Meryem ÇAM
Adana’ya gelen tüm yerli ve yabancı turistlerin mutlaka kent merkezinden geçen Seyhan Nehri üzerindeki tarihi Taşköprü ile Bebekli Kilise’yi görmesi lazım. Her iki kültürel zenginlik Adana’ya ayrı bir güzellik katıyor. Kozan Kalesi ise Hristiyan dünyasının önemli merkezlerinden biridir. Kaleyi mutlaka görmenizi isterim. Özellikle akşam kaleye çıkarsanız, Kozan ilçesi ayağınızın altında. Kozan’ı seyrederken çayınızı, kahvenizi yudumlamak ayrı bir keyif verecektir. Ulu Cami ve Külliyesi, Hasan Ağa Camii, Yağ Camii, Yeni Cami mimari yapılarıyla insanları adeta büyülüyor. Akça Mescit ise Adana’nın en eski Türk yapısı olarak bilinmektedir. Bu hafta sonu ya da Kurban Bayramı’nda Adanamızın bu tarihi yerlerini gezmenizi öneririm.
Taşköprü
Adana’da Seyhan Nehri üzerinde kurulu tarihi Taşköprü, Merkez Seyhan ve Yüreğir ilçelerini birbirine bağlıyor. Eski dönemlerde Saros ve Justinianus olarak da isimlendirilen Taşköprü, Adana'nın simgesi olarak kabul ediliyor.
Bir Roma dönemi eseri olarak Roma İmparatoru Hadrian tarafından M.S. 384 yılında Mimar Auxentus’a yaptırılan köprüde; tüf taşı, mermer ve spolien malzeme kullanıldığı kayıtlarda yer alıyor. 310 metre uzunluk, 11.40 metre genişlikte bulunan köprünün, ilk önceleri 21 kanal gözü bulunurken bunlardan 7’sinin şu anda yeraltında olduğu ifade ediliyor.
Roma İmparatoru Justinianus zamanında ciddi şekilde onarıldığı bilinen köprünün, her iki girişinde de şu anda mevcut olmayan 'Kale Kapısı' denilen iki taç kapısı olduğu belirtiliyor.
Osmanlı döneminde birkaç kez onarılan Taşköprü, dünyanın halen kullanılan en eski köprüsü olma özelliğini de taşıyor.
Adana’da 2007 yılından bu yana trafiğe kapalı tutulan tarihi köprüden yaya geçişine müsaade ediliyor. Seyhan Nehri üzerinde Merkez Cami manzaralı asırlık köprü, yerli ve yabancı turistler ile Adanalıların en uğrak gezme güzergâhlarından biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca üzerinde çeşitli sosyal-kültürel etkinlikler de sık sık yapılıyor.
Taşköprü söylencelere de ilham vermiş. Efsane bu ya büyücülerden biri Adania kralına, kızının yılan tarafından öldüreceğini söylemiş. Telaşlanan kral, kızını kentin önünden akan nehrin ortasındaki adaya göndermiş. Ama yılan, üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşmış ve kızı öldürmüş. Kral da kızının anısına Taşköprü’yü yaptırmış. Hatta yıkıldığında yeniden yaptırılabilsin diye de köprünün ayaklarına altın gömdürmüş.
Evliya Çelebi’nin yazdığına göre, Abbasi halifesi Memnun, köprünün giriş ve çıkışına kapı ve mazgal gibi ilaveler yaptırmış. Bu sayede o dönemde, üzerinden geçenlerden haraç alınmış. Bir başka Abbasi halifesi Harun Reşid de köprüyü kale ile birleştirmiş. Evliya Çelebi’nin değindiği kapı ve mazgallar günümüze gelememişse de kale duvarı ile bazı kalıntıların izleri halen mevcut.
Geçmişte uzun süre, Adana Valisi Mahmut Paşa’nın güneşin batışını izleyebilmek için Taşköprü üzerine kule yaptırdığına inanılmış. Yakın zamanda köprüyle ilgili bazı fotoğraflar ortaya çıkınca, kule sanılan yapının 14’er pencereli, iki katlı bina yüksekliğinde bir kapalı çarşı olduğu anlaşılmış.
Osmanlı’da III. Ahmet, Abdülmecid ve II. Abdülhamit zamanında onarım geçiren Taşköprü, Cumhuriyet tarihinde 1948’de Karayolları tarafından onarılmış. Sonra da yıllarca üzerinden geçen trafiği taşımış, yıpranmış. En son 2006’da Büyükşehir Kent Konseyi ve Mimarlar Odası köprüye sahip çıkmış. Mimar Mehmet Pekcan Işık’ın hazırladığı restorasyon projesi yaşama geçirilmiş, köprü yenilenmiş.
Adana Köprü Başı
Adana Köprü Başı
Adana köprü başı
Otur saraya karşı
Gel beraber gezelim
Dosta düşmana karşı
Vur çapayı çapayı
Vur kazmayı kazmayı
Kız başına bağlamış
Oyalı da ipek yazmayı
Taşköprü türkülere de konu olmuş. Meşhur Adana Köprü Başı Türküsü’nde bahsedilen köprü yılların ağırlığını üzerinde taşıyan Taşköprü’dür.
Bahri Paşa Çeşmesi
Devrin valisi Bahri Paşa tarafından bugünkü kuruköprü semtinde 1890 tarihinde yaptırılmıştır. İmar çalışmalarından dolayı 1952 kaldırılmıştır. Bu çeşmenin aynısı 1993 yılında Vali Recep Birsin Özen tarafından aynı ölçüler içerisinde yaptırılarak Atatürk Parkının güney tarafına yerleştirilmiştir.
Adana Yeşil Oba Şehitliği
1920 yılı Haziran ayında kadın ve çocukların çoğunluğunu oluşturduğu 100 kadar Türk’ün yolu Sarıhamzalı ve Yolgeçen köyleri civarında ermenilerce kesilmiştir. Milli kuvvetlere ulaşmak amacıyla yola çıkan bu grup, ermenilerce Kahyaoğlu Çiftliğine götürülerek katledilmiştir.
Küçük Dikili Köyü Şehitliği
1920 yılında Haziran ayında Karahan’daki Milli kuvvetlere kavuşmak için yola çıkan 100’ e yakın Türk Yeşiloba yakınındaki ermeni çiftliğinde alçakça öldürülmüşlerdir.
Saimbeyli Şehitliği
Kurtuluş Savaşı devam ederken, Saimbeyli’yi düşmandan kurtarmak için yapılan çarpışmalarda Şehit olan 80 kişinin mezarı burada bulunmaktadır.
İpek Yolu
Ceyhan - Kurtkulağı Kervansarayı, Karaisalı Kesir Han ve Sarışıkhan, ipek yolu güzergahında bulunmaktadır.
Kozan Kalesi ve Manastırı
Çukurova'nın en önemli kalelerinden biri olan Kozan (Sis) Kalesi, "Amfi tiyatro" şeklinde inşa edilmiş olup, Kalenin alçak surları, Tarsus Kalesi örnek alınarak yapılmıştır. Kale, kalkerden meydana gelen oldukça dik bir tepe üzerinde bulunmaktadır. 400 m. rakımlı olan bu tepe ilçeye hâkim bir konumdadır. Kozan Kalesi tamirattan geçmiştir. Günümüzde ise oldukça sağlam bir durumdadır.
Sis Kalesi'nin, çeşitli kaynaklarda, Asurlular tarafından yapıldığı ve sonradan da birçok el değiştirdiği belirtilmektedir. Fakat Asurluların, Çukurova bölgesine 50-60 yıl gibi kısa bir süre egemen oldukları ve bölgeyi sömürge olarak kullandıkları göz önünde tutulur ise, bu yukarda belirtilen bilgiye şüphe ile bakmak gerekmektedir. 700 yıla yakın bir süre bölgeye hâkim olan Hititlerin de bu kaleyi yapmış olabileceği düşünülebilir.
Yörede bulunulan birçok antik şehir ve kale kalıntıları ile ilgili tarihi ve arkeolojik araştırmaların yetersizliği, araştırmacıları farklı düşüncelere sevk etmiştir. Dileğimiz, ilçe ve yakın çevresindeki bilimsel araştırmaların bir an önce başlatılması yönün dedir.
Yörenin en eski kalelerinden biri olan Kozan Kalesi, "Dağ kaleleri" zincirinin dördüncü halkasını teşkil etmektedir. Kalenin, iki grup halinde inşa edilmiş 44 kule ve burcu bulunmaktadır. Güney kesimindeki tepede bir iç kale (Ahmedek) vardır. Kalede 20-30 basamak merdivenle inilen mahzenler ve gizli yollar mevcut tur. İç kale de dahil altı bölümden oluşmaktadır. Bütün bölümleri birbirine bağlayan kapılar vardır. Kalenin su ihtiyacı ise, büyük su sarnıçları sayesinde karşılanmakta idi.
Sis kalesi, kuzey ve güney olmak üze re iki ayrı kale grubundan oluşur. Bu bölümler bir sur ile birbirine bağlanmıştır. Daha dışarıda olan ikinci sur ile, Kalede Asur, Roma ve Ermeni dillerinde yazılmış bir kaç yazıt bulunmuştur. Bu yazıtlar kalenin, tarih çağlarından günümüze kadar çok sayıda el değiştirdiğini ortaya koyar.
Kozan Kalesinden Anavarza, Karasis ve Andıl Kalelerinin görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca berrak bir havada Akdeniz'in bile görülebileceği kaleye farklı bir önem kazandırır.
Kozan Belediyesi tarafından kale eteklerinden yapılan çevre düzenleme çalışmaları ile kale şimdi vatandaşların yoğun olarak gittiği sosyal mekânlardan biri oldu.
Ulu Cami Ve Külliyesi
İldeki sivil mimari eserlerinin en önemlilerindendir. 1513 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından yapımı başlatılmış, 1541 yılında Halil Bey’in oğlu Piri Mehmet Paşa tarafından bitirilerek ibadete açılmıştır. Cami, Selçuklu, Memluk ve Osmanlı mimari özelliklerini taşır. 34.50x32.50 m. ölçülerinde dikdörtgen bir plan arz eden caminin kapısı Selçuklu mimari tarzında, minaresi Memluk stilindedir. Kapının üzerindeki konik çatı ve minaredeki taş kemerler bu çağın özelliklerini yansıtır. Kürsü beyaz mermer, mihrap ise siyah mermer ile çevrilidir. Mihrap duvarı 16. ve 17. yüzyıl İznik ve Kütahya çinileriyle kaplanmıştır. Gri çiniler 18. yüzyıla aittir ve sonraki restorasyon sırasında yerleştirilmiştir. Birbirine bağlı dört kolon, ibadet alanını ikiye böler. Caminin dış yüzeyinde ve giriş kapısında siyah beyaz taşlar kullanılmıştır. Bitişiğindeki türbe Ramazanoğlu ailesinindir. Türbede son derece sanatsal bir şekilde bitki motifleri ve çiniler kullanılmıştır. Caminin doğusundaki medrese bugün öğrenci yurdu olarak kullanılmaktadır.
Hasan Ağa Camisi
Ali Dede Mahallesi’nde bulunan Hasan Ağa Camii, Adana’nın Osmanlı devri klasik mimari tarzını taşıyan tek cami olması bakımından çok önemlidir. Müezzin mahfeli üzerindeki ahşap işçiliği mükemmeldir.
Hoşkadem Camii
Kozan ilçesinde, Mısır Kölemen Sultanı Abdullah Hoşkadem tarafından 1448 yılında yaptırılmıştır.
Yağ Camii
Yağ Camii, önceleri “Eski Cami” adı ile anılıyorken, hemen yanında kurulu yağ çarşısı nedeniyle daha sonraları bu adı almıştır. 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Bey’in emri ile kiliseden camiye çevrilmiş, günümüzdeki haline Piri Paşa tarafından yaptırılan eklemelerle kavuşmuştur.
Yeni Camii
1724 yılında yapılmış olup, Arap mimarisi tarzındadır.
Akça (Ağca) Mescit
Adana’nın En eski Türk yapısı olarak bilinen Akça mescit Ulucami Mahallesinde, Ulucami’ye 60 mt. Mesafede bulunmaktadır. Ağca Bey isminde bir Türkmen ağası yaptırmış olduğundan bu ismi almıştır. Eebcet denilen tarihlendirme Akça Mescitte görülmektedir. Bu günkü kitabenin bulunduğu giriş kapısının üzerinde evvelce kabartma olarak yapılmış ve bugün izleri mevcut iki kuş figürü bulunmakta olup, bu kuş figürleri ebcet hesabıyla bir tarih meydana getirmektedir. Böylece Ebcet hesapcılarının değerlendirmesinin doğru olduğu kabul edilirse eser 812 Hicri (1489) yılında yapılmıştır.
Bebekli Kilise
1880-90 yılları arasında yapılan kilisenin esas ismi Saint Paul’dür. Kilisenin tepesinde Meryem Ana’nın 2.5 metrelik tunç heykeli bulunmaktadır. Heykelin bebeğe benzemesi nedeniyle halk arasında Bebekli Kilise olarak bilinir.
Yorumlar
Kalan Karakter: