RÖPORTAJ PELİN ERKOCU
ADANA (GÜNAYDIN) – Ailelerin ergenlik dönemindeki çocuklara yaklaşımı hakkında bilgi veren 24+4 Danışma Merkezi Psikologu Hatice Ertuğrul, “Ergenlikte anne ve babanın ebeveyn kimliğinden çıkıp arkadaş kimliğine girmesi gerekiyor” dedi.
Çocukluğun ergenlik dönemine çok etkisi olmadığını savunan Psikolog Sabri Titi ise, “Eğer altında patolojik bir neden yoksa büyük bir travma yoksa çocukluğun daha çok yetişkin döneme etkisi var. Ergenlik geçiş dönemidir. Çocukluk daha sakin, ergenlik ise daha dalgalı sulardır” diye konuştu.
Psikolog Hatice Ertuğrul ve psikolog İhsan Sabri Titi ile ergenlik dönemindeki çocukların yaşadığı zorlukları konuştuk.
Kendinizi bize tanıtır mısınız?
Psikolog Hatice Ertuğrul: 10 yıllık psikologum. 2008’den beri Adana’da alanda çalışıyorum. Üç buçuk yıl Adana da özel bir hastanede çalıştım. Haliç Üniversitesi mezunuyum. Bunun dışında tabi birçok eğitime katıldım.
İhsan Sabri Titi: 20 yıllık psikologum. Adana da danışmanlık yönde büyük bir eksiklik olduğunu görüyorduk. Yıllardır bu sektörün içindeyiz zaten, değişik kurumlarda çalıştık. Bu eksiğin giderilmesi için çalışmalar yapan Hatice Ertuğrul ve Aslıhan Sürmez’e , 24+4 Danışma Merkezine destek vermeye başladım.
Böyle bir merkez açmaya nasıl karar verdiniz?
Hatice Ertuğrul: Üç buçuk yıl özel bir hastanede onkoloji hastalarıyla çalıştım. Üç buçuk yılın sonunda babam onkoloji hastası oldu. Ben şuna inanırım insanların hayatlarında kurumlar ve insanlar birbirlerini tamamlarlar. Oradaki çalışmamı bir okul olarak gördüm ve o süreçte bitirdim. Benim için bir deneyimdi. Aslıhan Sürmez hem görümcem hem de ortağım, yeni mezun olmuştu. Psikolojiye oldukça fazla yatkınlığı oldu. Şuanda zaten Psikoloji yüksek lisansı yapıyor. Ben terapistliğin sezgisel olduğuna inanırım. Herkes terapist olamaz. Bu her meslekte öyledir aslında bir sürü öğretmen vardır ama herkes öğretmenliğin hakkını veremez. O yüzden ne yapabiliriz diye düşünüp tamamen kadın dayanışması ile yapmaya çalıştık. Daha sonra Sabri Bey bize destek vermeye başladı. Açana kadar zorlu bir süreç yaşadık.
24+4’de neler yapıyorsunuz?
“Danışan gelir, terapist alır değerlendirmeyi yapar” biz bunu yapmıyoruz. Terapiye başlamadan önce gelenler ile 15 dakika rahat bir şekilde sohbet ediyoruz, onları tanımaya çalışıyoruz, onun şablonunu çıkartıp ona göre karar veriyoruz. No:1 ve No:2 diye iki odamız var. Biz bu masada neye ihtiyacı olduğuna karar veriyoruz. Amacımız insanlara bu işin korkutucu olmadığını, terapiste gidiyor olmanın delilik olmadığını, bunun normal bir şey olduğunu, illa bir odada olması gerekmediğini her yerde yapılabileceğini anlatmak istiyoruz. Ayrıca burada, Psikolojik testler( çocuk ve yetişkin), grup terapileri, zayıflama terapileri gibi birçok terapi yapıyoruz.
Toplum olarak psikologlara, terapistlere bakış açımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sabri Titi: Türkiye de bir psikologa gitmek, terapiste gitmek etiketlenme gibi algılanıyor. Bunu aşmaya çalışıyoruz. Devlet kurumlarında kaydımız olur mu diyorlar gitmiyorlar, özel bir merkeze biri görür mü diyorlar gitmiyorlar. Biz bunu yavaş yavaş kırmaya çalışıyoruz. Ruh sağlığıyla beden sağlığı bir bütündür. Ruh sağlığı ötelenen bir şey… Bedende bir şey yok diye problemler görmezden geliniyor. Bir insan tansiyonu düzensizse hemen doktora gidiyor ama ruh sağlığına bu önemi vermiyor. Mesela çocuğu son günlerde içine kapanmış ve mutsuz görünüyor. Bunun neden olduğunu sorgulamıyor. Sonra bu daha da ilerleyebiliyor.
Hatice Ertuğrul: Psikolojik olarak bir sıkıntı olduğunda önemsenmiyor. Toplum olarak şunu kaçırıyoruz. psikolojik olarak yaşadığımız şeyler bir süre sonra bedenimizden bize geri dönüyor. Baş ağrısı, kalp çarpıntıları, ellerde uyuşmalar hatta bazen bayılmalar ortaya çıkmaya başlar. Beden bize tepki vermeye başlayınca insanlar önemsemeye başlıyorlar ve bize başvuruyorlar. Bazı biyolojik rahatsızlıkların altından psikolojik nedenler ortaya çıkabiliyor. Bu meslek gruplarını özümseyip hayatımıza sokmalıyız. Bir insanın kanser olma olasılığı varsa psikolojik rahatsızlık geçirme olasılığı da var. Bunlar var olan şeyler. Bir şeyleri görüp kabul ediyor olmak önemli. Yok saymaktansa evet böyle bir sorun var bu bizim başımıza da gelebilir diye düşünülmeli.
Ergenlik döneminden biraz bahsedelim
Hatice Ertuğrul: Belli bir yaşa gelinince çocuklar ergenliğe giriyor. Hem duygusal hem de biyolojik olarak çok zorlandıkları bir dönem. Bir sabah uyanıyorsunuz ve sesiniz değişmiş, uzuvlarınız uzamış. Biranda bilinçaltının 6 yaşına kadar bilinçaltı, 6 yaşından 11 yaşına kadar bilinç oluşuyor, ondan sonra ergenliğe geçiliyor. Bilincin ergenliği algılaması iki gün… ergenlere sakar oldu diye kızmayın.. Çünkü bedenlerine de henüz alışmamış oluyorlar. Yürürken düşerler çünkü beden henüz kabul etmemiştir uzadığını. Hem bunlarla uğraşıyor hem de psikolojik olarak iki uçta yaşıyor.
Ergen bir bireyde hangi duygu durumları olur? Aile nasıl davranmalı?
Hatice Ertuğrul: Mutluluk ve mutsuzluk… Ve ikisi de çok keski olur. Birisi kara birisi ak ve ortası yok. Her iki duyguyu da gün içinde saat içinde hatta dakika içinde yaşıyor.
Sabri Titi: Depresyon dönemi zaten mutsuzluk dönemidir. Ergenler dünyanın merkezini kendileri olarak görürler. Sürekli anlaşılmadığını düşünürler. Kendi dediklerinin hep doğru olduğunu sanırlar. Dünyayı siyah beyaz görüyor uçlarda yaşıyor. Arkadaş seçimi önemli ve belirleyici… Davranış değişiklikleri ergenlikten mi kaynaklanıyor yoksa psikolojik bir durumdan mı kaynaklanıyor bu kararı psikologlara ve terapistlere bırakmalı.
Hatice Ertuğrul: Biz ailelere şunu diyoruz, “çocuklarınıza bu dönemde akıl vermeyin, destek olun” Ergenlikte anne ve babanın ebeveyn kimliğinden çıkıp arkadaş kimliğine girmesi gerekiyor. Nedeni şudur çocuk kendini yalnız hissetmesin. Ergenler elbette yanlış yapacak. Ama eğer ailenin yanında rahat hissetmezlerse yanlışını anlatmaz. Hatasını anlatmak yerine yalana başvurmaya başlar. Tek yapılması gereken aslında bu…
Çocukluğun ergenliğe etkisi nedir?
Sabri Titi: Eğer altında patolojik bir neden yoksa büyük bir travma yoksa çocukluğun daha çok yetişkin döneme etkisi var. Ergenlik geçiş dönemidir. Çocukluk daha sakin sulardır. Ergenlik daha dalgalı sulardır.
Hatice Ertuğrul: Çocukluk somuttur, ergenlik hem soyut hem de somuttur. Bu yüzden zor. Ergenlik biyolojik ve psikolojik olarak 25 yaşında tamamlanıyor. 21 ve 25 yaş arası kişiliğin oturduğu önemli bir dönem. Üniversite de uzakta okumaları onlar için faydalı. Ergenlik dönemi birçok ayrışmanın olduğu bir dönem… Batıda ve doğuda erenlerin yetiştiriliş tarzı aydı olmaz. Ayrışma yaşanması ve sınırların oluşması gerekiyor. Ergenlikteki ayrışmanın olabileceği dönem, aileden ayrışması gereken bir dönem… Biyolojik olarak da, psikolojik olarak da… Çünkü ayrışma bireyselleşmedir.
Medyanın ergenliğe etkisi var mı?
Hatice Ertuğrul: İzlenilen diziler, programlar ergenlik döneminde etkili. Bir dizide görmüştüm. Liseli genç okulu basıyor, sevgilisini sınıftan çekip çıkarıyor ve bu sevgilisinin hoşuna gidiyor. Bunun üzerine yanlış hatırlamıyorsam Konya da bir genç okulu bastı. Çocuklar gördüğünü yapar. Bu şunun gibi, sigara içiyorsanız çocuğunuza sigara içme demeyin… Çocuk yapılanı yapar, ergen için de bu durum geçerli.
Sabri Titi: İki temel dürtü var cinsellik ve saldırganlık. Ergenlik dönemi bunların en uç noktada olduğu dönem. Uygun ortam durum oluşunca ortaya çıkıyor.
Mesela intihar olayları gündeme geldikçe daha yapılabilirmiş gibi görünüyor. Ailemden sevgilimden intikam alacam diye de çıkıyor ortaya. Ailelerin işini iyi yapan yerlere gelip süreci profesyonelce yürütmesi gerekiyor. Çocuğunun eli kesilince doktora götürüyorsan içine kapandığını görünce de terapiste götürmen gerekiyor. Bu normal mi değil mi bunun kararını profesyonel biri vermeli.
Ergenlikte intiharlar vakaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hatice Ertuğrul: Biz yetişkinlere intihar düşünceniz var mı diye sorabiliriz. Evet ya da hayır der. Ergene soramayız. Ergene sorduğumuzda ergene intihar edebilirsin demiş kadar oluruz.
Sabri Titi: İntihara meyilli bir ergen gözlenebilir. Sürekli odasında kalabilir, hiçbir şeyden zevk almayabilir, sürekli depresif takılabilir ya da aşırı hareketli olabilir ve hiçbir şeyi takmayabilir. Çocuğu en iyi aile tanır. Aile tersliği fark eder.
Hatice Ertuğrul: Çocuğunun rutininde bir değişiklik olduğunda hareketleri farklılaştığında, iletişim problemleri yaşandığında aile dikkatli olmalı ve bir uzmana danışmalı. Kayıt yapılacak mı diye düşünüyorlar ilerde hayatını etkiler mi diyorlar ama öyle bir durum yok.
Adana da geçen hafta iki intihar olayı oldu biri 12 diğeri 18 yaşında bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Hatice Ertuğrul: Biri yanlış hatırlamıyorsam herkese mesaj çektikten sonra intihar etmiş. Ama çocuğun telefonu kapalıymış ve veda mesajları iletilmemiş. İntiharla ilgili hep şunu söyleriz blöf olduğunu düşünüyor olsanız bile ciddiye alın. Gerçek ya da blöf ölmeyeceğinin garantisi yok. 34 kere dener , 35.de ölür. Öz kıyım olduğu için ciddiye almak gerekiyor. Ağızdan intihar sözü çıkıyorsa ciddiye alınmalı.
Sabri Titi: Bunun altında, ceza vermek istemiş de olabilir. İlgi sevgi arayışı da olabilir. Uzun süredir devam eden psikolojik bir rahatsızlık da olabilir. Öldüreceğim kendimi dese bile bu cümle ciddiye alınmalı. Çocuğun aklında bu düşünce varsa bunu söküp atacak kişi uzman kişidir. Depresyondaki bir insana görmeden uzaktan müdahale edemeyiz. Psikolojik testler yapmamız lazım. Ailesiyle görüşmemiz lazım. Aile terapisi yapmamız lazım, okulla görüşmemiz lazım. Diğer 12 yaşındaki kız ile ilgili konuşamayız. O olay saat 5 de oluyor ve yoldan geçen bir vatandaş fark ediyor aile polisle birlikte olayı öğreniyor. Bunun altında, uyurgezerlik uyku apnesi de olabilir. Bu yaş grubunda çok görülen bir durum değil.
Hatice Ertuğrul: Epilepsi nöbeti de olabilir bu muhtemelen hala araştırılıyordur. Altından başka bir şey de çıkabilir. Psikolojik bir durum da olabilir. Nadir görülen bir yaş grubu. İntihar bence çok fazla gündeme gelmemeli. Gündeme geldikçe daha çok artıyor. Daha yapılabilir görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: