"Tribünlere oynamıyoruz"

Ata Demirer, 15 yıl önce Korsan TV’de skeç halinde ekrana getirdiği ‘Veteriner Niyazi Gül’ karakterini beyaz perdeye taşıyor. Çekimlerinin büyük bir bölümü İzmir’de gerçekleşen filmin hem hikayesini yazan, hem de başrolünü üstlenen Demirer’i Demet Akbağ yine yalnız bırakmadı. ‘Niyazi Gül Dörtnala’ filmi için bu kez bambaşka karakterler olarak kamera karşına geçen Ata Demirer ve Demet Akbağ’a filmde; Şebnem Bozoklu, Levent Ülgen, Kevork Malikyan ve
Ayşenil Şamlıoğlu eşlik ediyor.

Nasıl bir karakterle hayranlarınızın karşısında olacaksınız?
Ata Demirer: ‘Veteriner Niyazi Gül’ü zaten bilen biliyor. ‘Niyazi’, Anadolu’nun bağrından kopmuş, kendini geliştirmiş, uçuk kaçık, hayvan düşkünü veteriner bir hekim. İnsanlardan uzak hayvanlara yakın, kendi halinde bir adam.
Demet Akbağ: Canlandırdığım alışılmış rollerimin dışında, kendimin ve izleyenlerin şaşırdığı karakterlerle görünmeyi severim. Bu filmde de ‘Sultan Şahmerdan’ farklı bir karakter. ‘Sultan’ varlıklı, milyonlarca kürkü olan ama bir yandan da atları seven değişik bir kadın. Filmimizde ‘Niyazi’, ‘Sultan’ ve ‘Sultan’ın ezeli ve ebedi aşkı ‘Rıza Kabakoz’un (Levent Ülgen) yollarının bir şekilde kesişmesiyle başlayan bir macera yaşanıyor.

Film nerelerde çekildi?
A. D.: İzmir coğrafyasını kullandık. Seferihisar, Urla, Buca, Alsancak, Bornova, Foça ve İnciraltı gibi yerlerde çekim yaptık. Bu film için aslında İzmir’de geçen bir şehir filmi diyebiliriz. ‘Eyyvah Eyvah’taki gibi müzik ağırlıklı olmayan ve mesaj vermeyen bir film. İzleyenleri direkt komediye, güldürmeye ve eğlendirmeye davet eden bir film yapmak istedik.

Oyuncu kadronuz aynı mı?
A. D.: Aynı oyuncu kadrosuyla ilerliyoruz. Bu filmde Şebnem Bozoklu, Levent Ülgen ve birkaç oyuncu arkadaşımız daha bize katıldı. ‘Berlin Kaplanı’nda olduğu gibi filmin hikayesine göre yeni oyuncular girip çıkıyor ama birbirini tanıyan bir ekibiz.

Birbirinizle çalışmak nasıl bir duygu?
A. D.:Demet Akbağ’la çalışmak çok güzel ve güven veren bir duygu.
D. A.: Her zaman söylediğim gibi biz Ata’yla bir arada olmayı seviyoruz. Senaryoda içimize sinen karakterler oldukça onları buluşturmayı ve beraber üretip, setin içinde olmayı seviyoruz. Çok şükür bu film ve karakterlerimiz içimize sindi ki biz de tekrar çalışma fırsatı bulduk. Hasretini çektiğimiz set ortamına kavuştuk. Bir sonraki maceraya kadar bu film, bizim en kıymetlimiz.

Neden bu karakteri beyaz perdeye taşımak için 15 sene beklediniz?
A. D.: Beş seneden beri film yapıyorum. Üç tane ‘Eyyvah Eyvah’ serisi çektik. Ve ‘Berlin Kaplanı’ filmini yaptık. Bu filme sıra ancak geldi.
D. A. : Her şeyin bir zamanı var. O da bu zamanmış. Ata zaten böyle bir işi ancak içine sindiği zaman yapmayı düşünür. ‘Hüseyin Badem’ de onun çok sevdiği bir karakterdi. Ve çok sevildiği için arka arkaya filmleri oldu. Bu illa ki olacakmış, sıralaması şimdi geldi.

‘Keklik bile besledim’
Her zaman hayvanlarım vardı. Şimdi de üç tane köpeğim, kuşlarım ve güvercinlerim var. Çocukluğumdan beri hayvanlara meraklıyım. Hatta bir ara evde keklik bile besledim. Kanatlı kuşlar veterinerlerin değil de kuşbazların bildiği yöntemlerle tedavi edilen hayvanlardır. Bu karakteri de hayvanlara olan merakım doğurdu. Bu karakteri 15 yıl önce televizyonda Korsan TV’de yaptım. Filmini yapmak da ancak şimdiye kısmetmiş. Senaryosunu ve hikayesini bir sene içinde toparladık, şuanda çekimlerini tamamlamak üzereyiz.

‘Özge bu filmde olamadı’
Özlendiğini ve iyi tepkiler alacağını bildiğiniz bir karakter olduğu için mi ‘Niyazi’yi sinemaya taşıdınız?
Hiçbir zaman tribünlere iş yapmıyoruz, yapmadık. Şu ya da bu şekilde tepki bekliyorum demek çok yersiz olur. Önemli olan bu işi yaparken mutlu olmamız. Çünkü biz mutlu olduğumuz zaman, herkes mutlu oluyor. Veya bizim gibi hisseden çok kişi olabiliyor.

‘Eyvah Eyvah’ gibi bu film de bir seri olacak mı?
Ne olur inanın ben de bilmiyorum. Çünkü hislerime göre hareket ediyorum. Canım şuan bu filmi yapmak istedi ve yaptım. Ama bir sonraki film bu olmayabilir.

Filmde bazı sürprizleriniz olacakmış. Bu sürprizlerin içerisinde eski eşiniz Özge Borak da var mı?
Her film içinde ufak sürprizler barındırır. Özge bu filmde yok. Bu film bir sene öncesinden belli olan bir şey olduğu için bunda olamadı. Ama Özge’yle önümüzdeki kış ortak yapmak istediğimiz bir Bursa filmimiz var.

Demet Akbağ: ‘KÖTÜ OLMAKTAN ZEVK ALDIM’
‘Sultan Şahmerdan’ın diğer canlandırdığınız karakterlerden farkı ne?
Benim için en değişik özelliği; varlıklı ve çok kürk giyiyor olması. Daha önce hiç böyle bir rol oynamamıştım. Kötü bir karakter. Zaman zaman iyileştiği oluyor ama sempatik ve sevilesi bir karakter değil.

Kötü bir karakter oynamak nasılmış?
Oyuncular için kötü bir karakteri oynamak çok zevklidir. Benim için de öyle oldu, değişik ve kötü olmaktan zevk aldım. Ama filmimizin daha kötü karakteri Levent’in (Ülgen) oynadığı ‘Rıza’ karakteri.

Size göre herkes komedi oynayabilir mi?
Her oyuncu komedi oynayamaz. Komedi oynayabilmek öğrenilebilen bir şey değil; doğuştan gelen bir yetenek. Çalıştığım oyuncu ve ekiplerle, deneyimlerimle bunu öğrendim. Her iyi oyuncu dediğiniz kişiden mizah alabildiğiniz bir durum olmuyor.

Canlandırdığınız sayısız kadından sizin için hangisi daha özel?
Hiçbirini ayırt edemem. Hepsini çok seviyorum. ‘Firuzan’ı, ‘Firüze’yi ve ‘Site Ana’yı çok sevdim. Karakterlerim konusunda seçici davranıyorum. Rolle bütünleşeceğime inanırsam o projelerin içinde oluyorum. Ama bir oyuncu canlandırdığı karakterleri en sevdiğine göre sıraya koysa birbirinden çok zor ayırt eder.