PELİN ERKOCU
ADANA(GÜNAYDIN) - 2. Uluslararası Türk Dünyası Sanat Çalıştayı, kapsamında Adana’da bulunan Prof. Dr. Alaybey Karoğlu, çalıştay hakkındaki izlenimlerini paylaştı. Geçtiğimiz dönem de çalıştaya katılmış olan Prof. Dr. Alaybey Karoğlu, Adana Çalıştayı’nın Türk dünyasının ve dünyanın en önemli çalıştaylarından biri olduğunu söyledi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetimizin temelini, kültüre ve sanata dayadığını hatırlatan Karoğlu, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin temelini, kültüre ve sanata dayamıştır. Ve o dönemde sanata ciddi destekler vermiştir. Bizim insanımızın dostluk, paylaşma, hissetme, ortaklaşma, fedakârlık, anlayış ilkelerine bağlı genel meziyetleri dikkate alındığında sanata karşı olan ilgisi tartışılmaz” diye konuştu.
-Çok önemli çalışmalar içinde yer alıyorsunuz. Bize deneyimlerinizden bahseder misiniz?
“Sanatta, üniversiteye başladığım dönemi baz alırsak kırk yılı doldurmuş bulunuyorum. Atatürk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Selçuklu Üniversitesi ve akabinde tekrar Gazi Üniversitesi maceralarımız oldu. Buralarda hizmetlerimiz oldu. Bunun dışında 2007-2008 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi Çukurova Sanat Fakültesi dekanlığı oldu. Ve Çankırı Karatekin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin 2013-2016 tarihleri arasında dekanlık süreci oldu. Elbette sanat yapan, eser üreten, bu anlamda estetiğin peşinde koşan bir çalışmalarımız var. Ama bu alanımızın dışında belki de daha önemlisi bir eğitimci kimliğimiz var. Sanat eğitimi alanında da epeyce emeklerimiz oldu. Ve bu bağlamda özellikte, hem bölüm kurulmasında bölümlerin müfredatların hazırlanmasında yani yüksek öğretimin sanat eğitimi programların hazırlanmasında ciddi katkılarımız oldu. Hem de benim başlarımda ciddi bir ekip Milli Eğitim Bakanlığının hem sanat programlarına hem de güzel sanatlar liselerinin programlarını hazırladık. Önümüzdeki dönem 9 ve 10. sınıflar için kitap hazırlanıyor. 11 ve 12.sınıflarla beraber yeniden güncellenmesi ve bu güncelleme bağlamında yeni eserlerin yazılması yine bu yaptığımız çalışmalar sonucunda gerçekleşecek. Ülkemizdeki sanatın ve sanat eğitiminin en üst düzeyde sorunlarını bilen farkında varan ve çözümlerini üreten çalışmalarımızla beraber bu alanda gayretimiz devam ediyor.
-Ailenizin de sanatın içinde olması bir fark yaratıyor mu?
Sanat insan için var. Her insan sanatın içindedir. Resmin, heykelin içinde olmasa bile müziğin içerisinde, sinemanın, tiyatronun içerisinde… Herkes roman okuyor, herkes şiirlerle tanışıyor. Mesela benim kızım psikoloji alanında doktora çalışması yapıyor. Sanatla ilgili değil ama yine insan olmanın bir gereği olarak sergilerle, resim çalışmalarıyla, şiirle, estetikle ilgileniyor. Eşimin grafik sanatçısı olması yanı sıra büyük oğlumda grafik sanatında ve resim alanında çalışıyor. Biz yıllardır hem ulusal düzeyde hem de uluslar arası düzeyde çalıştaylarda birlikteyiz. Mısır’da, Bosna’da, İtalya’da ve dünyanın farklı yerlerindeki çalıştaylarda beraber olduk. Fırsat buldukça beraber gittik. Ama bunların içerisinde en önemlisi sadece Anadolu’nun değil Türk dünyasının ve dünyanın en önemli çalıştaylarından biri haline gelen Adana çalıştayı... Belki de sömestr tatilinin olması nedeniyle iyi bir fırsat oldu. Herkesin programı uydu ve bir arada olduk. Birlikte Adana’nın güzelliklerini yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için güzel bir anı oldu diyebilirim.
Sizce sanat yeterince ilgi görüyor mu?
Türk milleti askeri olduğu kadar da sanatçı bir millettir. O bakımından bizde yediden yetmişe herkesin sanatla ilgilendiğini bunun da Türk milletinin genel göz yapısı olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin temelini, kültüre ve sanata dayamıştır. Ve o dönemde sanata ciddi destekler vermiştir. Bizim insanımızın dostluk, paylaşma, hissetme, ortaklaşma, fedakarlık, anlayış ilkelerine bağlı genel meziyetleri dikkate alındığında sanata karşı olan ilgisi tartışılmaz. Bizde herkes türkü söyler. Herkes şiir bilir veya en azından sever. Hatta Erzurumlu yaşlı bir dede yatağında son nefesini vermek üzereyken ‘’Oğlum ben gidiyorum hele gel de kulağımda Köroğlu oku’’ der. Bu muhteşem bir şeydir. Yani Köroğlu’nu bir daha dinlemesinin ona güç, kuvvet vereceğini, ona yardımcı olacağını düşünmesi ve böyle bir talepte bulunması son derece anlamlı. Bizim toplumumuz sanatı seviyor ama eksikliklerimiz çok fazla. Bunlarında zaman içerisinde çözümleneceğini düşünüyorum. Bizim gelişmiş ülkelerden hiçbir eksiğimiz yok. Amerika’dan, Japonya’dan, Fransa’dan… Sadece müze sayımız, kütüphane sayımız yetersiz. Bu nedenle de bir adım ileri gitmemiz zor. Bunu oturup düşünmemiz gerekiyor.
-Adana çalıştayını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Adana, sıcak bir bölge. Türkiye için önemli bir yer. Adana insanları sıcakkanlı, yakından tanıyorum. Ve Adana çok şanslı. Sanatın her dalına özel bir önem veren, bu konuda her türlü fedakârlığı yerine getiren muhteşem bir belediye başkanı ve muhteşem bir ekibi var. Bunlar çok ciddi bir emek ve mesai harcıyorlar. 24 saat hepsinin çalıştığını görüyorum. Sayın başkanı ben gece bile sanatçılarla ilgilenirken görüyordum. Başta başkan olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu herhangi bir çalışma değil. Adana çalıştayı dünyanın en kalabalık sanatçısıyla yapılan bir çalıştay. Doksan küsür sanatçıyla yapılan başka bir çalıştay yoktur. İkincisi çok güzel bir otelde misafir ediyorlar. Dünya standartlarının üzerine çalışıyorlar. Dünya standartlarının üzerinde malzemelerle çalışıyorlar. Ve bütün süre çok iyi net programlanmış. Prof. Dr. Birsen Çeken ve Doç. Dr. Gültekin Akengin’in çalışmalarını yakından gördüm. Ve onlar birincisini de organize eden ekipti. Küratörüyle, yardımcısıyla, komple büyük bir faaliyet ortaya koyarak Türk Dünyasının medarı iftiharı olabilecek bir çalışmaya imza attılar. Bu Adana için çok önemli bir şey. Adana bu etkinliklerle beraber, sayın başkanın kültüre ve sanata vermiş olduğu destekle beraber, Çukurova’nın genel anlayışla kabul edilen özelliklerin dışına taşan bir boyut oldu. Anadolu’yu besleyen, Turfandasıyla, sebzesiyle, meyvesiyle, tarımsal ürünleriyle aynı zamanda sanayisiyle önemli potansiyel oluşturan Adana artık bu gücünü tarımsal ve sanayiye dayalı endüstriye dayalı ekonomik gücünü kültür ve sanatsal anlamdaki birikimiyle yeni bir ufuk, yeni bir pencere açtı. Bu çok önemlidir. Bazı ülkeler zengin olabilir, çok ileri teknolojisi olabilir. Ama bu bilim ve teknolojideki çalışmalar sanat ve kültürü desteklemedikçe yürüme tek ayakta olur. Bu yüzden sanatı destekleyecek faaliyetlerin gerçekleşmesi gerekiyor. Adana bu konuda geçmişe dayalı miraslarından dolayı da çok şanslı illerimizden birisi. Ve bu şansı da çok iyi bilen, farkına varan değerli başkan ve ekibinin çalışmalarıyla da daha ileri boyutlara taşınacağını düşünüyorum.
-Çizim yaparken sizi neler etkiliyor? Adana’da sizi etkileyen simge ne oldu?
Adana’da renk var, canlılık var, mavi var, yeşil var, güneş var. Bende Toroslardan Çukurovaya uzanan güzel görüntüyü resmettim. Erzurum’un -25 derecede olduğu ve insanların evden dışarı çıkamadığı bu mevsimde yazdan kalma günleri burada bir hafta yaşamak çok güzel. Bir de Adana’da tarih var, kültür var… Ramazanoğulları’nın, geçmişinden, antik dönemden kalıntılar var. Adana zengin bir kültürel, tarihsel mirasa sahip bir ilimiz. Sanatçı, dış dünyadaki faktörlerin bir davranışı ile üretim yapamaz. Aslında sanatçı yüreğindeki yaşadıklarını, kendi sorunlarıyla hesaplaşmayı yapar. Bu süreç içerisinde biçimler olgunlaşır ve esere dönüşür. O yönüyle dış faktörün birinci derece belirleyici olduğunu, sanattaki yaratıcılık açısından söylemek doğru değildir. Fakat şu var, Adana bizlere keyif ve coşku verdi. Sanat aşksız olmaz. Sanat yapmak için gerekli olan, bereketli topraklarından aşk fışkırıyor. O yönüyle Adana ve Çukurova sıcaklığıyla, parlak, canlı renkleriyle sanatçılar için bulunmaz bir imkan ve fırsat sunmaktadır. Bizlere ilham kaynağı zengin bir bahçe sundu. Ama az önce söylediğim gibi bu tek başına yeterli değildir. Sevgiyle, coşkuyla, heyecanla yapılan iş daha bereketli olur. Bizde 40 senedir boya ile uğraşıyoruz. Tuvalin yüzüyle hesaplaşıyoruz. Bir nevi savaş veriyoruz. Ama bu savaş öldürmeye dayalı değil. Oradaki düşünsel ve estetik yapıyı biçimlendirmek adına savaş veriyoruz. Bu düşünüleni gerçekleştirdiğiniz takdirde savaşı kazanıyorsunuz demektir. Aksi takdirde bazen teslim olabiliyorsunuz. Adana’nın insanıyla, doğasıyla, Türk kültür ve sanatına yürekten destekleyen özellikle Türk dünyası ile bütünleşmesi için çaba gösteren Sayın Başkan Hüseyin Sözlü’yle beraber çok daha başarılı çalışmalara imza atacağını düşünüyorum.
-Tekrar davet alırsanız gelir misiniz?
Ben davet beklemiyorum. Çünkü Adana çalıştayı benim ruhum, yüreğim… Yani fırsatım oldukça, yaşadığımız süre içerisinde elbette gelmek benim için keyifli bir iş olacak. Ayrıca size ve gazetenize duyarlılığınızdan dolayı çok teşekkür ederim.
Yorumlar
Kalan Karakter: