MUSTAFA ÖZKE
ADANA(GÜNAYDIN) - İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD) kurucusu ve Başkan Yardımcısı Ayşe Bilgen, toplumdaki önyargılı davranışların tek tip nefret dili ürettiğini belirterek, bu konuda Türkiye’nin kabarık bir suç dosyası olduğunu söyledi.
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği’nin, ‘İnsan Hakları Nefret Suçlarını İzleme Raporu’ ile ilgili düzenlediği toplantı Şirin Otel’de gerçekleştirildi.
Toplantıya HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, İHAD Başkan Yardımcısı Ayşe Bilgen, İnsan Hakları aktivisti Çağlar Karakış, İnsan Hakları Derneği Adana Şube Eşbaşkanları Av. İlhan Öngör ile Sema Peynirci ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
İHAD Başkan Yardımcısı Ayşe Bilgen, Türkiye’de Alevi mezarlarının tahrip edilmesi ve evlerin işaretlenmesi gibi olaylarla nefret dilinin genişletildiğini belirterek, “Nefret dilini kullanmanın çok kötü sonuçlarını gördük. Medyada yankılarını okuduk. Medya da artık nefret dilini kullanmaktan uzak durmalıdır.” dedi
Türkiye’de özellikle son yıllarda yeniden tırmandırılan milliyetçilik, etnik ve dini gruplara yönelik hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığın artmasının, nefret suçlarının işlenmesine yol açtığını belirten Bilgen, “2005’te Ankara’da bulunan Uluslar arası Protestan Kilisesi’nin ‘Türk İntikam Tugayı’ imzalı mektupla tehdit edilmesi, ardından da molotof kokteyli atılıp yakılmak istenmesi, 2006’da Trabzon’da Rahip Andre Santoro’nun, 2007’de Ermeni gazeteci Hrant Dink’in, yine 2007’de Malatya’da Zirve Yayınevi çalışanı üç Protestan’ın öldürülmesi, hemen akla gelen ilk örnekler sayılabilir.” diye konuştu
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği kurucusu ve Başkan Yardımcısı Ayşe Bilgen, “Özgecan’ın katilinin cezaevinde öldürülmesi bir linç midir?” sorusuna, “Herkes bu haberi duyduğunda ‘oh iyi olmuş. Canıma değsin’ dedi. İnsan hakları anlamında baktığımızda herkesin adli yargılanma, cezasını çekme vs hakkı vardır. En kötü bir cinayeti işlemiş olsa bile bu böyledir. Yani onun orada öldürülmesi linç sayılabilir. Kitlesel bir şey var sonuçta. Toplum adına birilerinin cezalandırılması var. Lincin tanımında da bu var. Toplum birilerinin adına asıyor kesiyor. Özgecan olayını başka açılardan da değerlendirmek gerekebilir. Kadına yönelik şiddet hepimizin karşı olduğu bir şey. Orada, yargılama sürecinde, cezanın hukuk eliyle verilmesi bambaşka bir konu” ifadesini kullandı.
İnsan Hakları aktivisti Çağlar Karakış, nefret dilinin linç kampanyasına dönüşmesiyle büyük acıların yaşandığını vurgulayarak, Türkiye’de nefret diline bir an önce son verilmesi gerektiğini dile getirdi.
HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen ise, Türkiye’de nefret diliyle oluşturulan toplumsal çatışmayı önleyecek bir akıl inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Bilgen, “Türkiye’de kendini nefretin merkezi haline getirenler var. Nefret söylemleriyle başlayan linç olaylarının kontrolü mümkün olamayabilir. Herkes kaybeden olabilir. Bu yönüyle nefret dilinden uzak bir uzlaşı dili olması gerekir.” dedi
İnsan Hakları Derneği Adana Şube Eşbaşkanı Av. İlhan Öngör de böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: