MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Antalya’da 89 yaşında yaşama veda eden ressam, gazeteci–yazar Fikret Otyam için Antalya'da Cemevi'nde tören düzenleniyor. Otyam, Nevşehir Hacıbektaş'ta 'Türkülerle gömün beni' türküsü eşliğinde defnediliyor.
Herkes orada... Fikret Otyam'ın çocukları İrep, Döne ve Elvan'ın yanı sıra, CHP Antalya milletvekilleri Deniz Baykal, Mustafa Akaydın, Niyazi Nefi Kara, eski milletvekilleri Yıldıray Sapan, Giray Ercenk, Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, belgesel yapımcısı Nebil Özgentürk, Konyaaltı Belediye Başkanı CHP'li Muhittin Böcek, Muratpaşa Belediye Başkanı CHP'li Ümit Uysal, Antalya Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Hasan Subaşı, Prof. Dr. Alper Demirbaş, Antalya OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, birbirinden değerli sanatçılar ve binlerce seveni.
İçlerinden biri mezarlıkta gezerken, ‘Hava attığıma bakmayın. Siz de benim gibi bir zamanlar buralarda dolaşıyordunuz.’ diyor.
Bu ünlü sanatçı, her sabah Adana’nın kaldırımlarını usandıran, çıktığı tiyatro sahnelerinde hiçliğini arayarak, gelişi güzel yaşayan insanları utandıran ve oynadığı filmlerdeki aydınlık yüzüyle karanlıkları utandıran Gürsel Fırat’tan başkası değil.
Türkiye’de sanat adına adım atmadığı kent kalmamış ve gittiği her yerde Adanalılık ruhunu oraya taşımış.
‘Kentimi ve kendimi yaşatmak için mücadele ediyorum. Nereye gitsem ‘Adanalı sanatçı diyorlar. Ve ben bununla gurur duyuyorum’ diyen Gürsel Fırat, buna rağmen Adanalıların kendisini yeteri kadar tanımadığından yakınıyor.
MASKEMİ DÜŞÜREMEDİM
‘Sanatçı Gürsel Fırat’ı anlatır mısın’ demeye kalmıyor, birbirinden ilginç cevaplarını sıralıyor
‘İpe sapa gelmez bir adamım’ diyor kendisi için.
‘Kendi maskesini düşürmek için 25 yıldır sahne sahne gezen bir hiçim…’
Sonra devam ediyor, “İnsan, neden tiyatro yapar, maskeleri düşürmek için. Ben kendi maskemden başlıyorum hayata. Oyunlarıma kendi maskemden başlıyorum. 1966’da Varto’da doğmuşum ama Adana’ya taşınmışım. Bir deprem çocuğuyum anlayacağın. Zaten yaşantım da bir deprem gibi gidiyor. Adana’da büyümüşüm, okumuşum, yaşamışım. 1987 yılında Adana Halkevinde tiyatroya başlamışım. Ömrümü bu kente adamışım.’
NE ZAMAN HİÇLEŞİRSEM…
25 yıllık sanat yaşamında çok şey görmüş tiyatronun tozlu sahnelerinde. Perdeler açılırken ve kapanırken sol yanında çırpınan kuşu hep özgürlüğe, aydınlığa ve barışa uçurmuş.
‘İlk oyunumu yönettiğimde çok büyük işler başardığımı düşünüyordum, ama yanılmışım’ diyor Gürsel Fırat ve devam ediyor anlatmaya; ’25 yıl önce daha hareketli bir yaşantım vardı. Gece gündüz yerimde durmuyordum. Tiyatro çalışmalarının yanı sıra radyoculuk yapıyordum. Sunuculuk yapıyordum. Yazılar yazmaya çalışıyordum. Geldiğim noktada hiçbir şey yapamadığımı gördüm. Hiçbir şey olamadım. Ne zaman hiçleşirsem, işte o zaman gerçek insan kimliğimi alırım diye düşünüyorum. Hala hiçliğimi arıyorum. Bir gün bulursam işte o zaman insan olacağıma inanıyorum. Şimdi bende tutku, ihtiras, bencillik ve hırs ne ararsan var. İnsanda olmayan ne varsa ben de var. Kendimi bir türlü sıfırlayamıyorum. Kendimi bencillikten, hırstan ve ihtirastan arındırdığım gün sıfırlayacağıma inanıyorum. Bu alemde hiç olmak çok önemli. Hiçlik makamına vardığınız zaman insanlığın değerini anlarsınız, insan olduğunuzu anlarsınız.’
YOL HARİTAMDA ERENLER VAR
Tiyatro ve sinema sanatçısı Gürsel Fırat, ‘Hükümet Kadın 2’ filminde başarılı bir performans sergiliyor. Ünlü yönetmen Sermiyan Midyat ve ünlü oyuncular Demet Akbağ, Ercan Kesal, Mahir İpek, Dilek Yorulmaz, Burcu Gönder ve Bülent Çolak ile aynı film platosunu paylaşıyor.
Tabii bundan öncesi de var.
Kanal D’de yayınlanan Hanımın Çiftliği ve yine aynı kanalda yayınlanan Seher Vakti.
Gürsel Fırat, tiyatro sahnesindeki başarısını artırarak, sinema filmlerinde de devam ettiriyor. Böyle önemli ve çok başarılı kadrolu filmlerde oynamasına rağmen kendisini hala yetersiz buluyor.
Türkiye’nin bütün büyükşehirlerinde sahne almasına rağmen kendini hala yetersiz buluyor.
Bugüne kadar pek çok ilçede karanlıkları aydınlattığı halde yine de ‘yapacak daha çok işim var’ diye yaptıklarını az görüyor.
‘Neden bu yetersizlik’ diye sorduğumuzda, Hallacı Mansur’u örnek gösteriyor.
Gürsel Fırat, işte tam bu sırada çok önemli mesajlar veriyor; ‘Hallacı Mansur ‘Ben hakkım, hak benim’ diyor. Zaten, Hallacı Mansur’u okuduğum günden bu yana kendimle ilgili sıkıntılarım başladı. O kitap beni içine çekti. O kitaptaki hiçleşmek beni kelepçeledi. Çünkü yaşadığımız evrende herkes kendine göre bir tanrı yaratıyor. Ardından da ondan korkuyor. Benim yol haritamda erenler var. Biz, gerçek erenlerin tanrı sevgisini görünce korkuyla değil sevgiyle bir olduklarını kavradık. Ve o anlayış bizi kendimize getirdi.’
SOFU BABANIN SÖZÜ
Yaşamı boyunca kendisini etkileyen bir sözün, bugün hala önemini ve geçerliliğini koruduğunu dile getiren Gürsel Fırat, anlattıklarına şöyle devam ediyor; ‘Bir sofu baba şöyle diyor.
‘Yarattık yaratanı
Karıştırdık işimize
Ekmeğimize aşımıza
İş açtık başımıza’
Bana göre, bugün Ortadoğu’da, Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan kan gölünün sebebi bu. Herkes kendisine göre bir tanrı yaratıyor ve tanrının emri gibi kendi düşüncelerini uyguluyor. Oysa erenlerin dünyasında bunların hiç biri yok. Erenlerin dünyasında da tanrı aşkı var ama muhteşem bir aşk, hoşgörü var, sevgi var, kardeşlik var, barış var, dayanışma var, yardımseverlik var. İşte insanı yaşatacak olan bunlardır. Erenler, kendisini hiçe sayar ama karşısındakine asla zarar vermez. Erenlerin dünyasında savaşın yeri yoktur. Erenlerin dünyasında bırakın savaşı, birbirine kaş çatan iki insanı göremezsiniz. Erenler dergahı huzur dergahıdır. O dergaha giren insan yani Erenlerle bir olan insan sevgi insanıdır. Hoşgörü insanıdır. Onunla konuşurken bile sizi yücelttiğinizin farkına varırsınız. İşte bu yüzden benim yol haritamda erenler var.’
DİZİLER İNSANI KİRLETİYOR
Dizilere karşı olmasına rağmen Hanımın Çiftliği ve Seher Vakti adlı dizilerde oynadığını belirten Gürsel Fırat, “Diziler içerik bakımından çok ilgimi çekti. Bu yüzden bu dizilerde bulundum ama pişman oldum. Çünkü bu diziler alttan alta insanları kirletiyor. Toplumun bozulmasının ve bugünkü anlaşılmaz hale gelmesinin en büyük nedeni bu dizilerdir. Ben de böyle bir ortam içinde bulunduğum için çok üzüldüm. Ondan sonra Hükümet Kadın 2 filmi gündeme geldi. Sermiyan Midyat ve Demet Akbağ ile oynadım. Orada iyi bir performans sergilediğime inanıyorum. Bu büyük sanatçılarla oynamaktan büyük gurur duydum.” Diyor
TİYATRO HAYATIN KENDİSİ
‘Ticaret yapmak isteseydim dizilere gidip para kazanırdım’ diyen Gürsel Fırat, tiyatronun yerini hiçbir gösteri sanatının tutamayacağını vurguluyor.
Fırat şöyle devam ediyor; ‘Aç kalmaya razıyım. Aç durabilirim ama tiyatro yapmadan duramam. Bana göre ‘tiyatro hayatın aynasıdır’sözü yanlış, tiyatro hayatın ta kendisidir. Tiyatro hayattır. Nasıl ki bu kadar kötü insan, bir avuç insanı sınamak için varsa, biz de bu kadar sanatçısı kokuşmuş düzen arasında var olmaya ve bir avuç kalmaya devam edeceğiz.”
HALKEVİNDEN DERVİŞ’E
1987’de Adana Halkevi’nde başlayan tiyatro yolculuğunun Genç Dostlar ve Çağdaş Sanat Merkezi ile devam ettiğini anlatan Gürsel Fırat, 1991-1994 yılları arasında Seyhan Belediyesi’nde tiyatro yönetmenliği ve oyunculuk yaptığını anımsatıyor.
Fırat, (Biz Halkız, Yeniden Doğarız Ölümlerde, Demokrasi Köyü, Hadi Öldürsene Canikom, Havagazı Generali, Çıkmaz Sokak’ oyunlarının ardından askere gittiğini, dönüşte ise Adana Devlet Tiyatrosu’nda (Hırçın Kız, Kızılırmak, Mağaradakiler, Kanlı Nigar, Kadıncıklar, deli, Bir Garip Orhan Veli) oyunlarında rol aldığını dile getiriyor.
1993 yılında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Adana Tiyatrosu kuruculuğunu üstlenen Gürsel Fırat, (Bir Şey Yapmalı, Pir Sultan, Kimim Ben, Demokrasi, Seni Anlatabilmek Seni, Edep (S)iz, Derviş, Soma, Toma, Derviş) oyunlarıyla Türkiye’de pek çok il ve ilçede halkta buluştuğunu ifade ediyor.
ESKİ TİYATRO SEVGİSİ YOK
1980-1990 yılları arasındaki tiyatro sevgisinin çok farklı olduğunu artık günümüzde bu sevginin görülmediğini anlatan tiyatro ve sinema sanatçısı Gürsel Fırat, ilginç açıklamalarda bulunuyor: ‘Eğlence alanları arttığı için tiyatroyu seyrettik. Gençler şimdi kendilerine göre yarattıkları eğlencelerle günlerini geçiriyorlar ve boşu boşuna geçiriyorlar. Kitap bile okumuyorlar. Kitap okunmayan yerde tiyatroya gidilir mi?. Eskiden her evde bir yerel gazete olurdu. Ulusal gazete alan yanına mutlaka bir yerel gazete daha alırdı. Bunlar şimdi kalmadı. Bir düşünür, ‘Ben koca bir kitabı iki satır bulmak için okurum’ diyor. Biz de kitap okuyan bir toplum görürsek eğer, onlara iki satırlık bir oyun oluruz.’
DOĞRUMUZ BİLİM VE SANATTIR
Bilim ve sanattan uzak kalan toplumların zamanla yozlaştığını, bu yozlaşmanın da insanları karanlığa sürüklediğini vurgulayan sanatçı Gürsel Fırat, ‘Doğru yerde duran yanlış bir adamın önemi vardır ama yanlış yerde duran doğru bir adamın önemi yoktur. Çünkü biri düzelmeye, diğeri de bozulmaya gider. Bizim doğrumuz da bilim ve sanattır. Günümüzde Doğu toplumu aydınlanmaya karşı olduğu için, tiyatroyu, resmi, müziği ve sanatın diğer tüm dallarını ret ettiği için bedelini ağır ödüyor. Yaşadığımız yolda kendimizi ne kadar ezersek, o kadar güzelleşiriz. Sanatla ezilen ve yoğrulan toplumlarda sanatın daha ayrı bir tadı vardır. Sanatçıya da o kadar çok değer verilir. Bu yönüyle Adana’da sanata ve sanatçıya gereken değerin verildiğini söyleyemem.’ diyerek, toplumun sanata yönelmesini ve sanatçılara değer vermesini istiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: