Neşet KARADAĞ
ADANA(GÜNAYDIN)-Adana'da, kıskançlık yüzünden öğretmen olan eşi bir çocuk annesi Hatice Çelik'i (29) öldürüp, bacanağı Murat Akdöker (30) ile yoldan geçen 2 kişiyi de yaralayan uzman çavuş Gökhan Çelik’in (27) ifadesi ortaya çıktı. Katil zanlısı Çelik, savunmasında olayı hatırlamadığını belirterek, “Hatice’yi ben mi vurdum? Ben eşimin başına doğru, yerde yatan şahsa ve orada bulunan polislere karşı ateş etti mi hatırlamıyorum” dedi.
Seyhan ilçesi Güneykuşak Bulvarı’nda 28 Haziran’da Murat Akdöker yönetimindeki otomobilde bulunan 1 çocuk annesi öğretmen Hatice Çelik ile daha önce hakkında şikayetçi olup uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi uzman çavuş Gökhan Çelik arasında tartışma çıktı. İddiaya göre, aralarında kıskançlık nedeniyle geçimsizlik olduğu belirtilen çiftten Gökhan Çelik, beylik tabancası ile çıkan tartışmada bacanağı Murat Akdöker’i yaraladı, eşi Hatice Çelik otomobilden inip, kaçmaya çalıştı.
EŞİNİ SIRTINDAN VURUP ÖLDÜRDÜ
Ancak Gökhan Çelik, kendisi gibi Mardin'de görev yapan eşini arkasından ateş edip öldürdü, seken kurşunlar olay yerine yakın yerdeki polis aracına isabet ederken, yoldan geçen İsmail Hakkı Ağca (71) ile Can Alagöz (57) de yaralandı.
YARALI HALDE OLAY YERİNDEN KAÇTI
Olaya müdahale eden polis ekipleri, cinayet şüphelisine teslim olması konusunda ihtarda bulundu. Ancak Çelik teslim olmayı reddedince bacağından vuruldu. Gökhan Çelik, yaralı halde ara sokaklara girip izini kaybettirdi.
DAMDA SAKLANIRKEN YAKALANDI
Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Yeşilyuva Mahallesi’ndeki bir binanın damında saklandığı belirlenen Çelik’i, operasyonla yakaladı.
İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Emniyetteki sorgusunun ardından adliyeye sevk edilip tutuklanan uzman çavuş Çelik’in kan dondurucu ifadesine Demirören Haber Ajansı ulaştı. 4 sayfalık savunmasında öldürdüğü eşi Hatice Çelik ile 2020 yılında tanıştıklarını ve 2021 Şubat ayında evlendiklerini, evliliklerinden 2 yaşında bir erkek çocuklarının olduğunu söyleyen Çelik, 2021 yılı içinde eşinin görev yapmış olduğu okula silahlı olarak gidip kendisini silah zoruyla alarak götürdüğü yönünde hakkında şikayette bulunduğunu belirtti.
‘CEZA ALMADIM’
Bu şikayetle ilgili adli bir işlem yapılmadığını yapılan idari soruşturmadan ise ceza almadığını belirten Çelik, “Bundan başka olayımız olmadı. Aramızda her karı koca gibi olan sözlü tartışmalarımız vardı. Bu tartışmalardan dolayı ve tartışmalardan sonra eşimin annesi ve teyzeleri sürekli olarak eşime ‘dediğin dedik olsun’ deyip bizim aramızı açmaya ve evimize huzursuzluk vermeye çalışıyordu. Ben de eşime, eşimin annesi ve teyzelerine ve dediklerine aldırış etmemesini ve evimizin huzurunun kaçmaması için sürekli olarak uyarıda bulunuyordum. Ben aile bütünlüğünün sağlanması için elimden geleni yapıyordum” dedi.
‘GÖRÜRLERSE LAF SÖZ OLUR’
13 Haziran’da eşi Hatice’yi arayıp nerede olduğunu sorduğunu belirten Çelik, eşinin de okulda olduğunu, okuldan kendisi gibi öğretmen olan ve anı okulda görev yapan O. İle birlikte okuldan çıkacağını söylemesine sinirlendiğini belirtti. Eşine, O.’nun bekar olduğunu, O. İle gitmenin doğru olmadığını meslektaşlarının yol çevirmesi yaptıklarını kendisini O. İle görmeleri halinde laf söz olacağını söylediğini ifade eden Çelik, savunmasında şunları belirtti:
‘SEN DE 2 YIL ÖNCE BİRİLERİ İLE KAHVALTIYA GİTTİN’
“Eşim de bana ‘Sen de 2 yıl önce birileri ile kahvaltıya gittin ve arabasıyla işe gitmiştin’ dedi. Eşimin kastettiği kişi benimle aynı karakolda görev yapan M. Astsubaydır. M. Astsubay ile bir kere kahvaltıya gittim, benim aracım olmaması nedeniyle de sadece bir kez işe bıraktı. Zaten kendisi bence yaşça büyük ve benim üstüm olur. Benim bu kadın ile aramızda herhangi bir şeyin olmayacağını eşime söylemiştim. Bu yüzden eşim aynı konuları açıp beni tahrik ediyordu. Eşim M. Astsubayı kast ettikten sonra telefon konuşmasını bitirdi ve beni normal olarak ve whatsapp üzerinden engelledi.”
‘KALK GİT LAN BURASI OTEL Mİ?’
Mesaisi bittikten sonra eve gittiğinde eşi ile çocuğunu gördüğünü belirten Çelik, “Çocuğum uyuyordu. Ben hiçbir şey söylemeden yatak odasına geçip uzandım. Bir süre sonra eşim yatak odasına girdi ve ‘Kalk git lan burası otel mi?’ diye bağırdı. Ben de kendisine ‘işten yeni geldim, yorgunum, çocuk uyuyor, bağırma’ dedim. Bunun üzerine eşim, ‘Se O. Hocaya kurban ol, onun gibi olsaydın keşke’ dedi. Tartışma büyümesin diye sustum. Eşim kendine vurarak ‘ölmek istiyorum’ diye bağırmaya devam etti. Kendisini sakinleştirmeye çalıştım. Bana tekme attı, kulağımı çekti, ‘senden nefret ediyorum’ dedi. Ben de ‘böyle olmayacak gel polise gidelim, sen kendine zarar vermeye devam ediyorsun’ dedim. Aşağıya indik araca bindik. Eşim ‘nereye gidiyoruz’ deyince emniyete gittiğimizi söyleyince ‘ kendime geldim, bir tur atalım’ dedi. Biraz araçla dolaştıktan sonra eve geldik” dedi.
UZAKLAŞTIRMA KARARI VERİLDİ
Balkonda oturup birlikte sigara içtiklerini söyleyen Çelik, savunmasına şöyle devam etti:
“Ben ‘Yarın nasıl yapalım, izne çıkacağız, memlekete gideceğiz’ dedim. O da yarın ‘karne dağıtacağız’ dedi. Ben de ‘karne dağıttıktan sonra yola çıkarız’ dedim. O da ‘tamam. Bavulları hazırlayım’ dedi. Sabah bir gürültü ile uyandım. Evin kapısı açıktı. Eşimin asansöre bindiğini görünce, arkasından ‘hayırdır. Bu saatte nereye gidiyorsun, ne oldu?’ dedim. Cevap vermedi. Asansöre binerek aşağıya indi. Bir süre sonra eşimi aradım mesaj attım cevap vermedi. En son aramama cevap verdi, hastanede olduğunu söyledi. Hastaneye gittiğimde eşimin polisin yanında olduğunu gördüm. Polisin yanında, benden şikayetçi olacağını ve darp raporu alacağını söyledi. Ben de bunun üzerine ‘çocuk evde yalnız kaldı, evin anahtarını ver, ben eve gidip çocuğu çıkartayım’ dedim. Anahtarı alıp eve gittim. Eve gidip çocuğumu alıp eşimden şikayetçi olmak için emniyete gittim. Bize .bir ay karşılıklı olarak uzaklaştırma kararı verdiler. “
‘ÇOCUĞUMU ÖZYLEDİM ADANA’YA GİTTİM’
Uzaklaştırma kararının ardından eşinin nereye gittiğini bilmediğini, daha sonra dayısından eşinin Adana’ya gittiğini öğrendiğini belirten Uzman Çavuş Gökhan Çelik, “Çocuğumu çok özlediğim için Adana’ya gittim. Eşimin annesini aradım, ’müsaitseniz, hem çocuğumu göreyim hem de bir şeyler aldım onları vereyim’ dedim. Obalar caddesinde Salı pazarının oraya çağırdı. Bir marketin içinde eşimin annesi ve çocuğumu gördüm. Yanlarına gidip çocuğuma sarıldım ve öptüm. 1 saat zaman geçirdik. Aldığım oyuncak ile çocuğumu oynattım. Eşimin annesine çocuğu verirken, ‘Annesine söyle çocuğumu yemeğe götüreyim, giydireyim’ dedim. Oda ‘tamam gel’ dedi. O gece bir tanıdığımın evinde kaldım” dedi.
CİNAYET ANINI ANLATTI
Olay günü eşini çocuğu görme konusunda aradığını, önce kabul etmediğini daha sonra adres vererek ‘gel buradan alabilirsin’ dediğini söyleyen Çelik, eşini nasıl öldürdüğünü de şöyle anlattı:
“Çocuğumu almak için aracımda beklemeye başladım. Bir araçla geldiklerini görünce aracın olduğu yere doğru gittim. Aracı kullanan Murat’a selam verdim. Eşime ‘hani çocuğu getirecektin’ dedim. Eşim de, ‘Sana çocuğu göstermem, 1-2 yılda geçse çocuğu göstermem, boşansak da bu çocuğu göremesin’ dedi. Murat, bana ‘arkada araçlar var trafiğin akışını engelliyorsun’ deyince ben de ‘ tamam benim araç ileride beni oraya bırakırsın’ diyerek aracın arkasına Murat’ın olduğu tarafa bindim. Eşimde ‘tamam çocuğu arayım, bir gösteririm, bir göstermem’ diyerek beni tahrik etmeye devam ediyordu. Murat, yolun kenarına geçerek durdu. Murat eşime, ‘tamam, ara ara görüştür’ dedi. Ben de Murat’a, ‘Kardeş ben eşimle konuşuyorum, lütfen Murat bir müsaade et, elini ayağını öpeyim’ dedim. Bu sözüm üzerine Murat, ‘Bu iş olmaz, uzaklaştırman var, görüşemezsin’ dedi. Daha sonra arkasını dönerek bana bakıp, ‘Dur lan, ben bir polisi arayım’ dedi. Ben de, ‘Murat elini ayağını öpeyim, eşim çocukla ilgili bir şey söylesin, ona göre ararsın, sonuçta ben çocuğumu görmeye gelmişim, kimse ile münakaşa etmek istemiyorum’ dedim. Bunun üzerine Murat, aracı hızla sürmeye başladı. Murat’a ‘aracı durdur, ben ineyim, beni nereye götürüyorsun?’ dedim. Murat, önce ‘tamam seni indireceğim, hele dur dur, tamam, bekle indireceğim seni dur’ dedi. Kocavezir tarafında bulunan metro ışıklarında kırmızı ışık yanıyordu ve aracı durdurdu. Işıkların yanında polis aracını gördüm.”
‘KAFAMA SIKACAKTIM’
“Bu sırada kendimi vurmak için görev silahımı çıkardım, eşim ve Murat’a tabancayı göstererek, ‘Beni tahrik ediyorsunuz, psikolojimi bozdunuz, kafama sıkacağım’ dedim. Murat, polislerin yanına araçla iyice yaklaştı. Bu sırada tabancayı öne doğru uzatmıştım, elim tabancanın tetiğinde idi. Ben tabancayı kendime çevirecektim, ancak Murat bir anda aracın frenine basınca elimdeki tabanca patladı ve Murat yaralandı. Ben bu sırada şoka girdim ve araçtan indim. Bir an duraksadım, ne olduğunu anımsayamadım, eşim de araçtan indi ve ne oldu sonrasını hatırlamıyorum. Koşmaya başladım. Tabanca ile ateş ettim mi bilmiyorum. Polisler bana ateş edince ayağımdan yaralandım ve yere düştüm. Yere düşünce kendimi öldürmek için tabancayı kafama doğrulttum. Tetiğe bastım ancak tabanca ateş almadı. Baktığımda mermi bitmişti. Sonra kaçıp bir dama sığındım, yakaladılar. Tedavimin ardından beni Cinayet Büroya götürdüler. Olayın nasıl olduğunu, olayın şoku ile hatırlamıyorum. Eşim Hatice’yi ben mi vurdum hatırlamıyorum. Ancak, Murat aracı ile polislerin yanına geldiğinde ben araçtan indikten sonra ateş etmeye başladım. Nereye nasıl kaç el ateş ettim bilmiyorum. Olayın şoku ile şu an hatırlamıyorum. Ben eşimin başına doğru, yerde yatan şahsa ve orada bulunan polislere karşı ateş ettiğimi hatırlamıyorum, halen olayın şokundayım. Ayağımdan yaralanma ile ilgili kimseden şikayetçi değilim.”
Yorumlar
Kalan Karakter: