Haydar ŞENGÜL
ADANA(GÜNAYDIN)- Dikkat Dağınıklığı ve Hiperaktive Tanısında Nörolojik muayene çok önemlidir. Adana’daki Bilgili Anneler Kulübü’nün öğrenci velilerine yönelik sürdürdüğü eğitim seminerlerine “Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” konusu ile devam edildi.
Çapa restaurantta düzenlenen seminere çok sayıda öğrenci velisi katıldı. Büyük ilgi gören seminerde, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Nörolojisi Uzmanı. Doç.Dr. Gülen Gül Mert, Aile Danışmanı Ayşe Baz, Psikolog Çağnur Korkmaz ve Diyetisyen Sena Özdemir, öğrenci velilerini “Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” konusunda bilgilendirdi.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) çocukluk çağının en yaygın sorunlarından biri olduğunu belirten Doç.Dr. Mert, DEHB’in tanısı ve teşhisi için özgül tek bir test veya tahlilin olmadığını da ifade ederek şunları söyledi:
‘OKUL ÇAĞINDA TEŞHİS EDİLİR’
“Bu sorunun teşhisi ise psikiyatrik değerlendirme, ölçüm araçları ile aileden ve öğretmenden alınan bilgilerin ışığında konulmalıdır. 4 yaşından önce çocuğun hareketleri ve mizacı sık değiştiği için sıklıkla hastalık okul çağında teşhis edilir. Bu nedenle hiperaktivite tanısı konulabilmesi için çocuğun 6 yaş ve üzerinde olması, mevcut belirtilerin 6 aydan uzun süre görülmesi gerekir. Diğer yandan ayırıcı tanıda tiroid testleri, EEG, kan incelemesi veya nörolojik inceleme bazen gereklidir. Çocuğun gelişimsel başmaklarının yaşıtlarıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilmelidir.”
ANNE VE BABALARA ÖNERİLER
Aile Danışmanı Ayşe Baz da, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivitesi olan çocuklarla ilgili anne ve babalara önerilerde bulundu. “Öncelikle çocuğun DEHB olduğunu kabul etmek ve bunun ne anlama geldiğini bilmek çok önemlidir” diyen Baz, önerilerine şöyle sürdürdü:
“DEHB olan çocuklar, bazen dikkatlerini toplayabilseler de bunu her zaman ve gerektiği kadar yapamazlar. Davranışlarını ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanırlar. Aşırı hareket edebilir, sizi dinlemekte zorlanabilir, planlama ve organizasyon ile ilgili sorunlar yaşabilirler.
Bilinmesi gereken yaşanan sorunların çoğunun çocuk tarafından bilerek ve isteyerek yapılmadığıdır. Çocuğun bu davranışları bilerek sergilediğini düşünmek ailede öfkeye yol açabilir ve çocuğa olumsuz şekilde yansıyabilir. Yaşanan bu zorlukların çocuğun elinde olmadığını unutmayın.
DEHB olan çocuklar sürekli olumsuz geribildirimle karşılaşmaktadır. ”Dur”,”Otur”, “Yapma” “Olmadı”, “Ödevini yapmadın” gibi söylemleri defalarca duymaktadırlar. Bu olumsuz söylemler zamanla çocukların özgüvenini azaltmakta ve motivasyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
‘ÇOĞUNUZUN YAPABİLDİKLERİNİ DE GÖRÜN’
Bu nedenle olumsuz geribildirimlerden ve eleştirmekten kaçınmak çok önemlidir. Çocuğun sadece yapamadıklarını değil yapabildiklerini de görmek, çabasını takdir etmek, olumlu davranışlarını pekiştirmek özgüvenini ve motivasyonunu arttıracaktır.Çocuğunuzla konuşurken dinlediğinden emin olun, göz teması kurun, dolaylı ve mecazi anlatımlardan kaçının. Sakin ve kararlı bir tutum sergileyin.”
‘KAYGILI ÇOCUKLARDA UNUTKANLIK SIK GÖRÜLEBİLİR’
Diyetisyen Sena Özdemir ise DEHB’de yeterli ve dengeli beslenmenin önemine değindi. Psikolog Çağnur Korkmaz da velilere kaygının dikkat dağınıklığı üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi.
Kaygı ve dikkat dağınıklığının çocukların yaşamında çok önemli olduğuna dikkat çeken Korkmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çocuklarda kaygı, genellikle zihinsel ve duygusal sağlığı etkiler. Bu kaygının dikkat dağınıklığı üzerinde olumsuz etkileri var. Kaygılı çocuklarda unutkanlık sık görülebilir. Bellek ve öğrenme üzerinde olumsuz etkileri olabilir, bu da dikkat eksikliği ve öğrenme güçlükleriyle sonuçlanabilir. Karar verme süreçleri de etkilenebilir. Endişe içindeki bir çocuk, kararlarını verme konusunda güçlük yaşayabilir. Bu durum, sosyal ilişkilerde de sorunlara yol açabilir.
Sonuç olarak, çocuklarda kaygı, dikkat dağınıklığına neden olabilir ve bu da okul performansını, sosyal ilişkileri ve genel yaşam kalitesini etkileyebilir. Bu konuda uzman bir sağlık profesyoneli ile görüşmek, çocuğa uygun destek ve tedavi planı oluşturmak önemlidir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: