MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Şair Adnan Gül, zem ve sahi adlı kitabıyla okurlarını derin bir yolculuğa çıkarıyor. Okurken, her satıra ayrı bir özen gösterildiği ve her şiirin kendi içinde farklı bir dünya yarattığının ayırtına varıyorsunuz.
‘Şiirle insanın kesiştiği her yol erdemdir’ diyen Adnan Gül, kitabında Yunusa, Pir Sultana, Mevlana’ya onların dilinden ve yaşamsal biçimlerinden sesleniyor.
Sahi başlığıyla yazdığı bir şiirinde,
‘Perdesiz saz, dilsiz güle benzer
Ya şaşmıştır yol, ya kendi gezer
Geceyi titreten o karanlıktır
Utanmaz kendini şafakla bezer’ diyor.
Şair yine burada okuyucularını düşünmeye yönelten bir yola götürüyor. Şair Adnan Gül, zem ve sahi adlı kitabında, imge, üslup ve şiir örgüsü açısından özel bir emek sarf ediyor. Kullandığı sade dilin gizemi şiiri okuyup düşündükten sonra kendini ele veriyor.
Parantez içi şiirlerinden birinde ‘büyük dağlar sanki şaka’ başlığını kullanan Adnan Gül,
(- ey kırık eşik sonsuz ayna
gönül her bedene uymuyor
alikıran yerindeyim keserin
gelen otağına gözyaşı,
tanrıdır sevişir duyurmuyor) diyor
‘doğrudan konuşmak istedim kendimle’ adlı şiirinde ise,
(- gül olduğum aşka adandım
ne ise odur geçmiş, aşk yarasında
aşk eğreti, kırık mutlakmış meğer
usanmaz gül imiş mert sevdasında
anladım ki, yüzüm kalbimde benim
bahar tuzak, masal kendine tükenmekte
mahşer çocuklarıdır sevdikçe ölen
ilk aşklardır hasrete bilenmekte) diyerek aşıkları derin duygulu bir yolculuğa çıkarıyor.
Şair Adnan Gül, zem ve sahi kitabını hazırlarken, bardağın hepsini taşırmış. Hani bir bardağın taşması için önce dolması gerekiyor ya…
Zem ve sahi de bardak öyle bir dolmuş ki, taşkını sürüklüyor insanı bütün kelimelerin aşkına…
Yorumlar
Kalan Karakter: