FERHAT BİLMECE
ADANA (GÜNAYDIN) – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Suriye ve Irak kaynaklı göç konusunda bugüne kadar 31 milyar dolar para harcadıklarını belirterek, 165 bin Suriyelinin, terörden arındırılan Fırat Kalkanı Bölgesi'ne geri döndüğünü söyledi. Soylu, 2018 yılında Türkiye'ye Afganistan kökenli 29 bin 899 göçmenin kaçak giriş yaptığını, 7 bin 100 tanesinin ise geri gönderildiğini ifade ederek, Iğdır ve Ağrı sınırına örecekleri 144 kilometrelik beton sınırın 76 kilometresinin tamamlandığını açıkladı.
Adana'da İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün, müdürlük yetkililerinin katılımıyla düzenlediği Stratejik Yönetim ve İstişare Konferansı'nda konuşan Bakan Soylu, Ortadoğu'dan gelen mültecilere Avrupa ülkelerinin kayıtsız kaldığını belirterek, “O ülkelerin tuzu kuru.” dedi
DİRİ DİRİ YAKIN
Konferansta söz alan Bakan Süleyman Soylu, konuşmasına gazetede okuduğu Yunanistan’da yaşanan bir haberi anlatarak başladı. Konuşmasında, “’Diri Diri Yakın’.. Dün bir gazetede böyle bir haber başlığı vardı. Haberin konusu da şu: Yunanistan’da aşırı sağ parti üyesi bir grup, Afgan mülteci grubuna saldırıyor ve saldırırken de ‘Diri Diri Yakın’ diye slogan atıyor. Gazetenin aynı sayfasının bir başka köşesinde, küçük bir haberin başlığı da şöyleydi: ‘Yalnız Göçmen Çocuklar, Avrupa’da Kayboluyor’. Bu haberde de Belçika’da geçen yıl, refakatçisi olmayan 618 mülteci çocuğun kaybolduğu, organ mafyasının veya çocuk tacizcilerinin kurbanı olduğundan endişe edildiği yazıyor.” dedi.
GÖÇ 21. YÜZYILA YAKIŞMIYOR
Habere göre; kayıp çocuklar sayısında, Avrupa’da 2017 yılında ciddi bir artışın yaşandığını, tedbir alınmadığını ve durumun kötüye gittiğini söyleyen Bakan Soylu, “Bu girizgahı yapmamdaki maksat; dünyanın karşı karşıya bulunduğu sorumluluğu ve bizim hem pozisyonumuzu, hem de farkımızı göstermek içindir. Hepinizin bildiği gibi, Ortadoğu’daki terör ve şiddet kaynaklı göç meselesi, maalesef 21.yüzyıla yakışmayan bir hal almıştır. Fotoğrafı bizim açımızdan özetlersek, göç güzergahında iki ayrı bölge ve tavır var. Birincisi Türkiye, ikincisi de Türkiye’nin Batısı. Türkiye, göçün kaynaklandığı yere doğrudan sınır komşusu. Hem göçe sebebiyet veren terör ve şiddet ortamıyla komşuyuz, hem de bu bölgeyle tarihsel ve insani bağlarımız var. Orayla akrabalık ilişkilerimiz var, soydaşlık ilişkilerimiz var, dindaşlık ilişkilerimiz de var. Yani bu meselede sapla samanı birbirinden ayırmak zorundayız. Göçün hem hedef ülkesiyiz, hem de geçiş ülkesiyiz. Sınır geçişlerimizi, kara ulaşımımızı ve deniz ulaşımımızı kontrol altında tutmakla mükellefiz. Bunu yaparken de insanların zarar görmemesini sağlayacağız, aynı zamanda terörü de dışarıda tutacağız.” şeklinde konuştu
“BİZLER, KADİM BİR MEDENİYETİN MİRASÇILARIYIZ”
Adana Valisi Mahmut Demirtaş da medeniyetin bu coğrafyada ortaya çıkardığı bütün devletlerin, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar göç olgusuyla bir şekilde içli dışlı olduğunu belirterek, Türkiye Cumhuriyeti’nin de aynı şekilde göçü yönetme sorumluluğuyla her zaman karşı karşıya kaldığını anlattı. Demirtaş, “Suriye uyruklu yabancıların il nüfusumuza oranı yaklaşık yüzde 9’dur. Irak, Afganistan ve İran uyruklu yabancıların toplam sayısı ise 4 bin civarındadır. Bu rakamlarda göstermektedir ki ilimiz ciddi anlamda bir yabancı göçmene ev sahipliği yapmaktadır. Bizler, kadim bir medeniyetin mirasçılarıyız. O medeniyet ki, milyonlarca insanı, sulh ve selametle yüzyıllar boyu gölgelendirmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, Suriye Ortadoğu kaynaklı olarak başlayan kitlesel göç hareketi, Ülkemize ciddi bir ekonomik ve sosyal sorumluluk yüklemiştir. Yaşanan bu göç, sadece ortaya koyduğu insanlık dramları ile değil, yarattığı güvenlik problemi nedeniyle de dünyanın gündemine oturmuştur.” şeklinde konuştu
Yorumlar
Kalan Karakter: