MUSTAFA ÖZKE
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, bin yıla varan inancın kültürü de etkilediğini belirterek, Türkçede 'Allah razı olsun', 'Allah ayırmasın', 'Allah analı babalı büyütsün', 'Allah nazardan saklasın' gibi Allah sözcüğünü içeren 116 kalıp söz bulunduğunu söyledi.
Ev sahipliğini Prof. Dr. Deniz Abik'in yaptığı Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi Kültür Evi'nin bu haftaki konuğu Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı oldu.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Deniz Abik, Ankara'da aynı fakülteden mezun oldukları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı'yı Adana'da ağırlamaktan büyük onur duyduğunu dile getirdi.
'DİLİ DOĞDUKTAN SONRA 18-24
AYLIKKEN EDİNMEYE BAŞLARIZ'
ÇÜTAM Kültür Evinde "Türkçede Kalp Sözler" sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, dilin doğduktan sonra genellikle 18-24 aylıkken edinilmeye başlandığını belirterek, "Dil, insanlar arasında iletişim kurmak amacıyla kullanılan bir araçtır. İletişim kurmak ile anlam aktarımı kastedilmektedir. Doğduktan sonra genellikle 18-24 aylıkken edinmeye başlarız. Eğer zihinsel ya da fiziksel bir engelimiz yoksa birkaç yıl içinde yetkin bir dil kullanıcısı haline geliriz. Hayatımızın her anında dili kullanır, duygu, düşünce ve isteklerimizi çoğunlukla dili kullanarak başkalarına aktarırız. Kendimizi dilden ayrı düşünmek mümkün değildir. İletişim kurmada işlerimiz yolunda gittiği sürece iletişim aracı olan dil üzerine pek düşünmeyiz. Ancak başkaları ile iletişim kurmada zorlandığımızda, başkalarını yanlış anladığımızda veya başkaları bizi anlamadığında yapacağımız ilk şey dönüp dile bakmak olur." dedi.
'ZİHNİMİZDE DİLLE İLGİLİ
ÖRTÜK BİR BİLGİYE SAHİBİZ'
Prof. Dr. Gökdayı, "Söz dağarcığını genellikle bireysel olarak bildiğimiz sözcüklerden oluşan ve hafızamızda yer alan bir bütünü olarak düşünürüz. Bunun yanında zihnimizde dille ilgili örtük bir bilgiye sahibiz. Bir dili konuşan herkes, o dille ilgili bütün dil bilgisi kurallarını ve onları nasıl kullanacağını bilir. Kişiler, dille ilgili bildikleri bu bilginin farkında değildir ve bu alanda eğitim almamış ve çalışmamışsa bildiği bilgiyi başkalarına da aktaramaz. Türkiye Türkçesi söz varlığını bildiren sayıları kalıplaşmış dil birimlerini de kapsamaktadır. Araştırmacılara göre Türkçe kalıplaşmış dil birimleri yönünden zengin bir dildir. Zenginlikten sayılarla ilgili bir durum anlaşılmaktadır. Sözgelimi, İngilizcede 3 tane ikileme varken Türkçede hemen her sözcükte ikileme yapmak mümkün.
Kalıplaşmış dil birimlerinde aktarmak istediğimiz anlam içeriğini daha belirginleştirmek için ikilemelere başvurabiliriz. 'Cıvıl cıvıl, takır tukur, ileri geri, yavaş yavaş, dangıl dungul, kakara kikiri, para mara, kardeş mardeş gibi. Yeni bir kavramı gösterdikleri için zaten bileşikleri kullanmak zorundayız; Vurdumduymaz, gecekondu, yardım etmek, döner sermaye, yankesici, süzme yoğurt, beyaz peynir gibi." diye konuştu.
Günlük hayatta iletişim kurarken en sık yararlandığımız birimlerin kalıp sözler olduğunu anlatan Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, "Kalıp sözler, söz varlığının bir parçası olan, iletişim sırasında birçok işlevi yerine getiren, dil kullanıcılarına iletişim durumu ve bağlama göre kullanıma hazır ifadeler sunan, böylece dilsel üretim ve anlamlandırma işini kolaylaştıran, günlük dilde sıklıkla kullanılan kalıplaşmış sözlerdir." şeklinde konuştu
'BİRİNE ÖĞÜT VERMEK İSTERSEK
ATASÖZLERİNDEN YARARLANIRIZ'
Dil kullanıcılarına sözlü ve yazılı dille iletişim kurarken kullanmaları için hazır kalıplar sunan kalıplaşmış dil birimlerinin, en azından sözcükler kadar önemli olduğunu belirten Gökdayı, "Sözgelimi, birisine öğüt verme istersek bir atasözünden yararlanabiliriz; 'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste', 'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar' gibi." dedi.
Üslubumuzu çekici hale getirmek ve çeşitlendirmek amacıyla deyimlerin kullanıldığını anımsatan Gökdayı, “Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye', 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak', 'Dam başında saksağan vur beline kazmayı' gibi.” diye konuştu.
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, başarılı sunumunun ardından konukların sorularını yanıtladı.
PLAKETİ HOCASININ ELİNDEN ALDI
Etkinliğe katılan hocaların hocası Kayahan Erimer, ÇÜTAM Kültür Evindeki 'Türkçede Kalıp Sözler' konuşması için Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi'nden öğrencisi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı'ya katılımcılar adına Merkez plaketini sundu. Teşekkür plaketini hocasının elinden alan Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı duygusal anlar yaşadı.
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, bin yıla varan inancın kültürü de etkilediğini belirterek, Türkçede 'Allah razı olsun', 'Allah ayırmasın', 'Allah analı babalı büyütsün', 'Allah nazardan saklasın' gibi Allah sözcüğünü içeren 116 kalıp söz bulunduğunu söyledi.
Ev sahipliğini Prof. Dr. Deniz Abik'in yaptığı Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi Kültür Evi'nin bu haftaki konuğu Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı oldu.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Deniz Abik, Ankara'da aynı fakülteden mezun oldukları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı'yı Adana'da ağırlamaktan büyük onur duyduğunu dile getirdi.
'DİLİ DOĞDUKTAN SONRA 18-24
AYLIKKEN EDİNMEYE BAŞLARIZ'
ÇÜTAM Kültür Evinde "Türkçede Kalp Sözler" sunumunu gerçekleştiren Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, dilin doğduktan sonra genellikle 18-24 aylıkken edinilmeye başlandığını belirterek, "Dil, insanlar arasında iletişim kurmak amacıyla kullanılan bir araçtır. İletişim kurmak ile anlam aktarımı kastedilmektedir. Doğduktan sonra genellikle 18-24 aylıkken edinmeye başlarız. Eğer zihinsel ya da fiziksel bir engelimiz yoksa birkaç yıl içinde yetkin bir dil kullanıcısı haline geliriz. Hayatımızın her anında dili kullanır, duygu, düşünce ve isteklerimizi çoğunlukla dili kullanarak başkalarına aktarırız. Kendimizi dilden ayrı düşünmek mümkün değildir. İletişim kurmada işlerimiz yolunda gittiği sürece iletişim aracı olan dil üzerine pek düşünmeyiz. Ancak başkaları ile iletişim kurmada zorlandığımızda, başkalarını yanlış anladığımızda veya başkaları bizi anlamadığında yapacağımız ilk şey dönüp dile bakmak olur." dedi.
'ZİHNİMİZDE DİLLE İLGİLİ
ÖRTÜK BİR BİLGİYE SAHİBİZ'
Prof. Dr. Gökdayı, "Söz dağarcığını genellikle bireysel olarak bildiğimiz sözcüklerden oluşan ve hafızamızda yer alan bir bütünü olarak düşünürüz. Bunun yanında zihnimizde dille ilgili örtük bir bilgiye sahibiz. Bir dili konuşan herkes, o dille ilgili bütün dil bilgisi kurallarını ve onları nasıl kullanacağını bilir. Kişiler, dille ilgili bildikleri bu bilginin farkında değildir ve bu alanda eğitim almamış ve çalışmamışsa bildiği bilgiyi başkalarına da aktaramaz. Türkiye Türkçesi söz varlığını bildiren sayıları kalıplaşmış dil birimlerini de kapsamaktadır. Araştırmacılara göre Türkçe kalıplaşmış dil birimleri yönünden zengin bir dildir. Zenginlikten sayılarla ilgili bir durum anlaşılmaktadır. Sözgelimi, İngilizcede 3 tane ikileme varken Türkçede hemen her sözcükte ikileme yapmak mümkün.
Kalıplaşmış dil birimlerinde aktarmak istediğimiz anlam içeriğini daha belirginleştirmek için ikilemelere başvurabiliriz. 'Cıvıl cıvıl, takır tukur, ileri geri, yavaş yavaş, dangıl dungul, kakara kikiri, para mara, kardeş mardeş gibi. Yeni bir kavramı gösterdikleri için zaten bileşikleri kullanmak zorundayız; Vurdumduymaz, gecekondu, yardım etmek, döner sermaye, yankesici, süzme yoğurt, beyaz peynir gibi." diye konuştu.
Günlük hayatta iletişim kurarken en sık yararlandığımız birimlerin kalıp sözler olduğunu anlatan Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, "Kalıp sözler, söz varlığının bir parçası olan, iletişim sırasında birçok işlevi yerine getiren, dil kullanıcılarına iletişim durumu ve bağlama göre kullanıma hazır ifadeler sunan, böylece dilsel üretim ve anlamlandırma işini kolaylaştıran, günlük dilde sıklıkla kullanılan kalıplaşmış sözlerdir." şeklinde konuştu
'BİRİNE ÖĞÜT VERMEK İSTERSEK
ATASÖZLERİNDEN YARARLANIRIZ'
Dil kullanıcılarına sözlü ve yazılı dille iletişim kurarken kullanmaları için hazır kalıplar sunan kalıplaşmış dil birimlerinin, en azından sözcükler kadar önemli olduğunu belirten Gökdayı, "Sözgelimi, birisine öğüt verme istersek bir atasözünden yararlanabiliriz; 'Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste', 'Yalancının mumu yatsıya kadar yanar' gibi." dedi.
Üslubumuzu çekici hale getirmek ve çeşitlendirmek amacıyla deyimlerin kullanıldığını anımsatan Gökdayı, “Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye', 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak', 'Dam başında saksağan vur beline kazmayı' gibi.” diye konuştu.
Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı, başarılı sunumunun ardından konukların sorularını yanıtladı.
PLAKETİ HOCASININ ELİNDEN ALDI
Etkinliğe katılan hocaların hocası Kayahan Erimer, ÇÜTAM Kültür Evindeki 'Türkçede Kalıp Sözler' konuşması için Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi'nden öğrencisi Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı'ya katılımcılar adına Merkez plaketini sundu. Teşekkür plaketini hocasının elinden alan Prof. Dr. Hürriyet Gökdayı duygusal anlar yaşadı.