bunun düşüşü var. Çünkü extacy vücudunun bütün enerjisini kullanır. Yani, aslında o sana hiçbir şey vermiyor, sadece beyindeki bir takım şeyleri faaliyete geçiriyor. Şartlandırıyor. Senin o an ihtiyaç duyduğun her şeyi sana yaptırıyor. Olması gerekenden fazlasını yaptırıyor ama etkisi geçtiğinde de tamamen bitik bir hale sokuyor. Düşüş diyoruz buna. Vücudun enerjisi tamamen bitmiş oluyor.
Sen hangi uyuşturucuları kullandın?
Esrar, alkol, eroin… Diğerlerinin de tadına baktım ama hızlandıran ve kimseye zarar vermeyen keyif şeyleri tercih ettim onlar da bunlar.
Eroini damardan mı alıyordun?
Evet.
Peki, hangi mekanlarda kullandın?
Mesela, bunu satan torbacıların evlerinde odaları var. Derme çatma bir odanın içinde 20 kişi kaynatıyor, vuruyor. Yani bir oda açıyorlar sana, orada kullanabiliyorsun. Örneğin cami tuvaleti, uygun bir arazi bölgesi, ormanlık alan… Her yerde kullanabilirsiniz.
Sen nerelerde kullandın?
Ben üniversitede çalışıyordum. Öğrencilerin eğitim gördüğü dersliklerin anahtarları bende oluyordu. Oraların temizliğini, bakımını yapıyordum. Öğrencilerden erken geldiğimiz için girip kapıyı kilitliyordum. Kamera varsa kameranın yönünü çeviriyordum. Derslikte bile yapıyordum. Bu tuvalette de oldu, en uygunsuz sağlıksız yerlerde de en ıssız yerler de torbacının evinde de oldu.
Ailen öğrendiğinde nasıl tepki verdiler?
Bunu içen insanlar ilk başta gizlemeye çalışırlar. Çünkü doğru bir şey olmadığını biliyorlar ve dışlanmaktan korktukları için ya da “bir zaman kullanırım sonra bırakacağım için kimseye söylemeye gerek” yok diye düşünürler. Ancak çok güvendiği ya da birlikte kullandığı arkadaşları bilir.
Sen ne kadar gizledin?
Ben ailemden üç yıl gizleyebildim. Onlar 3 yıl boyunca aslında bir şey seziyorlardı çünkü o kadar yaygın değildi. Ailem öğrendiğinde de içtiğimi inkar ettim. Ailemi de beni de çok yıprattı. Akrabalarıma da zararı dokundu. İtibarımız zayıfladı. Aşırı zararları oldu. Ailemin sosyal yapısını bozdu. Ben bunların hiçbirinin rastlandı olduğuna inanmıyorum. Yani bizim maddeyi buluşumuz, kadar kolay bulunması, bizim bu durumda olmamız… Tabi ki en büyük etken kişinin kendisi ama bunların hiçbirinin bir rastlantı olduğuna inanmıyorum. Bunlar ortaya sürülüyor, bizim alabileceğimiz, ulaşabileceğimiz zemin hazırlanıyor. Yoksa bana annem, babam beni yetiştirirken, “Tut oğlum iç” demedi.
Ailenle ilk yüzleştiğinde neler yaşandı? Annen nasıl bir tepki verdi?
Annem sürekli ağlıyordu. Annem beni çok sever. Annem benim için gerekirse ölür, öldürür. Ben de öyleyim. Baba biraz daha dış kısımda kalan tarafta. Çünkü anne başkadır. Ben kullanmaya devam etmiş olsaydım annem hastalanıp ölebilirdi. Zaten ameliyat geçirdi. Çünkü hem sinir sorunları var biz böyle yapınca kendini hayattan tamamen bırakıyor. Yemeden içmeden kesiliyor. Hiçbir şey mutlu etmiyor onu. Ben çalışıp para getireyim, ona hediyeler, eşyalar alıp getireyim hiçbir şekilde yüzüme dönüp bakmıyor. Çünkü o maddi şeyleri değil benim iyi olmamı istiyor. Bu da onu çok yıprattı.
Bırakmanda annenin etkisi oldu mu?
Çok oldu.
Bırakmaya nasıl karar verdin?
Düşündüm. Eskiden doğaya, suya, göğe, geceleri yıldızlara baktığımda, bir kızın elini tuttuğumda duygularım farklıydı. Allah beni doğal olarak, güzel düşünceli bir insan olarak göndermişti. Sonradan tuttum bunu kendi elimle bozdum. Zor, Allah kimseyi düşürmesin.
Bırakma kararı almanda etken olan bir şey var mı?
Birincisi Allah istedi, ikincisi annem istedi, üçüncü olarak da ben kendim istedim. Bunların üçü birlikte oldu. Yani sadece ben kendi çabamla kurtulmadım ya da sadece annem müdahale etmedi. Cenabı Allah’a dua ettim, beni tutmasını istedim, Rabbim de beni tuttu. Ben de mücadelemi sürdürüyorum ama annemin çok faydası oldu.
‘Zaman zaman uyuşturucu kullanımı ilkokul seviyesine düştü’ şeklinde gibi haberler okuyoruz. Gerçekten de okullarda çok yaygın mı, okul içinde hiç kullandın mı?
Lise birinci sınıftayken okulun kantinine bizden yaşça daha büyük kişiler bakıyordu. Bu kişiler esrar kullanıyordu. Yaptığı zıvanadan, sardığı çarşaftan görüyorduk ama biz içmiyorduk. Attıkları izmariti, zıvanayı görüyorduk. Onlar okulda kullanıyordu ama herhangi bir satış filan olmuyordu. Ben hiç denk gelmedim. Zaten, okulda yapmasına gerek yok. Dışarıda bir sürü mekan var. Okulda niye yapsın da kendini tehlikeye atsın? Dışarıda daha kolay olabiliyor. Yeter ki sen içmek iste.
Evli misin?
Bekarım.
Kız arkadaşın oldu mu kullandığın dönemde, özel hayatına etkisi oldu mu?
İlk başlarda ister istemez ondan da saklamaya çalışıyorsun. Buluşmak, gezmek, birlikte çıkmak istiyor ama sen hep reddediyorsun çünkü sen hep maddenin peşine düşmüşsün. Onu bulmak, tedarik etmek, içmekle meşgulsün. Ne kadar yürütmeye de çalışsan olmuyor. Bununla birlikte ne evlilik yürür, ne bir kızla sevgili olmak. Hiçbir şey yürümez. Biz de yürütemedik, ayrıldık.
Ne kadar sürdü?
2 yıl.
Tanıştıktan sonra mı madde kullanmaya başladın?
Tanıştığımızda ben zaten kullanıyordum ama bu kadar yıpranmış değildim. O üniversitede okuyordu ama ben yine de hiçbir zaman ona kötü şeyler sunmadım. Yanımda sigara bile içse “Bunu yapma” diyordum. Çünkü zararını bildiğim, benim ağzım bundan yandığı için onun hiçbir şekilde bu kötülüğe bulaşmasını istemiyordum. Benimle birlikte çıksın ya da çıkmasın, önemli değil. Sadece onun öyle olmasını istemedim.
İçmeyen birini teşvik ettin mi?
İçmeyen bir kişiye asla tavsiye etmedim. Mümkün olduğunca da örnek olurum, özenti olur, itibarımı düşürürüm diye insanların beni göremeyeceği yerlerde içmeye çalıştım. Yani hep gizli gizli içtim. Kız arkadaşıma da hiç tavsiye etmedim, sunmadım.
Hala görüşüyor musunuz?
Geçenlerde nişanı vardı. Beni de çağırdı. Çünkü bana güvenirdi ama gitmedim.
Şu anda bir kız arkadaşın var mı?
Yok. Aslında istesem olur ama madde kullanmayı bırakalı bir yıl oldu. İstesem olur ama kendimi henüz hazır hissetmiyorum. 7 yıl boyunca eroin, esrar ve alkol kullandığım için verdiği hasar çok. Zaten bunu (eroin) 10 sene içtikten sonra bırakma zaten. Çünkü vücut bitmiş oluyor. Bunun tedavisi zor, pahalı ama bence değer. Yaşamaya değer.
Kardeşin var mı?
Var. Kardeşim de bağımlı ve şu anda da bırakmıyor.
Ne kullanıyor?
O da eroin kullanıyor.
Ne kadar zamandır?
3 yıldır.
Kaç yaşında?
19.
O, nasıl başladı?
Ben o zamanlar günübirlik yaşıyordum, eve aylarca gelmiyordum. Evle ilgilenemediğim, kardeşimin ne durumda olduğunu kontrol edecek zamanlarda değilken mahallede de yaygın olduğu için o da düşmüş. Bana “Kardeşin de kullanıyorlar. Sen düştün o da düşmesin, önünü al” dediler. Arkadaşlarımın hepsi o konuda beni bilinçlendirdi. Ben de çektim konuştum. O da “Abi ben onu (eroin) içmiyorum, esrar içiyorum” dedi. Ben de “O da aynı. Senin örnek alman lazım. Benim çektiğimi bir ben bir Allah bilir. Sen de biliyorsun” dedim. Birçok şekilde konuşmaya çalıştım ama uyandıramadım. Uyanmıyor. Anlayamıyor. O kapasiteye sahip değil.
Okul içerisinde mi alışmış?
Yok, bizim semte yakın 20-30 evin olduğu bir Cono aşireti gibi bir aile var. Bizim orada ilk bunlar bunu yaygınlaştırdı. Hürriyet, Barbaros gibi yerlerdeydi daha önce, sonra 7 yıl kadar önce bizim oraya geldi. Biraz kendisini hızlı hisseden veya merakı fazla olan ya da ‘ben bırakırım’ diye kendine güvenen insanların hepsi bunu denedi ama deneyenlerin yüzde 95’i kullanmaya devam ediyor.
Kardeşinin bırakması için ne yaptın?
Çip taktırdık, tedaviye gönderdik. Ruh Sağlığı’na, AMATEM’e yatırdık.
Çip ne işe yarıyor?
İmplant da diyorlar. İçinde tiksindirici bir madde var. İstanbul’da Ermeni-Rum hastanesinde tedavi gördük. Serumla ve ilaçla vücudumuzu temizlemeye çalıştılar. Orada da en son çıkarken tedbir olsun diye sırta-karın bölgesine deri altına hap boyutunda implant denilen çipi taktılar.
Bir işe yaradı mı?
Başkalarını bilmiyorum ama ben zaten çok niyetliydim bırakmaya. Çok yorulmuştum.
İstemeden bırakılmıyor mu?
Kesinlikle. İlaç sadece belirli bir oranda yardımcı olabiliyor. Başka bir işe yaramıyor. Bırakmak istediğinizde savaş tam burada oluyor (başını gösteriyor). Bir taraf diyor ki, “Bunu yapacaksın başka çıkar yolu yok”, diğer taraf diyor ki, “Sen bu değilsin”. Büyük ve uzun soluklu bir savaş başlıyor. Savaşın aslı beyinde yaşanıyor. Tedavilerin tabiî ki faydası vardır. En azından yardımcı oluyor.
Kardeşin bırakmak istemiyor mu?
Aslında istiyor ama bunu bırakacak adamın bazı şeyleri göze alması lazım. Bu ölüm de olabilir. Yani bu bana ne kadar acı verebilir? “İsterse beni öldürsün içmeyeceğim” diyebilmesi lazım. Meydan okursa bunu bırakabilir ama o bunu yapamıyor. İradesinin çok sağlam olması gerekiyor yoksa bırakamaz. Bunu göze alamıyor ama, “Beni cezaevine attırın. Ancak orada mecbur kalayım da bırakayım. Cezaevinde bırakırım” diyor. Orada bulamayacağını biliyor. “Bir şekilde soğuk suyla, şunla bunla geçiştiririm” diye düşünüyor ama şunu da biliyorum; cezaevine girenlerin yüzde 90’ı çıktığı gün içiyor. Bir gün sonra bile değil, çıktığı gün. Buna birçok arkadaşımdan şahit oldum. 5 yıl, 6 yıl yatıp çıkanı var. Çıktığı günden bir gün sonra gidip içse, “Demek ki bunun bağımlılığı bitmiş ama kendi iradesiyle gidip içmiş” diyeceğim ama çıktığı gün içiyorsa; demek ki bu uzun soluklu bir şey. Annesini, babasını, ailesini, çocuğunu görmeye gitmeyip bunu içmeye gidiyorsa demek ki beyinde nasıl bir etkisi var.
Bir yıldır kullanmadığını söyledin, Bu süre içinde gerçekten de hiç kullanmadın mı?
Hayır, hiç kullanmadım.
Hiç alma ihtiyacı hissediyor musun?
Aksine nefret ediyorum. Bir insan bir şeyden ne kadar nefret edebilir ya da onu ne kadar öldürmek isteyebilir? Ben o kadar istiyorum. Aşırı bir şekilde nefret… Bana dağları verseler ne ki? Ben onu içmediğim zaman dünya kadar dağ yanımda zaten. O yüzden kesinlikle canım istemiyor ama arada bir alkol alıyorum. Arkadaşlarla düğün filan olduğunda…
Şu an çalışıyor musun?
Hayır çalışmıyorum.
Geçimini nasıl sağlıyorsun?
Ailemle beraberim zaten. Ailemin durumu çok kötü de iyi de değil, orta halli. Ailem ilk başlarda beni anlamıyordu ama sonra anlamaya başladılar. “Oğlum sen iyi ol, çalışmana, şuna -buna gerek yok. Sen yuvanı kur, evlen…” diyerek maddi ve manevi her konuda destek oluyorlar. O yüzden de kendimi şu an hazır hissetmiyorum. Şu hatayı ben hep yaptım: Mesela bir hafta bırakıyordum ama çok ağır baskı devam ediyordu. Hemen işe giriyordum. Çalışıyordum elime para geçtiği an gidip yine içiyordum. “Bir kereden bir şey olmaz” diyordum ama öyle olmuyordu. O ‘bir kere’den sonra sabah kalktığımda yıllardır devam ettiği şekilde yeniden kriz yakalıyordu. Tüm hücrelerim tamamen uyanıyordu ve onu istiyordu. Bunu defalarca kez denediğim için tecrübe ettim. “Benim tek düşmanım o bir kere” dedim. İğne ucu kadar da olsa benim tek düşmanım o bir kere. O bir kereyi içmezsem bana hiçbir şey yapamaz.
Canı yanan, ailesi, çevresi zarar gören biri olarak gençlere ne söylemek istersin?
Gençlere değil de ailelere söylemek isterim. Çocukları sigara içiyorsa günde kaç tane içtiğini, hangi markayı içtiğini bilsinler. Kaç tane arkadaşı varsa hepsi hakkında bilgi sahibi olsunlar. Yani çocuklarının iyi bir izleyicisi olsunlar. Çok baskı iyi değildir ama en azından ne yaptığını bilsinler. Çünkü bilmek bilmemekten daha iyidir. Sigara içiyor ve önünü alamıyorlarsa bile en azından sınırın neresinde olduğunu bilsinler. Ailenin rolü çok büyük. En önemli şey bilinçlenmek. Aileler de aslında birçok şeyi bilmiyor. Aileler eğer ki yeterince bilinçli olsa evlatlarının ilk düştüğü evreleri bilirler ve önlemini almak daha kolaydır. Yırtığı küçükken yamamak kolay olur ama büyüdüğünde çok zor olur.
Aileler çocuklarının böyle bir belaya bulaştığını nasıl anlayabilir?
Sürekli yalanlar söylemeye başlarlar, dengesiz para harcamaları olur. Agresifleşirler.
Fiziksel bir belirtisi var mı?
Aşırı şekilde kilo kaybı olur, zayıflamaya başlar. Eroin alan insan normalden daha çok konuşmaya, daha çok yalan söylemeye ve boş konuşmaya, zırvalamaya başlar. Daha çok özgüveni olur ama en çok yalan söyler. Sonra agresif olur.
Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Eğer aile içinde hiç kimse yalan söylemiyorsa her şey çözülür. Örneğin anne ya da baba çocuğuna “Oğlum sen böyle bir şey yapıyor musun” diye sorduğunda “Evet yapıyorum” diye yanıt aldığında o işi halletmek çok kolay olur. Yalan söylemesinler. Ailelerin çocuklarıyla ilgili her türlü bilgiye sahip olması ve bilinçli olması lazım. Madde bağımlığı hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir. Yine de en önemli şey sevgi. Ailelerin çocuklarını sevmeleri, onlarla ilgilenmeleri lazım. Sevgi olmazsa olmaz.
Sevgi ne kadar önemli mi?
Bizim ailelerimiz genelde dar gelirli. Onların da psikolojileri bozuk, onlar da aslında sevgi, şefkat görmemişler. Böyle bilinçsiz anne-babalardan bizim gibi çocukların çıkması aslında çok da garip bir şey değil. Bana sıradan geliyor. Çünkü onlar da bir şey bilmiyor. Uyuşturucu maddeyi eroini, esrarı bilmiyorlar. Mesela, sigaranın ve alkolün zararlarını sadece şu şekilde düşünüyorlar: İçki içme cebine yazık parana yazık. Sigara içme parana yazık ama bunların kişiyi nereye itebileceğini bilmiyorlar. Daha çok maddi boyutunu düşünüyorlar ya da önyargıyla bakıyorlar. Sonraki evrelerini hesaplayamıyorlar. Bu da bilinçsizlikten. Ailelerin gerçekten de bilinçli olması lazım. Bu işte anne çok önemli. Ağabeyi, ablayı, arkadaşı geç. Anne çok önemli, annenin mücadelesi meyve verir. Ben buna inanıyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: