NEŞET KARADAĞ-ÖZEL
ADANA(GÜNAYDIN)- Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında aralarında İncirlik 10.Tanker Üs Komutanlığında görevli askerlerin de bulunduğu 11'i tutuklu 22 kişinin "FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmak, terör örgütüne finans sağlamak" suçundan 25 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle yargılanmalarına başlandı. 8 kişi tahliye edildi.
Adana 11.Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Fadime Baynal, Birol Özal, Necmettin Kirkin, Enes Köklü, Cemal Reis, Mehmet Ali Gül, Burak Öztürk, İbrahim Uymaz duruşmaya geldi. Diğer tutuklu sanıklar Nazif Çelik, Ersin Baynal, İbrahim Yılmaz, Cemile Yılmaz, Orhan Öztürk, Sinan Keşanlı, Züleyha Keşanlı, Şadi Sevinç tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ise duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı, sanıklara suçlarını hatırlattıktan sonra savunmalara geçildi.
‘GİZLİ TANIKLA TEK YÖNÜMÜZ BABALARIMIZIN ALKOL ALMASIDIR’
6 sayfalık savunmasını yazılı olarak veren Cemal Reis, gizli tanığın iddialarını kabul etmeyerek, “Gizli tanık benimle sohbet ortamında konuşurken benim de kendisiyle benzer şartlarda askeriyeye girdiğimi anladığını ve bu örgüte mensup olduğumu düşündüğünü ifade etmiştir. Gizli tanığın beyanları tamamen tahminden ibaret, soyut ve hezeyana dayalı beyanlardır. Benim hayatımın tamamı şeffaftır, gizli tanıkla ortak olan tek yönümüzü babalarımızın alkol alan kişiler olmasıdır, hakkımda mevcut isnatların soyut olduğu düşüncesiyle çıkarıldığım ilk mahkemece serbest bırakıldım. Benim hayatımda söz konusu örgütün iltisaklı kurumlarıyla ilgi kurulabilecek hiçbir eylemim yoktur, tutukluluğum infaza dönüşmüş durumdadır, bu nedenle uygun görülecek yöntemle tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum” dedi.
‘KÖYÜMDE TEK TIP FAKÜLTESİNİ KAZANAN KİŞİYİM’
Doktorluk mesleğinden ihraç edilen Şadi Sevinç ise, tüm tabipler gibi ön sağlık muayenelerine katıldığını, yaptığı muayenenin renk körlüğü olduğunu söyledi. Bu muayenelerin skalalarının belli olduğunu, muayene sonuçlarının ise sistemde kayıtlı bulunduğunu ifade eden Sevinç, “Örgüt üyelerine kolaylık sağladığım iddiasını kabul etmiyorum. Renk körü olmasına rağmen sağlam raporu verdiğim kişi veya kişiler var ise bunların somut olarak isnatlarda belirtilmesi gerekir. Böyle bir durum söz konusu değildir. Ben yaşadığım köyde tek tıp fakültesini kazanan kişi idim ve severek yaptığım mesleğimden asılsız isnatlar nedeniyle çıkarılmam sonucu köyüme bir vatan haini olarak isnat edilmiş bir şekilde dönmek zorunda kaldım. Adaletin bir an evvel tecelli etmesini bekliyorum” dedi.
İncirlik Hava Üssü’ne 2011’de tayin olduğunu ifade eden Ramazan Menteş de, kendisini şöyle savundu:
‘İNCİRLİK’TEKİ RAPORLARI BEN YAZIYORDUM’
“İncirlik içerisinde Amerikalıların ağır silahlarının bulunduğu bir bölüm vardır ve bu bölümde bizim gözetimimiz olmadan faaliyette bulunmaları mümkün değildir. Ancak zaman zaman gözetimimiz dışında faaliyette bulunmaya çalıştıklarında ben bu durumu sürekli vaziyette güvenlik takım komutanı olduğum için rapor ediyordum. Ancak, Sinan Keşanlı geldikten sonra ABD'lilerle bu tarz bir sıkıntı olursa kendisine haber vermemi ve rapor yazmamamı istedi. Ben bunun sorun oluşturacağını kendisine ve bölük komutanına ilettim ancak kendisi ısrarcı oldu. Buna rağmen ben gördüğüm aksaklıkları yazmaya çalıştım ancak kendisinin baskılarına dayanamayarak zaman zaman yazmadığım oldu, nitekim bu yazdığımız raporlar Hava Kuvvetleri Komutanlığına ve Genel Kurmaya gönderilen raporlardır. Bu raporlar istenildiğinde Sinan Keşanlı döneminde yazılan raporların azaldığı görülecektir. Benim iddia edildiği şekilde hiçbir terör örgütüyle ilgim yoktur, benim gelirim ve giderim bellidir. Hiçbir örgüte yardım veya himmet adı altında para vermem söz konusu değildir, suçlamaları kabul etmiyorum.”
‘GÖREVİMİ HER ZAMAN DOĞRU YAPTIM’
İncirlik Hava Üssü’nde istihbarat astsubay olarak görev yaptığını belirten İbrahim Uymaz, FETÖ/PDY ile veya başka bir örgütle herhangi bir ilgisinin olmadığını söyledi. Uymaz, “Görevimi her zaman doğru şekilde yaptım. Adı geçen örgütün herhangi bir kuruluşuyla bir bağım yoktur, bu örgütün haberleşmede kullandığını darbeden sonra öğrendiğim Bylock isimli programı kullanmadım. İddia edildiği şekilde himmet vermem söz konusu değildir. Hesaplarım açık ve şeffaftır, atılı suçlamayı kabul etmiyorum, tahliyemi ve beraatimi talep ederim” dedi.
‘FETÖ’CÜ SEMİH TERZİ TARAFINDAN TAYİN EDİLDİM’
2013 yılı öncesinde özel kuvvetlerde görevli olduğunu ifade eden Birol Özal, “Oradan FETÖ’cü Semih Terzi tarafından sebepsiz yere tayin edildim. Üzerime atılı finansman suçlamasını kabul etmiyorum. Zira 15 yıldır kredi ödeyen ve geliriyle ailesini ancak geçindiren bir kişiyim. Beyanda bulunan gizli tanık Fetö’cü olup kendisini kurtarmaya yönelik iftira atan bir kişi olduğu kanaatindeyim. Ben yıllarca terörle mücadele ettim, ayrıca mesleğimden atılmadım, emeklilik için kendim başvurdum, atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum”dedi.
‘TALİMATI VERENİ ÖLDÜR’
Gizli tanığın kendisini kurtarmak için kendisine iftira attığını iddia eden Necmettin Kirkin, FETÖ mensubu olmadığını, bu örgütün herhangi bir kurumuyla ilgisinin bulunmadığını, Bylock isimli haberleşme proğramını ise kullanmadığını söyledi. Darbe gecesi İstanbul'daki polis ağabeyinin kendisini aradığını ifade eden Kirkin, “Askerin halka silah sıktığını bize bu yönde bir talimat verilmesi halinde bu talimatı vereni öldürmemi söyledi. Bende bu doğrultuda yanımda bulunan uzman çavuşlara beyanda bulundum. Bu beyanlarımı Cenap Akbaş isimli uzman çavuş ve yanında bulunan diğer uzman çavuşlar şahittir. Ben fetöcü olsaydım darbe gecesi onlarla birlikte hareket ederdim. Ben kesinlikle onlarla hareket etmedim. Ayrıca daha önce MAK ve özel kuvvetler de görev almak üzere sınavlarına girdim. Fiziki yeterliliği sağlamama rağmen bu birimlerde görevlendirilmedim” diye ifade verdi.
‘VATANSEVER BİRİYİM’
İncirlik Hava Üssü’ndeki FETÖ’cülerin yakalanmasında görev aldığını belirten Orhan Öztürk de, vatansever bir ailenin bir ferdi olduğunu, bu bilinçle görev yaptığını, görevi neyi gerektiriyorsa onu yaptığını belirten Öztürk, savunmasını şöyle sürdürdü:
‘FETÖCÜLERİN YAKALANMASINDA GÖREV YAPTIM’
“Girdiğim sınavları alnımın teriyle kazandım. Darbe günü çağrılmam üzerine görevime gittim, vatansever subaylar tarafından verilen hiçbir komutun dışına çıkmadım. Daha sonra savcının verdiği emirler doğrultusunda fetöcülerin yakalanmasında bizzat görev aldım. Bu görev 1 hafta devam etti, bana vaat edilen hiçbir makam olmadı. “
‘ASTSUBAYLIĞI YEDEKTEN KAZANDIM’
Sanık Enes Köklü ise, örgütle hiçbir bağlantısının olmadığını ifade ederek, “Örgütle bağlantım olsaydı ast subaylığa direk listeden girebilirdim. Oysa ben yedek listeden kazandım, suçlamalarda bu örgüte ait olduğu belirtilen evlerde kalmadım. Benim 2 bankaya ayrı ayrı borçlarım vardır, himmet adı altında herhangi bir bağış yapmam söz konusu olamaz. Ben zaman zaman babasından maddi anlamda yardım alan birisiyim” dedi.
İncirlik Hava Üssü’nde ast subayların sorun ve sıkıntılarını tespit edip ilgili birimlere bildirmekle görevli olduğunu ifade eden İlhami Yıldırım, devletine ve milletine bağlı bir kişi olarak yetiştiğini, isnat edilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini söyledi.
‘BİZİ CEMAAT EVLENDİRMEDİ’
Eşiyle cemaat vasıtasıyla evlenmediğini söyleyen Nazif Çelik, 2004’de örgütün dershanesinde para kazanmak için çalıştığını, daha sonra sınava girip Yüreğir Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda çalışmaya başladığını söyledi. Eşiyle çalıştığı yerde tanıştıklarını ve 1.5 yıl sonra evlendiklerini ifade eden Çelik, “Fetullah Gülen'e ait videoları izlemek veya kitapları okumak için toplantılara katılmadım. Maaşlar Bank Asya üzerinden vermeye başladığı için bu bankaya hesap açtırmak zorunda kaldık. Kimse benden himmet istemedi veya ben verme isteğinde bulunmadım, evimde bulunan 1 Dolar ve 10 Doları düğün hatırası olarak sakladım. Evimizde bu dolarlardan başka 2000 Dolar civarında döviz bulunmaktaydı. Kimseye karşı ayrımcı bir işlem yapmam söz konusu değildir” dedi.
‘EŞİM 2010’DA 100 NET YAPTI’
6.Piyade Tümen Harekat Eğitim Şube Müdürü görevindeyken meslekten ihraç edildiğini ifade eden Hakan Uzunay, savunmasında şunları söyledi:
“FETÖ örgütüne üyelik suçlamasını kabul etmiyorum. Eşim 2010 yılında 100 net yaparak iyi sonuç aldı. 3-4 ay sonra yeniden yapılan sınavda da aynı neti yaparak kopya çekmediğini ispat etmiştir. Kurmay Başkanımızın bana telefon açıp diğer müdürleri de arayıp gelmemi söylemesi üzerine görev yerine gittim. Saat 23:00 civarında birliğime ulaştım, o andan itibaren sıralı komutanlarımın emir ve komutasında, bir askeri hareketlilik yaşanmaması için birliği kontrol altında tuttuk. Zaten bizim karargahta herhangi bir hareketlilik de yaşanmadı. İddianamede adı geçen Atilla Demir'i kesinlikle tanımıyorum, ne o gün ne o günün öncesinde bu kişiyle herhangi bir telefon görüşmem olmamıştır.”
‘İNCİRLİK’TE TÜRK ASKERİ OLDUĞUNU DAHİ BİLMİYORDUM’
Cemaat aracılığıyla evlenmediğini ifade eden Cemile Yılmaz, “Ben üniversiteyi zor şartlarda okumama rağmen bile kimseden para istemedim. Çocuklarımı devlet okuluna göndermekteyim. Söz konusu cemaat ile benim bir ilgim yoktur, atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Ben kendi aile sorunları olan bir kişiyim, 6 ay öncesine kadar İncirlik'te Türk askerinin olduğunu dahi bilmiyordum, sadece Amerikalıların olduğunu biliyordum, benim abla gibi bir pozisyonum kesinlikle yoktur” dedi.
8 TAHLİYE
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Cemal Reis, İbrahim Uymaz, Birol Özal, Necmettin Kirkin, Burak Öztürk, M. Ali Gül, Enes Köklü ve Fadime Baynal'ın yurtdışı yasağı ile adli kontrolle tahliye etti. Diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluğunun devamına karar verilip duruşma eksikliklerin tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi.
Yorumlar
Kalan Karakter: