ESMA DORUK
ADANA (GÜNAYDIN) – "Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün yaşatılacağı bir Türkiye özlemindeyim" diyerek özetledi aslında röportajın tüm konusunu.
Özleminde yalnız değil... Sen, ben, biz... Hepimiz mazlumun yargılanmadığı, adaletin yerini bulacağı bir hukuk sistemi özlemindeyiz.
Tüm mensuplarının düşündüğünü konuşabildiği, inanmadığını yazmayacağı bir medya da düşlemekteyiz.
Adana Barosu'nun en genç, yönetici olarak en tecrübeli Başkan Adayı Av. Veli Küçük ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Baro Başkanlığı'na neden talip olduğunu, Türk hukuk sistemini, hedef ve projelerini, ön seçimi konuştuğumuz işte o röportaj...
Kendinizden bahseder misiniz?
1973 Kozan doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1994 yılında mezun oldum. 1996 yılından itibaren Adana Barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yapıyorum. 2008-2010 yılları arasında Adana Barosunda saymanlık yaptım. 2012-2014 yılları arasında genel sekreterlik görevinde bulundum. 2014' ten bu yana halen yönetim kurulu üyeliği görevim devam ediyor. 20 yıllık Avukatım evliyim bir kız çocuğu sahibiyim.
Adana Barosu'nda kaç avukat var? Ön seçimle ilgili bilgi alabilir miyiz?
15 NİSAN'DA ÖN SEÇİM VAR
2200 avukat var. Adana Barosu'nda şuan göze çarpan iki avukat grubu var: Demokrat Avukatlar Grubu ve Meslekte Hizmet Grubu. Ben Demokrat Avukatlar Grubu'nda yer alan bir avukatım ve bugüne kadar tüm görevlerimi bu grubun üyesi olarak ifa ettim. Demokrat 2016-2018 başkanlık seçimlerindeki bu Adana Barosu'nun 29. genel kurulu olacak, 4 aday var. 15 Nisan'da ön seçimimiz var.
Daha önce aday oldunuz mu?
ÖZGÜRLÜKLER TEMEL ÇIKIŞ NOKTAMIZ
Hayır, olmadım. Yönetimlerde oldum üç dönemdir ama Baro Başkanlığı'na talip olmadım. Bu yıl mevcut başkanımızın son dönemi olması dolayısıyla ve Adana Barosu'nun da son yıllarda Türkiye'deki diğer barolardan daha önde gitmesi, dik duruş sergilemesi ve önümüzdeki süreçte de bu durumun devam etmesi için aday oldum. Hukukun üstünlüğü, özgürlükler temel çıkış noktamız... Aldığım görevlerde edindiğim tecrübeler dolayısıyla bu görevi de layıkıyla yürütebileceğime inanıyorum.
Ön seçimde kaç aday yarışacak?
4 aday var. 15 Nisan'da Divan Otel'de yapılacak. Yaş olarak en genç ama baro yöneticisi olarak en tecrübeli adayıyım.
Demokrat avukatlar grubunun önseçimde farklı siyasi görüşteki avukatları listelere almadığı yönünde duyumlar alıyoruz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
ÇİZGİMİZ BELLİ
Demokrat avukatlar grubu içerisinde yıllardır liste çalışması yapılır ve daha önce bu grupta yer alan avukatlardan liste oluşturulur. Bu dönemde de böyle. Bu konu bizim genel kurulumuzda da değerlendirildi. Demokrat avukatlar grubunun çizgisinde olmayan isimler bu listelere alınmadı. Demokrat avukatlar grubunda hukukun üstünlüğü her zaman ön plana çıktı. Grubumuz baroya, ülkemiz gündemine ve yargıya bu gözle bakıyor, son zamanlardaki değerlendirmeler de bundandır.
Son yıllardaki hukuk sistemini nasıl görüyorsunuz?
YURTTAŞIN YARGIYA GÜVENİ AZALDI
Ben son dönemde bir hukukçu olarak yan yasalarla yapılan düzenlemelerle hukuk sisteminin tamamen değiştirildiğini düşünüyorum. Hukukçular şuan öğrenci konumunda. Bir hukuksal sorun önlerine geldiğinde araştırmak durumundayız. Ancak yargının temel sorunu bana göre yargı bağımsızlığının, yargıç tarafsızlığının sağlanamaması yönünde. Son dönemlerin sulh ceza hakimlikleri doğal yargıç ilkesine uygun olmayan kapalı devre çalışarak toplumun, kamuoyunun bilgi almasını engelleyecek bir yöntemle çalışmakta ve bana göre de geçmiş dönemlerin devlet güvenlik mahkemelerini, özel yetkili ağır ceza mahkemelerini ve terörle mücadele kanunu mahkemelerini aratmayacak kararlar veriyor. Bu hakimliklerin doğal yargıç sistemine uygun hale getirmek başlıca vazifemiz. Bunu sağlayamadığımız sürece yurttaşın yargıya güvenini sağlayabilme imkanımız olmaz. Bugün yargıya olan güven azalmış durumda, bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Geçmişte Türkiye'de ve Dünya'da bunun örnekleri var, hukuk bir gün herkese lazım olacak. Düşünce, basın özgürlüğünün kısıtlanmasının bir aracı olarak görülüyor bugün yargı. Yargının mutlak suretle şeffaf, evrensel hukuk kuralları düzeyine getirilmesi gerekiyor.
Baro Başkanı olduktan sonra neler yapacaksınız? Hedefleriniz?
VARLIĞIMIZI HİSSETTİRECEĞİZ
Biz her şeyden evvel hukukun ve insan yaşamının temas ettiği her noktada Adana Barosu olarak varlığımızı hissettirecek, sesimizi çıkaracağız. Geçmiş dönemlerde de benim de içerisinde yer aldığım dönemde de bu böyle oldu. Toplumsal duyarlılık anlamında birçok dosyanın takipçisi olduk. Gezi protestoları sürecindeki hak ihlalleri dosyalarının, Ali İsmail Korkmaz davasının, kadına karşı şiddet dosyalarında, Mersin'de işlenen Özgecan Aslan cinayeti davasının, gazeteci Erkan Tan'ın avukatlarla ilgili televizyonda söylediği sözlerle ilgili açılan davanın, Diyarbakır, İstanbul Barolarına açılan davaların takipçisi olduk. Biz bu dönemimizde de olduğu gibi her zaman mazlumun, mağdurun yanında olacak, hak ihlalleri ile ilgili dosyaların takipçisi olmaya devam edeceğiz.
CMK'DAKİ HAKSIZ SİSTEME SON VERECEĞİZ
Bunun dışında şuan CMK komisyonun başkanıyım. CMK sistemindeki haksızlıkların düzeltilmesi için mücadele vereceğiz. CMK ücretlerinin en az TBB Avukatlık asgari ücret tarifesine yükseltilmesi gerekmektedir. Verilen hizmetin kamusal niteliği itibariyle vergi muafiyeti sağlanmalıdır. CMK hizmeti veren meslektaşlarımıza ödenen ücret emeklerinin karşılığı değildir. Avukatlık asgari ücret tarifesinin çok altında yapılan ödemeler, vergi kesintileri sonrasında daha da düşük hale gelmektedir. Savunma mesleğinin hak ettiği konuma gelmesi için çalışacağız.
Aynı zamanda yeni adli binamız yapılıyor. O binanın içerisinde yeni alanlar, sanat galerisi, konferans salonu, genç meslektaşlarımıza sahip çıkacağımız uyum büroları gibi ortak alanlar sunacağız, bunun çalışmalarını sürdürüyoruz. TBB'nin de bu konuda desteği var, en kısa sürede gerçekleştireceğiz.
Adana'daki adli suç oranın yüksek olmasının sebebi ne sizce?
MEDYA ÖYLE GÖSTERİYOR
Aslında Adana'da adli suç oranı yüksek değil. 1990 yılından bu yana şunu görüyorum: Adana Adliyesi içerisinde birçok gazetenin, medya kuruluşunun daimi temsilcileri var. Böyle olunca Adana'da gerçekleşen suçlar yerel ve ulusal medyada olması gerekenden daha fazla yer alıyor. Bu da Adana'da suç oranı yüksekmiş algısı yaratıyor. Şuan istatistiklerde Adana ilk sıralarda değil orta sıralarda yer alıyor. Bu ekonominin düzeltilmesi yatırımların artırılmasıyla değiştirilebilir diye düşünüyorum.
Bölge istinaf mahkemesinin Gaziantep'e kaydırılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
ADANA ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRÜYOR
Adana eski belediye başkanlığını yapan rahmetli Ege Bağatur'un bir sözü var: Adana'nın temel sorunu Adanalının Adana'ya sahip çıkmamasıdır der. Bu aslında soruyu özetliyor. Ne yazık ki güzel Adanamız cezalandırılıyor, üvey evlat muamelesi görüyor, yatırımlarda ötekileştiriliyor. Ülke ekonomisinden aldığı katkı çok az, son dönemlerde bakan da çıkarılmasına rağmen yatırım alamıyor kentimiz. Adana merkezden geçen yolu örnek verebiliriz. Onun üstünün kapatılmaması bile aslında Adana'nın ne kadar ötelendiğinin kanıtı. Son dönemin en acı örneği Osmaniye'nin kalkınmada öncelikli iller arasına alınması sonrası yatırımların da organize sanayi bölgesinde yer alan birçok işletme ve fabrikanın da oraya doğru gitmesi. Aynı sıkıntıyı biz bölge idare mahkemesinin Konya'ya taşınmasında, bölge istinaf mahkemesinin binasının yapılmasına rağmen açılmayarak Gaziantep'e bağlanmamızı da gördük. Burada Adana'nın siyasi isimlerine büyük görevler düşüyor. Bizler Adana barosu olarak bu noktada sorumluluğumuzu sonuna kadar yerine getireceğiz.
Son olarak söylemek istedikleriniz?
EVRENSEL HUKUK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ
Ülkemiz içerisinde siyasi iktidardan kaynaklanan bir ayrıştırmanın kutuplaştırmanın olduğunu görüyoruz. Bu kutuplaşmanın hukuk sistemine ve yargıya da yansıdığını görüyoruz. Öncelikle beklentim şudur ki; hukukun üstün olduğu, herkesin yargıya hukuka güvendiği bir toplum düzeni oluşmasını özlüyoruz. Yargı bağımsızlığının yargıç güvencesinin olduğu bir toplumu özlüyoruz. Bilhassa son dönemde yaşanan düşünce özgürlüğünün, basın özgürlüğünün kısıtlanmadığı bir ülke özlüyoruz. Can Dündar ve Erdem Gül'e açılan Türkiye tarihinin en ağır basın davasını hayretle izliyoruz. Buna benzer basının susturulmadığı, medyanın baskı altına alınmadığı ve tüm yurttaşların yargıya, devlete güvendiği bir hukuk sistemi, yargı sistemi özlüyoruz. Yönünü Avrupa'ya dönen ülkemizin bunları başarabilecek gücü mevcut. Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyet'in temel değerlerine sahip çıkarak bunu başarabileceğimizi düşünüyorum. Burada ülkemizde yaşayan tüm yurttaşlara, sorumlulara, siyasetçilere, sivil toplum kuruluşlarına görev düşüyor. Biz bu görevi yerine getirmek için hazırız. Baro'da geçmişte yapmış olduğumuz hizmetlerle bunu göstermiş olduk. Ülkemizin, kentin, hukukun, yargının sorunlarında varlığımızı hissettireceğiz, evrensel hukukun ön plana çıkması için gereken mücadeleyi vereceğiz.
Yorumlar
Kalan Karakter: