MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Dilek Ergönenç Akbaba, Kuzey Kafkasya’da yaşayan Nogay Türklerinin, Türkiye’de son zamanlara kadar çok fazla bilinmeyen bir Türk boyu olduğunu belirterek, Nogay Türklerinin tarih boyunca hep göçebe hayatı sürdüklerini açıkladı.
Türkoloji Merkezi’nde konuşan ve Nogay Türklerinin dünü ve bugünü hakkında önemli açıklamalarda bulunan Akbaba, 2010 yılı nüfus sayımına göre Rusya Federasyonu içinde 103 bin dolayında Nogay Türkü yaşadığını dile getirdi.
Çukurova Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi ve Türkoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Abik, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Dilek Ergönenç Akbaba’yı konuk etti. Toplantıya çok sayıda tarihçi ve edebiyatçı ile vatandaşlar katıldı.
ANA DİLLERİNİ KULLANIYORLAR
Nogay Adı ve Nogay Türklerinin Kökeni hakkında açıklamalarda bulunan Akbaba, Karaçay- Çerkez Cumhuriyeti ve Doğistan’daki Nogayakiy rayonu (Nogay bölgesi) başta olmak üzere Stavropol, Çeçen – İnguş Muhtar Cumhuriyeti, Astrahan, Romanya’nın Dobruca bölgesi, Türkiye’de Ankara’nın Şereflikoçhisar ilçesine bağlı köyler, Konya-Kulu’nun ve Eskişehir’in bazı köyleri başta olmak üzere doğudan batıya pek çok ilde; hem köylerde hem de şehir merkezlerinde hayatlarını sürdürmektedirler. Bütün Rusya Federasyonu’ndaki Nogayların yaklaşık 87.000’i ana dilini hala kullanmaya devam etmektedir” dedi.
BASKILARA MARUZ KALDILAR
Nogay Türklerinin etnik adlarının bir Altın Ordu şehzadesi olan Nogay Han’dan geldiğini dile getiren Akbaba, “Nogay kelimesinin Moğolca olup olmadığı ve kelimenin anlamları üzerine de farklı görüşler bulunmaktadır. Ayrıca Nogayların bulundukları coğrafyaya göre farklı adlarla da anıldığı görülmektedir. Tarih boyunca yaşadıkları yerlerin önemi dolayısıyla siyasi ve askeri mücadelelerin odak noktası olan Nogaylar; baskılara, göçe, katliamlara maruz kalmışlar, ekonomik yönden büyük sıkıntılara uğramışlardır. Bu zorluk ve sıkıntılar onları siyasi yönden olduğu gibi kültürel yönden de etkilemiştir” şeklinde konuştu.
KIRIM HANLIĞI’NIN BİR PARÇASI
Akbaba, “Nogayların tarihinde Edige Bey’in adı geçmektedir. Mangıt beylerinden biri olan Edige, Nogay gibi istediği şehzadeyi tahta çıkarabilen cesur ve kurnaz bir beydir. Nogay Ordusu’nun bütün bey ve mirzalarının Edige soyundan olduğu görülür. Türkiye’ye göç eden Nogay Türklerinin atalarının çok büyük bir kısmı Kırım Hanlığı’nın bir parçası olduğundan dolayı Osmanlılar, Ruslar ve başkaları tarafından hanlığın bütün Türk dilli Müslüman tebaası gibi bunlara da daha ziyade “Tatar” veya “Nogay Tatarı” denmiştir. Bu adlandırma Türkiye’deki Nogaylar için yakın bir tarihe kadar sürmüştür. Anadolu’yu kendine yurt edinen pek çok Nogay Türkü günümüzde kendi milli kimliğini yeni yeni fark etmektedir” ifadesini kullandı.
SÖZ SAHİBİ BİR TÜMEN BEYİ
Altınordu şehzadesi olarak bilinen Nogay’ın, Altın Ordu yönetiminde söz sahibi bir tümen beyi olduğunu ifade eden Akbaba, şunları söyledi: “Anadolu’daki Nogay Türklerinin pek çoğunun geçmişte kendilerine “Tatar” dedikleri bilinmektedir. Cuci’nin oğlu Moğol’un torunu olan, bir Altınordu şehzadesi olarak bilinen Nogay, Altın Ordu yönetiminde söz sahibi bir tümen beyidir. Bir cariyeden doğduğu için yasaya göre han olamamıştır. Ancak kırk yıl bu devlet üzerinde çok önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Don (Ten) ile Dinepr (Özü) arasındadaki bölgelerde nüfuz kazanan Nogay Berke Han’ın ölümünden sonra müstakil bir han gibi hareket etmiştir. Cengizlerden istediği kişiyi “han” ilan etmişti. Altınordu’nun işlerine durmadan karışarak anlaşmazsızlıklara sebep olan Nogay, Tula Buğa’ya karşı Tokta’yı (1290-1312) tahta çıkarmıştır. Tokta’ya birçok Nogay beyini öldürtmesine rağmen aralarında anlaşmazsızlık çıkmış, Tokta 1299 yılında Kafkasya dağları önündeki “Kökenlik” denen yerde Nogay’ın ordusunu yok etmiştir. Nogay da savaş meydanında öldürülmüştür (1300)”
Nogay Türklerine ait soruların yanıtlandığı toplantının ardından Prof. Dr. Deniz Abik, başarılı sunumundan dolayı Doç. Dr. Dilek Ergönenç Akbaba’ya plaket verdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: