Neşet KARADAĞ-ÖZEL
ADANA(GÜNAYDIN) - Suriye'de silahlı eğitim alıp, çatışmalara katıldıktan sonra kanlı eylemlerde bulunmak üzere Avrupa'ya giderken Adana'da üzerlerinde Suriyelilere verilen geçici ikamet kartlarının sahtesiyle yakalanarak tutuklanan Danimarka, İsveç ve Suriye uyruklu 3 DEAŞ üyesi hakkında 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçundan 15'er yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istemiyle dava açıldı. Danimarka ve İsveç vatandaşı DEAŞ üyeleri, Suriye'ye saldrılarda kullanlan drone tabir edilen insansız küçük uçak ve elektronik eşyalar ile birlikte çok miktarda kıyafet (bot,parka,bere gibi) götürdüklerini itiraf etti. Telefonlarında ise silahlı olarak çatışma bölgelerinde çekilmiş çok sayıda fotoğraf çıktı.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılarından Osman Tezcan, 11 Ocak'ta kaçak yollardan Türkiye'ye giriş yapıp Avrupa'ya geçmeye hazırlanırken bir otelde yakalanarak tutuklanan Beyrut doğumlu Mahamad Laban sahte kimlikli Ebu Huzeyfe kod isimli Danimarka vatandaşı Abdallah El Halabi (45), İsveç vatandaşı Mohammed Tofık Saleh (38) ile bu kişilerle bağlantılı olduğu iddiasıyla 15 Mart'ta yakalanan Suriye uyruklu Safwan Qahwati (23) hakkındaki soruşturmayı tamamladı. Savcı Osman Tezcan, 3 yabancı DEAŞ üyesi ile ilgili 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçundan iddianame hazırladı. Adana 13.Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianame yapılan değerlendirme sonucunda kabul edildi. Savcı, 3 yabancı DEAŞ üyesinin 15'er yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi.
KANLI EYLEMLERE KATILDILAR
İddianamede, birlikte yakalanıp tutuklanan Abdallah El Halabi ve Mohammed Tofik Saleh'in üzerlerinde ve beraberlerinde getirdikleri çantada yapılan aramada örgütsel dökümanlar, pasaportlar ve paralar elegeçirildiği belirtildi. İddianamede, yabancı DEAŞ savaşçılarının üzerinde elegeçirilen dijital meteryallerle ilgili yapılan ayrıntılı inceleme ve çözümlere yer verildi.
Abdallah El Halabi'e ait IPAD'ın içeriğinin incelenmesinde, DEAŞ terör örgütünün sözde bayrağı, fotoğraflarda El Halabi'nin diğer sanık Mohammed Tofik Saleh ile mevzide ellerinde AK-47 Kalasnikof marka otomatik tüfek, üzerlerinde ise tam teçhizatlı hücum yeleklerinin mevcut olduğu, ayrıca Tofik Saleh'in kılık ve kıyafetinin baştan aşağı siyah renkli olduğunun tespit edildiği belirtilen iddianamede, başka bir fotoğrafta da Abdallah El Halabi'nin kamuflaj yelekli ve tam teçhizatlı bir şekilde yanındaki şahıslarla beraber mevzide hazır bulunduğunun görüldüğüne dikkat çekildi. Telefonundan çıkan diğer bir fotoğrafta ise Abdallah El Halabi'nin AK-47 Kalasnikof marka tüfekle hedef alarak atış yaptığı ve boş kovanların havada uçuştuğu görüldüğü de kaydedildi.
RUS BÜYÜKELÇİYİ ÖLDÜREN POLİSİN FOTOĞRAFI ÇIKTI
Başka bir fotoğrafta ise, fotoğrafın üst kısmındaki arapça yazıda; “DEAŞ'a her ne kadar karşı çıksalar bile, ama onlar haklarındaki verilecek olan şer’i hükme göre ölümlerini beklesinler, İslam ordusu var oldukça” şeklinde DEAŞ terör örgütünün propagandası yapıldığı ifad edilen iddianamede, başka bir fotoğrafın üst tarafında arapça olarak yazılan yazıda; “Biz cihat üzerine Muhammede biat ettik, beklentimiz kalmadı"şeklinde yazının olduğu, fotoğrafta Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'u suikast sonucu öldüren polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın resminin bulunduğunun görüldüğü belirtildi.
'BEN ÖLÜM MİLİTANIYIM SIRAMIN GELMESİNE 5-6 AY İSTER'
İddianamede, yabancı DEAŞ savaşçılarının whatsapp yazışmalarının içeriğine de yer verildi. Ebu El Hasan isimli kullanıcı Ebu Huzeyfe kod isimli Abdallah El Halabi'ye Arapça olarak, “Ebu Huzeyfe çeketi, şapkayı ve bombayı yanınızda unuttum. Benim yanıma gelirken bunları da beraberinde getirebilir misin?" yazılı mesaj attığı, Ebu Huzeyfe'nin de, "Allah yolunda cihat etmem için sabır verdi" şeklinde mesaj attığı belirtildi. Mesajlaşmalarda Yunanistan'dan daha rahat geçiş yapıldığı ifade edilen iddianamede, Ebu Huzeyfe El Ensari isimli kullanıcı Ebu Huzeyfe'ye "İstişhadi (Ölüm militanı) bir kardeşimize yardımcı olabilir misin, ya da yardımcı olabilecek birini tanıyor musun? Paha biçilmez bir değerde (döşenebilecek) bombalar düşünen birini tanıdığını sanmıyorum. Dün dört rakam olsun diye böyle talep ettiler. Gerçeği, ben istişhadiyim (Ölüm militanı) ama kimse bilmiyor, sıramın gelmesine daha 5-6 ay ister. Sen kiminle görüştün de, biz bu meblağı temin edemeyiz dediler, ya da biz bu meblağa grup (savaşçı gurup) kurarız dediler, fikrimce sana dışarıdan yardım gelir" şeklinde bir mesaj attığı, Ebu Huzeyfe'nin de “Ben bu cemaati tanımıyorum ama onlar şeyh (imam) Ebu Hasan yolu tarafıyla" diye cevap verdiği aktarıldı.
'TÜRKİYE'DE PATLAMA OLDU'
Ebu Huzeyfe kod isimli Abdallah El Halabi'nin GALİİİİNİ isimli kullanıcıya ise, "Ben muhtemelen bugün çıkarım, ama dostumuz gözükmüyor ve dün Türkiye'de patlama oldu, şu an bütün sınırları sıkı tutmaya başladılar, inşallah eşyalar bana geri gelir ve beni çok geciktirmez, bunun için perişan olmam ve yakalanmam" şeklinde mesaj attığı ifade edilen iddianamede, GALİİİİNİ isimli kullanıcının da Ebu Huzeyfe'ye “Kardeşim herşeyi sil. Ve çıktığında telefon ve numaranı değiştir. Beni ilk aldıklarında benden telefonumu aldılar. İstanbul'da bir buçuk saat kadar beni sorguladılar. Elhamdülillah telefonu ve numarayı değiştirmiştim. Yaklaşık bir buçuk saat sorgudan sonra İsveç'e giden uçağa kadar beni bıraktılar. Eğer telefonda bir şey yakalamış olsalardı beni bırakmazlardı. Sorgucu bana böyle söyledi. Hiç bir Suriye aslanını yeni telefona katma. Ve ailenden ve Danimarka haricinde kimseyi katma" şeklinde mesaj attığı, akabinde ALİİİİNİ isimli kullanıcı da , "Ben böyle yaptım" dediği belirtildi.
ÜZERİNDEN 2 DEAŞ YÜZÜĞÜ ÇIKTI
Safwan Qahwati'nin üst aramasında elde edilen iki adet gümüş renkli üzerinde ise arapça olarak Peygamber Efendimizin mührü bulunan yüzüklerin olduğu, yüzükler üzerinde bulunan mührün ise DEAŞ/IŞİD terör örgütünün sözde bayrağı üzerinde bulunan mühür ile aynı olduğu ve simgesi olduğunun tespit edildiği belirtilen iddianamede ayrıca Qahwati'nin dijital aletlerindeki incelemelerde ise DEAŞ'ın kanlı eylemlerinin görüntülerinin yer aldığı belirtildi. Safwan'ın üzerinde elegeçirilen videoda ise, elinde kaleşnikof bulunan bir örgüt elemanının konuşmasının bulunduğu, bu konuşmada; "karşıki güçlere hazırız bizim adamlarımız gerekeni yapacak, saldırı ve canlı bombalarımız hazır, mücahitlerimiz hazır bir şekilde beklemektedir. Biz Allah'a söz verdik, Allah bizi kurtarana kadar sözümüzden dönmeyeceğiz" diyerek örgüt elemanlarını motive edici propaganda yapıldığının görüldüğüne dikkat çekildi.
ÖRGÜTE FİNANSMANDA BULUNUYORLARDI
Mohammed Tofik Saleh' te 112,50 TL, 5700 USD ve 90 EURO, Abdallah El Halabi' de ise 322,85 TL, 2005 USD, 100 EURO ve yıpranmış 5 Dolar elegeçiildiği ve bu paraların terör örgütünün finansmanında kullanıldığının değerlendirildiği de iddianamede keydedildi.
'TOFİK SALEH ÖRGÜTÜN ASKERİ DONANIMINDAN SORUMLU'
İddianamede yabancı 3 DEAŞ'lı savaşçının tercüman huzurunda alınan savunmalarına da yer verildi. Lübnan Beyrut doğumlu olduğunu ve Danimarka'ya iltica ettiğini belirten Abdallah El Halabi, yaklaşık 3 veya 4 yıl kadar önce Türkiye'den Hatay Reyhanlı üzerinden Suriye'ye kaçak olarak geçerken askerler tarafından yakalandığını ve Danimarka'ya geri gönderildiğini söyledi. Diğer sanık Safwan ile irtibatlı olduğunu, gerçek pasaportunun bu kişide bulunduğunu ifade eden El Halabi, "Hac (K) isimli kişi de Safwan ile irtibatlı. Hac (K) ile birlikte dron tabir edilen küçük uçak ve elektronik eşyalar ile birlikte çok miktarda kıyafeti Suriye ülkesine geçirdik. Kıyafetler genelde bot,parka,bere gibi kıyafetler. Muhammed Tofik Saleh örgütün askeri donanımından sorumlu ve etkili bir kişi. Suriye İdlip'te iken tabancamı ve AK-47 Kalasnikof marka tüfeğimü Türkiye'ye geçmeden önce sattım. Suriye'de herhangi bir terör örgütünde yer almadım, çatışma bölgelerinde bulunmadım" dedi.
KIZLARINI SURİYE'YE KAÇIRMIŞ
Mohammed Tofik Saleh ise savunmasında aslen Filistin uyruklu olduğunu, 2008 ya da 2009 yılarında İsveç vatandaşlığını kazandığını söyledi. Ebu Hasan olarak çağırıldığını, Türkiye'ye defalarca gelip gittiğini ifade eden Tofik Saleh, "Bu gelip gitmelerimin en sonuncusunda eşim ve çocuklarımla Suriye'ye geçmek için Hatay'ın İskenderun ilçesine geldik. Eşim Fatima El Rudeyni ile bir anlaşmazlığa düştük, ben kızlarımı alarak Suriye'ye gittim. Eşim, güvenlik güçlerine ve İnterpole müracaat ederek iki kızmızı Suriye'ye kaçırdığımı, DEAŞ/IŞİD üyesi olduğumu, çatışma bölgelerine gittiğimi belirterek şikayetçi olmuş. Daha sonra kızlarım kaçırıldı. Eşim whatsapp üzerinden 'sonunda kızlarımı senden aldım' şeklinde mesaj attı. Abdullah El Halabi ile Suriye'de aynı evde kaldık. El Halabi, Suriye'de insanlara para dağıtıyordu, birlikte Türkiye'ye geçtik" dedi.
'GEZMEK AMACIYLA SAVAŞ ALANINA GİTTİK'
Tofik Saleh, silahlı ve üniformalı fotoğrafları ile ilgili de, "Fotoğraftaki sağ taraftaki siyah giyimli şahıs benim. Yanımdaki ise Abdallah El Halabi. Gezmek amacıyla savaş hattına gittik, ellerimizdeki AK-47 Kalasnikof marka uzun namlulu tüfekler ve üzerlerimizdeki hücum yeleklerini orada bulunan gençlerden fotoğraf çekilmek amacıyla aldık. Baştan aşağı siyah-gri renkli kıyafeti Suriye İdlip'te yaşadığım süre içerisinde sürekli olarak giydim. Bu kıyafet bir askeri üniforma değil" dediği belirtilen iddianamede, kendisinin dış görünüşü ile terör örgütü militanlarına benzeyebileceğini, dış görünüşü ile yargılanmaması gerektiğini söylediği ifade edildi.
'ASKERİ MÜHİMMATLARI MERAKIMDAN ÇEKTİM'
Üst aramasında iki DEAŞ örgütünün yüzüğü ile yakalanan ve elinde silahla ateş ederken fotoğrafları ele geçirilen Safwan Qahwati, herhangi bir terör bağlantısı olmadığını, üst aramasında elde edilen yüzükleri üzerinde Peygamber Efendimizin mührü şerifinin bulunmasından dolayı aldığını ancak sonrasında DEAŞ terör örgütünün simgesi olduğunu öğrendiğinde kullanmadığını söyledi. Dijital malzemeleri üzerinde yapılan incelemede ele geçen DEAŞ terör örgütüne ait videolar, fotoğraflar ve dron görüntülerinin arkadaşları tarafından gönderildiğini ve bir kısmını da kendisinin internet üzerinden indirdiğini belirten Safwan Qahwati, "Askeri mühimmatlara ait fotoğrafları ben merakımdan çektim. Kimse ile paylaşmadım. Malzemelerin Suriye'de bulunan terör örgütlerine gidip gitmediğini bilmiyorum. Kaleşnikof tüfek ile ateş etme görüntüsü bana ait. Libya'da bulunduğum sırada çektim" dedi.
'ÖRGÜTÜN SİLAHLI KANADINDA YER ALIYOR'
İddianamenin son bölümünde sanıklar hakkında ayrı ayrı değerlendirme yapıldı. Danimarka vatandaşı olan Abdullah El Halabi'nin, DEAŞ terör örgütünün eylem, fikir ve ideolojilerini benimseyip örgütün silahlı kanadında yer aldığı,Ebu Huzeyfe kod adını kullandığı belirtildi. El Halabi'nin, örgütün Suriye'deki silahlı faaliyetlerine katılmak ülkemiz üzerinden Suriye'ye geçtiği,3-4 yıl önce de yine kaçak yollardan sınırı geçmek isterken Hatay'da yakalandığı ve sınır dışı edildiği belirtilen iddianamede, "Şüphelinin örgütsel tavır ve kararlılığından vazgeçmeyerek Mahamad Laban adına düzenlenmiş sahte pasaport ile İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanından ülkemize giriş yaptığı, beraberinde hakkında ayrıca soruşturma yürütülen HAC kod adlı İlyas El Basha isimli kişiyle birlikte Danimarka ülkesinden satın aldıkları Dron tabir edilen ve kamera takılarak savaş ve çatışma alanlarında görüntü almak için kullanılan uçucu alet ve başkaca elektronik malzemeler getirdiği, bu malzemelerle beraber örgüt militanları tarafından kullanılmak üzere şüphelilerden Safwan'ın yardım ve desteğiyle ülkemizden temin ettiği giyecek malzemeleri ile birlikte kaçak yollardan Suriye ülkesine giriş yaptığı, burada örgütün silahlı eylemlerine katıldığı, sözde cihat bölgesi ilan ettikleri yerlerde örgüt mensuplarıyla bir arada bulunduğu,yanında getirdiği ve sonradan kendisine ulaştırılan paraları çatışma bölgesindeki örgüt mensuplarının finanse edilmesinde kullandığı anlaşılmıştır" denildi.
'SÖZDE AİLESİ İLE HİCRET ETMİŞ'
İsveç vatandaşı olan Mohammed Tofik Saleh'in ise örgütün silahlı kanadında yer aldığı,Ebu Hasan El Muhacir kod adını kullandığı, eşi ve çocukları ile birlikte örgüte katılmak ve örgütün hakimiyet kurduğu bölgede yaşamak amacıyla Suriye'ye geçmek üzere ülkemize geldiği,eşinin Suriye ülkesine gitmeyi kabul etmemesi üzerine çocuklarını da alarak kaçak yollardan örgüte katılmak üzere Suriye'ye geçtiği belirtilen iddianamede, şöyle denildi:
"Bir süre sonra eşinin çocukları terör ortamından kaçırdığı ve İsveç'e götürdüğü,şüphelinin eşi ve kızlarıyla birlikte Suriye ülkesine geçmek istemesindeki amacının DEAŞ silahlı terör örgütünün sözde Irak Şam İslam Devleti olarak hakimiyeti altına aldığı bölgelerde ailece yaşamak ve faaliyette bulunmak olduğu, küçük yaştaki kız çocuklarını ve eşini örgütün kurduğu sözde devlete ait ülkede yaşatmak için bu girişimi yaptığı,bu girişimi yapmasının altında şüphelinin ideolojik düşüncesinin yattığı,örgütün anlayışına göre zorunlu olmadıkça örgütün (sözde islam devleti) hakim olduğu bölgelerin(sözde islam ülkesi) dışında tağuti sistemlerin ülkelerinde yaşamanın "küfür" anlamına geldiği,sözde İslam Devletinin hakim olduğu yerlerde yaşamak için göç etmenin (hicret) imanın gereği olduğu,normal şartlarda bir insanın küçük çocuklarını ve eşini can,mal ve ırz emniyeti olmayan,her türlü katliamın,soygun ve talanın yaşandığı silahlı çatışma ortamına götürmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmayacağı, bu durumun da şüphelinin örgüte olan bağlılığını açıkça ortaya koyduğu, Abdullah El Halabi ile birlikte örgütün silahlı eylemlerine katıldığı, sözde cihat bölgesi ilan ettikleri yerlerde örgüt mensuplarıyla bir arada bulunduğu saptanmıştır. Mohammed Tofik Saleh'in örgütün askeri idaresinden ve donatılmasından sorumlu olduğu,tabancası ve kaleşnikof marka tüfeğinin olduğu ve ülkemize geçmeden önce 900 Dolara sattığı, örgüt içerisinde etkin bir konumda bulunduğu anlaşılmıştır."
'ÖRGÜTE TÜRKİYE'DE LOJİSTİK DESTEK SAĞLIYORDU'
Suriye vatandaşı olan Safwan Qahwati'nin örgütün ülkemizdeki irtibat kurduğu kişilerinden olduğu belirtilen iddianamede, "Şüpheli,Bursa ilinde ikamet ettiği,örgüt üyelerine lojistik destek sağladığı,üyeler arasında irtibat kurduğu, firari olması nedeniyle hakkında ayrıca soruşturma yürütülen ve örgütün etkin üyelerinden olduğu değerlendirilen HAC kod adlı İlyas El Basha isimli kişi ile de irtibatının bulunduğu belirlenmiştir" denildi.
3 DEAŞ'lı önümüzdeki günlerde yargılanmaya başlayacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: