MUSTAFA ÖZKE – ÖZEL ADANA (GÜNAYDIN) – Çukurova Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik, kullanılmayan Türkçe sözcüklerin unutulmaya yüz tuttuğunu, unutulan sözcüklerin yerine de Farsça ve Arapça sözcüklerin kullanıldığını söyledi.26 Eylül Dil Bayramı dolayısıyla Atatürkçü Düşünce Derneği’nde muhteşem bir konuşma gerçekleştiren Abik, “Son zamanlarda moda olan bir söz var: ‘atıyorum’. Artık herkes atıyor. Varsayalım, örneğin, diyelim ki, farz edelim, mesela, farz-ı muhal (farzımuhal), tutalım ki, sayalım ki diyen neredeyse yok. Herkes atıyor. Atmaya başladığımızda da bütün bu Türkçe sözcükleri de atmaya başlıyoruz. Giderek kullanılmayan bu sözcükler unutulmaya yüz tutuyor. Giderek ölüme mahkûm ediyoruz bu sözcükleri.” dedi FARKLAR ANLAMI ZENGİNLEŞTİRİR Türkçe’de eş anlamlı gibi görünenler arasında ince farklar olduğunu anlatan Abik, “‘Bir sözcük hepsinin yerini tutar’ diyeceklere, dilde eş anlamlı sözcükler gibi gördüğümüz sözcüklerin her yönüyle birbirinin yerine geçemediğini hatırlatmak gerekecek. Eş anlamlı gibi görünenler arasında ince farklar olur ve o farklar anlatımı zenginleştiren, ayrıntıları vererek yanlış anlaşılmaları önleyecek özellikler taşırlar. Bir sözcüğe pek çok ayrı sözcüğün karşıladığı anlamaları yüklerseniz o sözcük esas anlatılması gerekeni anlatamayacak ağırlığa gelir. Sözcükler anlaşmayı sağlayan birimler olmaktan uzaklaşır.” diye konuştuSözcüklerdeki kavram farklılıklarının da önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Abik, “‘Kuşku’yu işkil, zan, sanı, vesvese, vehim, evham, kuruntu, şüphe yerine kullanırsanız, her bir sözcükteki anlam ayrımlarını yitirmiş olursunuz. ‘Şüpheli kişi’ ile ‘kuşkulu kişi’ ile kuruntulu kişi aynı mıdır?. Vesvese ile kuşku, kuruntulu ile kuşkulu aynı mıdır?. Genel olarak aynı kavram alanına giren bu sözcüklerin her birinin bünyesinde farklı ayrıntıları barındırdığını da söylemek gerekli.” şeklinde konuştu KONUŞTUĞUN DİLE İNANDIĞIN ZAMAN GÜÇLÜSÜN Doğru ifade edilemeyen duygu ve düşüncelerin, insanların birbirini anlamamasına giderek birbirinden uzaklaşmasına neden olduğunu dile getiren Abik, şunları söyledi: “Türkçeye inandığımız zaman yapabileceğimiz çok şey var. Türkçeyi tanıdığımız ve inandığımız sürece yanlışı ve yetersiz olanı görebilmek mümkün. Gouze, ‘Bir ulus konuştuğu dile inandığı zaman güçlüdür’ diyor. Türkçeye güveniniz, 8. Yüzyılda, Orhun yazıtlarında gelişmiş zengin bir yazı dili ile yaşının çok daha öncelere gittiğini gösteren Türkçe, yüzyıllar boyunca çok geniş bir coğrafyada çok değişik kültürlerle, inançlarla karşılaşmış kendi varlığını korumuş yaratıcı bir dildir. Dil bir soyutlamadır. Soyutlama yapamayan bir zihin üretemez. İnsan kavramlarla düşünür. Kavramları soyutlamalarla adlandırırız. Dil bilmek demek basit sözcükleri, somut nesneleri karşılayan sözcükleri bilmek demek değildir. Her alanda bilgi, görgü, duygu ve düşünüşümüzü, hayallerimizi anlatabilmek demektir. Artık yol tarif ederken herkes direkt gideceksiniz diyor, doğru, dümdüz sözcükleri neredeyse kullanılmıyor. Herkes bir organizasyon yapmaya başladı. Türkçe konuşanlar, yazanlar ‘düzenleme’yi unutmaya başladılar.”Öte yandan, Atatürkçü Düşünce Derneği Adana Şubesi Başkanı İsa Kayadan da bir konuşma yaparak, toplumun her kesimi tarafından Türkçeye sahip çıkılmasını gerektiğini söyledi. Toplantıya Çukurova Belediyesi Kültür Müdürü Ufuk Tekin, dernek üyeleri ve Atatürk sevdalıları büyük ilgi gösterdi.
ADANA
28 Eylül 2016 - 20:45
'Kullanılmayan sözcükleri ölüme mahkûm ediyoruz'
Çukurova Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik, Dil Bayramı dolayısıyla Atatürkçü Düşünce Derneği’nde muhteşem bir konuşma gerçekleştirdi
ADANA
28 Eylül 2016 - 20:45