Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, Çanakkale
Zaferi'nin 104.Yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı.
Esendemir’in yaptığı açıklama şöyle:
“1.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, Boğazlar’ı elde etmek
isteyen Birleşik Krallık, büyük bir donanma gücüyle Çanakkale’ye
çıkarma yapmak istedi.
Türk Milleti’nin zor zamanlarda bağrından kahramanlar çıkaracağını,
zoru kolaya çevireceğini, Türk’e kefen biçilemeyeceğini bilmeyen
Birleşik Krallık, sömürgesi altındaki bölgelerdeki Gurka ve
Anzaklar’dan oluşturduğu silah gücü yüksek bir orduyla, kendinden emin
bir şekilde yoğun topçu ateşiyle Türk mevzilerini dövmeye, direnişi
kırmaya çalıştı.
Savaşın en çetin geçtiği, askerin moralinin çöktüğü, yoğun ateş
altında zayiatın giderek arttığı, yedek kuvvetlerin cepheye gelmekte
zorlandığı anlarda, o büyük komutan, Mustafa Kemal ortaya çıkmış,
Conkbayırı’nda 57.Alay’a seslenerek “Ben size taarruzu değil ölmeyi
emrediyorum” diyerek, Mehmetçiğin azmini, imanını ve gücünü tazelemiş,
savaşın seyrini değiştirmişti.
Dünya Savaşları’nın anası olarak nitelendirilen, deniz ve kara
savaşlarında 253 bin Türk, 250 bin düşman askerinin hayatını
kaybettiği Çanakkale Savaşı, aynı zamanda ‘Centilmenler Savaşı’ olarak
da tarihe geçmişti. Vatanlarından binlerce kilometre uzaklarda İngiliz
komutasında Anadolu’yu işgale gelen Anzak ve Gurkalar savaş sonrası
memleketlerine döndüğünde, Türk askerinin cesaretini ve kahramanlığını
anlatırken, duyduğu saygınlığı da dile getirmişti.
Bu durum Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale’de evlatlarını kaybetmiş
annelere yazdığı mektupta da dile getirmiş, “Bu memleketin
topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde
uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle
yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen
analar! Gözyaşlarınızı
dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve
rahat uyuyacaklardır. Onlar bu
topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız
olmuşlardır.” demişti.
4 kıtadaki topraklarını kaybetmiş, Anadolu’ya sıkışmış olan Osmanlı
İmparatorluğu’na son darbeyi indirmek isteyen Emperyalist güçler,
böylesi bir direnişle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı elbette.
Çanakkale’de yazılan destan ve başlayan DİRİLİŞ, Ulusal Kurtuluş
Savaşı’nda KURTULUŞ’a giden yolu aydınlatmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz askeri dehası, Çanakkale Destanı’nın
yazılmasında çok önemli bir rol oynamış, 57.Alay’a komuta ederek
Arıburnu’nda düşmanı püskürtmüş, Conkbayırı’nda da İngilizler’e karşı
başlattığı süngü harekatı, savaşın seyrini değiştirmişti.
Bugün kutsal vatan topraklarında özgür bir şekilde yaşıyorsak, bunu
Anadolu’nun dört bir yanından gelerek vatan savunmasında hayatlarını
kaybeden şehit ve gazilerimize borçluyuz. Çanakkale’yi kanlarıyla
sulayan Laz’ı-Çerkez’i, Türk’ü-Kürt’ü, Rum’u-Ermeni’si, bu topraklarda
yaşayan her etnik kökenden yurttaş, bugün Çanakkale Şehitliği’nde
koyun koyuna yatmaktadır.
Ülkemiz üzerinde bugün de çeşitli emeller besleyen emperyalist güçler,
etnik farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu çok iyi bilmektedir.
Yıllarca çeşitli oyunlarla bizi birbirimize düşürüp kırmaya
çalışanlara, birlik ve beraberliğimizin kıymetini bilerek, sıkılmış
tek yumruk olarak cevap vermeliyiz. Yangın yerine dönen bölgemizde
Misak-ı Milli sınırları içerisinde eşit yurttaşlar olarak yaşayıp, iri
ve diri olmak zorundayız.
Çanakkale Zaferi’ni birlikte kazandık. Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte
kurduk. O’nu ilelebet yaşatmak, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, O’nun
ilkeleri doğrultusunda hareket etmekle mümkündür.
İşte bu yüzden Çanakkale, Dirilişten Kurtuluşa giden parlak bir
yoldur, tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Çanakkale Zaferi’nin 104.Yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizin aziz ruhları önünde saygıyla
eğiliyor, minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Ruhları şad olsun…”
Zaferi'nin 104.Yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı.
Esendemir’in yaptığı açıklama şöyle:
“1.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, Boğazlar’ı elde etmek
isteyen Birleşik Krallık, büyük bir donanma gücüyle Çanakkale’ye
çıkarma yapmak istedi.
Türk Milleti’nin zor zamanlarda bağrından kahramanlar çıkaracağını,
zoru kolaya çevireceğini, Türk’e kefen biçilemeyeceğini bilmeyen
Birleşik Krallık, sömürgesi altındaki bölgelerdeki Gurka ve
Anzaklar’dan oluşturduğu silah gücü yüksek bir orduyla, kendinden emin
bir şekilde yoğun topçu ateşiyle Türk mevzilerini dövmeye, direnişi
kırmaya çalıştı.
Savaşın en çetin geçtiği, askerin moralinin çöktüğü, yoğun ateş
altında zayiatın giderek arttığı, yedek kuvvetlerin cepheye gelmekte
zorlandığı anlarda, o büyük komutan, Mustafa Kemal ortaya çıkmış,
Conkbayırı’nda 57.Alay’a seslenerek “Ben size taarruzu değil ölmeyi
emrediyorum” diyerek, Mehmetçiğin azmini, imanını ve gücünü tazelemiş,
savaşın seyrini değiştirmişti.
Dünya Savaşları’nın anası olarak nitelendirilen, deniz ve kara
savaşlarında 253 bin Türk, 250 bin düşman askerinin hayatını
kaybettiği Çanakkale Savaşı, aynı zamanda ‘Centilmenler Savaşı’ olarak
da tarihe geçmişti. Vatanlarından binlerce kilometre uzaklarda İngiliz
komutasında Anadolu’yu işgale gelen Anzak ve Gurkalar savaş sonrası
memleketlerine döndüğünde, Türk askerinin cesaretini ve kahramanlığını
anlatırken, duyduğu saygınlığı da dile getirmişti.
Bu durum Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale’de evlatlarını kaybetmiş
annelere yazdığı mektupta da dile getirmiş, “Bu memleketin
topraklarında kanlarını döken kahramanlar!
Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde
uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle
yanyana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen
analar! Gözyaşlarınızı
dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve
rahat uyuyacaklardır. Onlar bu
topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız
olmuşlardır.” demişti.
4 kıtadaki topraklarını kaybetmiş, Anadolu’ya sıkışmış olan Osmanlı
İmparatorluğu’na son darbeyi indirmek isteyen Emperyalist güçler,
böylesi bir direnişle karşılaşacaklarını bilmiyorlardı elbette.
Çanakkale’de yazılan destan ve başlayan DİRİLİŞ, Ulusal Kurtuluş
Savaşı’nda KURTULUŞ’a giden yolu aydınlatmıştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz askeri dehası, Çanakkale Destanı’nın
yazılmasında çok önemli bir rol oynamış, 57.Alay’a komuta ederek
Arıburnu’nda düşmanı püskürtmüş, Conkbayırı’nda da İngilizler’e karşı
başlattığı süngü harekatı, savaşın seyrini değiştirmişti.
Bugün kutsal vatan topraklarında özgür bir şekilde yaşıyorsak, bunu
Anadolu’nun dört bir yanından gelerek vatan savunmasında hayatlarını
kaybeden şehit ve gazilerimize borçluyuz. Çanakkale’yi kanlarıyla
sulayan Laz’ı-Çerkez’i, Türk’ü-Kürt’ü, Rum’u-Ermeni’si, bu topraklarda
yaşayan her etnik kökenden yurttaş, bugün Çanakkale Şehitliği’nde
koyun koyuna yatmaktadır.
Ülkemiz üzerinde bugün de çeşitli emeller besleyen emperyalist güçler,
etnik farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu çok iyi bilmektedir.
Yıllarca çeşitli oyunlarla bizi birbirimize düşürüp kırmaya
çalışanlara, birlik ve beraberliğimizin kıymetini bilerek, sıkılmış
tek yumruk olarak cevap vermeliyiz. Yangın yerine dönen bölgemizde
Misak-ı Milli sınırları içerisinde eşit yurttaşlar olarak yaşayıp, iri
ve diri olmak zorundayız.
Çanakkale Zaferi’ni birlikte kazandık. Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikte
kurduk. O’nu ilelebet yaşatmak, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, O’nun
ilkeleri doğrultusunda hareket etmekle mümkündür.
İşte bu yüzden Çanakkale, Dirilişten Kurtuluşa giden parlak bir
yoldur, tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Çanakkale Zaferi’nin 104.Yıldönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizin aziz ruhları önünde saygıyla
eğiliyor, minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Ruhları şad olsun…”