Neşet KARADAĞ
ADANA(GÜNAYDIN)-Adana'da özel bir hastaneden kanser gibi pahalı toplam 1.5 milyon liralık ilacı 'Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanarak' yasadışı yollarla piyasaya sürüp hastaneyi zarara uğrattıkları iddia edilen 2'si tutuklu 4 kişinin 7'şer yıl hapis ve 3'er bin gün adli para cezası ile cezalandırılmaları istenirken, hastane sahibi, çalınan ilaçların yurtdışındaki terör örgütlerine satıldığını iddia etti.
Adana 10.Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar eczacı kalfası Serkan Karagöz, eczacı çırağı Yusuf Bağ ile hastanenin ortaklarından ve yönetim kurulu başkanı Halis Bayrak katıldı. Tutuksuz sanıklar ecza deposu bölge müdürleri Kamil Önder Kuru ile Yaşar Köseoğlu ise İstanbul Anadolu ve Gaziosmanpaşa Asliye Ceza Mahkemeleri'ndeki Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır bulundu. Sanık Karagöz, suçlamayı kabul etmedi.
'İŞTEN ÇIKARTILMAKLA TEHDİT EDİLDİĞİM İÇİN SUÇLAMALARI KABUL ETTİM'
Hastanede çalışan Sami Dilen'in yanına gelip hastane ortaklarından Halis Bayrak'ın kendisi ile görüşmek istediğini söyleyerek, 'Ne söylüyorsa tamam de, teyit et, biz de ona göre hareket edeceğiz' dediğini söylediğini ifade eden Karagöz, "Doktor İsbrahim Delibaş, Sami ve hastanenin ortağı Halis Bayrak ile bir kafede buluştuk. Halis Bayrak, bana hastanenin zarar ettiğini söyledi¸ 'seni suçlayacağız, bunu kabul et' dedi. Ben de kabul edemeyeceğimi söyledim. Ben ilaçları herhangi bir şekilde kötüye kullanmadım. Zararın nereden kaynaklandığını bilmiyorum. İşten çıkartılmakla tehdit edildiğim için suçlamaları o esnada kabul ettim" dedi.
'RİCA ETTİLER HESABIMI KULLANILMASINA İZİN VERDİM'
Savcılıktaki ifadesinde sanık Köseoğlu'nun Karagöz'e verilmek üzere kendi hesabına toplamda 150-200 bin lira havale ettiğini, bu parayı da kendisinin Serkan'a verdiğini ifade eden Bağ ise, sanıklar Karagöz ile Köseoğlu'nun birbirlerine borçlu olduklarını o yüzden kendisinin hesabını kullandıklarını söyledi. Bağ, "Ben dışarı çıktığımda rica ediliyordu, ben de hesabımın kullanılmasına izin veriyordum. Diğer sanıklarla bu ilaçları piyasaya satmadım" diyerek kendini savundu.
'SERKAN'IN BANA 72 BİN LİRA BORCU VAR'
Olay tarihinde ecza deposunun Akdeniz Bölge Müdürü olan Köseoğlu da, işi gereği sanıklar Serkan ve Yusuf ile görüştüğünü, hastanenin eksikliklerini sipariş verdiklerini söyledi. Mersin'e daha sonra İstanbul'a terfi ettiğini belirten Köseoğlu, Serkan ile ailece görüştüklerini, Serkan'ın hiçbir firmadan kalem dahi kabul etmeyeceğini ifade ederek, "Serkan Güyendoğu gazisidir. Benden zaman zaman borç para alırdı. Kendisinin bana 72 bin lira borcu vardı. Ben diğer sanıklarla hastanenin ilaçlarını piyasaya sürerek mal edinmedim" dedi.
'SERKAN VE YUSUF'A PARA GÖNDERMEDİM'
Olay tarihinde İstanbul'da ecza deposunun bölge müdürü olan Kuru, sanıklardan sadece Köseoğlu'nu birlikte çalıştıkları için tanıdığını diğer sanıkları ise tanımadığını söyledi. Köseoğlu'nun kendisinden 50 bin lira borç istediğini ve hesabına parayı gönderdiğini ifade eden Kuru, Serkan ve Yusuf'un hesabına ise para göndermediğini belirtti.
HASTANE SAHİBİ İTİRAFI KAYDA ALDI
Hastane ortağı ve yönetim kurulu başkanı Halis Bayrak ise sanıklardan şikayetçi oldu. 2017 yılı Kasım ayında sayım yaptıklarını İzofloran isimli ilacın 400-500 kadar alındığını tespit ettiklerini, bu ilacın alımının yüksek olması ve anestezi çalışanlarının bu ilacın ayda 4-5 kez kullanıldığını söylemeleri üzerine durumdan şüphelendiğini ifade eden Bayrak, "Yanıma eczacı kalfası Serkan'ı çağırdım. İlaçları iade edeceklerini söyledi. İade faturası kesip kesmediğini sordum. O da kesimlediğini söyleyince yapılan işlemin hırsızlık olduğu kanaatına vardım" dedi.
'İLAÇLARI TERÖR ÖRGÜTLERİNE SATIYORLARDI'
Daha sonra Serkan ile bir kafede buluştuklarını ve Serkan'ın ilaçları kargo ile İstanbul'da bulunan işin başındaki Kamil Önder Kuru ile Yaşar Köseoğlu'na gönderdiğini, kendisine ev, araba satın aldığını, paraların isei Yusuf'un hesabına gönderildiğini itiraf ettiğini, bu itirafı kayda aldığını ve savcılığa verdiğini belirten Bayrak, ilaçların iki şekilde piyasaya sürüldüğünü söyledi. Bayrak, "Birincisi yurtdışındaki terör örgütlerine satışının yapıldığı, ikincisi ise İstanbul'daki büyük firmalar ilaca yeni bir karekot uygulaması yapıp piyasaya sunmaktadır. Önder ve Yaşar ecza deposunun bölge müdürleridir. Serkan ve Yusuf ne kadar suçluysa bu şahıslar da o kadar suçludur. Sanıkların İstanbul Giyimkent'te Medikal üzerine bir işyeri açtıkları ve bağlantıları bu sayede kurduklarını düşünmekteyim. Hastanemizde yapmış olduğumuz tespitte 760 bin lira zarar oluştu" dedi.
Bayrak'ın avukatı da, işin organizasyonunu sanıklar Kamil Önder Kuru ile Yaşar Köseoğlu'nun yaptığını bu sanıkların da tutuklanmalarını istedi.
Mahkeme heyeti, sanıklar Karagöz ve Bağ'ın tutukluluk, Köseoğlu ve Kuru'nun de adli kontrollerinin devamına karar vererek duruşmayı bilirkişi raporunun beklenilmesi için erteledi.
Yorumlar 1
Kalan Karakter: