MUSTAFA ÖZKEADANA (GÜNAYDIN) – Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Güner Dilek, Altaylıların; Tuba, Çalkandı, Kumandı, Telengit, Teleüt ve Altay Kişi adlı Türk boylarından oluşan küçük bir Türk topluluğu olduğunu söyledi.1995–1998 yılları arasında 6 ay boyunca Sibirya bölgesinde kaldığını ve dil üzerine araştırmalar yaptığını anlatan Dilek, Türkoloji Merkezi Kültür Evi’nde gerçekleştirdiği ‘Türk Dilinin Sibirya’daki Sesleri: Altay Türkçesi ve Ağızları’ adlı sunumunda Oliver Wendell Holmes’in ‘Her dil içinde onu konuşanların ruhunu barındıran bir mabettir’ sözünü anımsattı.EĞİTİMİNE Ç.Ü.’DE BAŞLADIÇukurova Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik, Kısacıkzade Konağı’nda yine yoğun ilgi gören bir toplantıya ev sahipliği yaptı.Prof. Dr. Deniz Abik, Gazi Üniversitesi’nden gelen Prof. Dr. Figen Güner Dilek’in ilk üniversite eğitimine Çukurova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde başladığını belirterek, bu yönüyle Adana’ya yabancı olmadığını anlattı.Abik, her hafta çarşamba günü saat 15.30’da gerçekleştirilen toplantılarda kendisini yalnız bırakmayan akademisyenler, eğitimciler ve öğrenciler başta olmak üzere tüm Adanalılara teşekkür ettiİLK ALFABE ST. PETERSBURG’DAAltayların alfabe ve dili hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Figen Güner Dilek, “Altay Türkleri, 1756 yılında Rus Çarlığına dahil olmuşlardır. 1828 yılında Altay misyonu kurulmuş, bu misyonerler, Altayca konuşmayı öğrenmiştir. Rus alfabesi temelinde Altaycaya has yeni karakterler de eklenerek bir alfabe oluşturmuşlardır. Altay dilinin ilk alfabesi St. Petersburg’da çıkmıştır.” dediSibirya’nın özelliklerinden de kısaca bahseden Dilek, “Asya’nın Kuzeyinde yer alan Sibirya ortalama 800 metrekarelik yüzölçümüne sahip ve Rusya’nın yüzde 60’ından fazlasını kapsayan bir bölgede bulunuyor. Batıda Ural Dağları, Büyük Okyanusa kadar uzanıyor. Kazakistan, Moğolistan, Çin Halk Cumhuriyeti’nde sınırları var. Bölgede Sibirya’nın yerlisi olan toplamda 38 halk bulunuyor.” diye konuştuDOĞAL ZENGİNLİĞİ DENGE UNSURUGazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Güner Dilek, son yıllarda doğu ve batı arasında dengelerin kurulmasında Sibirya’nın doğal zenginliğinin ve coğrafi konumunun Ruslar açısından dünyada önemli bir unsur olduğunu söyledi.Dilek, “Dünyada altın ve gümüşün 6’da 1’i, platinin 5’te 1’i, demirin 3’te 1’i, dünya ağaçlarının 4’te 1’i Rusya’nın Sibirya bölgesinde... Petrol, kömür, doğalgaz hatta ne kadar rezerve sahibi olduğu hesaplanamıyor.” şeklinde konuştu.ZENGİNLİĞİ SOĞUĞUNDAN ÖNEMLİSibirya’daki zenginliklerin soğuklarından daha önemli olduğunu vurgulayan Dilek, şu açıklamalarda bulundu: “Sibirya’nın özellikleri hakkında konuşacak olursak, Trans Sibir Demiryolunun inşa edilmesi önemli bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Burası Batı Rusya’yı, Uzak Doğu Rusya’ya, Çin’e ve Japonya’ya bağlayan bir hattır. 1891 ile 1916 yılları arasında inşası sürüyor. Yani Çarlık Rusya’sı döneminde başlıyor. O dönem için yapılması gereken haberlerde insanlığın aya gitmesi kadar zor bir buluş olarak görünüyor ve bitmesi de zor görülen bir proje hayata geçirilerek çok önemli bir konuma geliyor. Trans Sibir Demiryolunun iki etkisi var. Ekonomik ve askeri etkisi... Ekonomik etkisi yani az önceki bahsettiğim o zenginliklerin doğuya taşınması ve Avrupa’nın ve Rusya’nın çok daha kuzey kısımlarına ve Batısına getirilmesi önemli bir şekilde ekonomik canlanmayı yaratıyor. Arkasından askeri etkisi var. Büyük Okyanusa kadar artık bu Trans Sibir Demiryolu hattı açıldığı için okyanusa kadar girebiliyor. Bir de liman inşa ediyorlar ve orada ayrıca donanma ordu yükü olma şansını kazanıyor. Yani Sibirya sadece soğuk bir yer değil. Özellikle bunu vurgulamak istiyorum.”DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE YORUMLANIYORSibirya kelimesinin anlamının değişik şekillerde yorumlandığını dile getiren Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Figen Güner Dilek, “Moğolca bataklık, çamurluk, sırt çalılık, balta girmemiş orman anlamları var. Yine Sibir Türklerinden kalma bir görüşler söz konusu. Bu yüzden Sibir kelimesinin bozulmasıyla Sibirya kelimesinin oluşturulduğu söyleniyor. Şimdi bu az önce bahsettiğim bu coğrafya da Türk Boyları Sibirya’nın yerli halkları içerisinde yer alan Türk Boyları bizim çalışma alanımızın içerisine giriyor.” ifadesini kullandıSORULARI YANITLADIYapılan konuşmaların ardından soruları yanıtlayan Prof. Dr. Dilek, Prof. Dr. Mehmet Özmen’in sorduğu Rusya'ya Altay bölgesine gidişlerindeki yolculuk süresini ve yolculukta yaşadıklarını anlattı. ÇÜTAM Kültür Evi katılımcılarından Prof. Dr. Hasan Fenercioğlu da, Prof. Dr. Figen Güner Dilek'e Altay Türklerinde yemeklerin Anadolu ile benzerliği olup olmadığını sordu.Türkoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik, yaptığı başarılı sunumundan dolayı Prof. Dr. Dilek’e Çorlu’daki öğretmeninin gönderdiği çiçek ile bir plaket verdi.
ADANA
16 Mart 2018 - 08:37
Güncelleme: 16 Mart 2018 - 09:47
'Her dil içinde onu konuşanların ruhunu barındıran bir mabettir'
Türkoloji Merkezi’nde ‘Türk Dilinin Sibirya’daki Sesleri: Altay Türkçesi ve Ağızları’ adlı sunum yapan Prof. Dr. Dilek, Oliver Wendell Holmes’in muhteşem sözünü anımsattı
ADANA
16 Mart 2018 - 08:37
Güncelleme: 16 Mart 2018 - 09:47