PKK, DAEŞ ve DHKP-C ‘öldü’ dedikleri örgüt mensuplarını ‘canlı bomba’ seçiyor, böylelikle takipten kurtuluyor.Kolluk kuvvetlerinin operasyonları ile özellikle Güneydoğu ve Suriye sınırı hattında köşeye sıkışan örgütler, amaçlarına ulaşmak için şeytani yollar deniyorlar. Eylemcilerin bazı canlı bomba saldırılarında “mülteciler” arasından seçilmesi, Sur ve Cizre gibi ilçelerde “sabıkasız” gençlerin kullanılması bu yollardan bazıları. Güvenlik güçlerinin takibinden kaçmak isteyen örgütler, canlı bomba olarak seçtiği kişileri de çatışmalarda “öldü” gibi gösteriyor. Böylece “öldü” sanılan teröristler rahatlıkla hareket ederek hain emellerine ulaşıyor. PKK, DAEŞ ve DHKP-C’nin son altı ayda yaptığı saldırılarda söz konusu yöntemleri kullanıyor.
İlk olarak DAEŞ’in12 Ekim’de Ankara Tren Garı’na yaptığı saldırıda 102 kişi ölmüştü. Saldırıyı gerçekleştirenlerden Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün suç kaydı yoktu.
3 ay sonra İstanbul Sultanahmet’te 15 turistin ölümüne sebep olan canlı bomba saldırısını gerçekleştiren Nabil Fadli’ydi. Mülteci kılığında Türkiye’ye giriş yapan Fadli’nin herhangi bir suç kaydı yoktu. DAEŞ’in bombacılarının deşifre olmasıyla, Fadli’nin ismi ‘öldü’ duyurusuyla kamufle edilmişti. Bu sayede kimliği ortaya çıkmamıştı.
Aradan 1 ay geçmesinin ardından Ankara 2. defa kalbinden vuruldu. Merasim Sokakta askeri servis araçlarına yönelik yapılan saldırıda 29 kişi hayatını kaybetti. Yöntem de kişiler de yine aynıydı. Önce Salih Neccar olarak mülteci kılığında Gaziantep’ten Türkiye’ye geçiş yaptığı belirlenen kişinin Abdülbaki Sömer olduğu ortaya çıktı. Söz konusu canlı bombanın ailesi tarafından “kayıp” olduğu bildirilmişti.
3 Mart’ta 2 DHKPC’li Çiğdem Yakşi ve Berna Yılmaz Bayrampaşa’da ki çevik kuvvete saldırı düzenlediler. 2 isim de emniyet birimleri tarafından hazırlanan canlı bomba listesindeydi. Daha sonra polis ekiplerinin düzenlediği operasyonda 2 ismin de öldürüldüğü açıklanmıştı. Yakşi 19 ay boyunca DHKP-C terör örgütüne üyelikten tutuklu kalmıştı. Her iki isim de aranıyordu.
Ve 1 ay bile olmadan 13 Mart’ta Ankara’nın göbeği Kızılay’da 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan yine bir canlı bomba yüklü araçla saldırı gerçekleşti. Canlı bomba bu sefer bir kadındı. 2012’de Balıkesir’de üniversiteye yazıldığından beri ailesi haber alamıyordu. Tekirdağ’da yaşayan ailesi kayıp ilanı vermişti. PKK terör örgütü üyeliğinden tutuksuz yargılanıyordu. Dahok’a giderek orada PKK kamplarında bomba eğitimi aldığı tespit edilmişti.
6 gün sonra bu defa da İstiklal Caddesi’nde DAEŞ’li Mehmet Öztürk kendini patlattı, 5 kişi öldü. Gaziantepli Öztürk’ün yine suç kaydı yoktu. Ancak 3 yıldır aranıyordu.
‘Öldü’ deyip bombacı yapıyorlar
PKK, DAEŞ ve DHKP-C ‘öldü’ dedikleri örgüt mensuplarını ‘canlı bomba’ seçiyor, böylelikle takipten kurtuluyor.
Yayınlanma :
23.03.2016 08:19
Güncelleme :
23.03.2016 08:19


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: