İzmir Bornova’da, Ceyda Yüksel’in cinayet davasında sanık Serkan Dindar’a verilen müebbet hapis cezası, “haksız tahrik” indirimi uygulanarak 18 yıla düşürüldü. Bu kararın Yargıtay incelemesinden geçtiği ve onandığı yönünde bilgiler kamuoyuna yansıdı.
Yerel mahkeme kararında, Ceyda Yüksel’in sanığın cinsel yakınlaşma talebini reddetmesi “haksız tahrik” kapsamında değerlendirilmişti.
Ayrıca dosyada uyuşturucu ticareti yaptığı iddia edilen sanığın, “uyuşturucu kullandığını kabul ettiği ve uyuşturucu ticareti yaptığı iddia edilen S.S. hakkında elverişli bilgiler verdiği” gerekçesiyle, “uyuşturucu madde ticareti yapma ve sağlama” suçundan ceza verilmediği yönünde değerlendirme yapıldığı basına yansımıştı.
Kamuoyunda Soru İşaretleri
Av. Meryem Türktekin, “Tahrik indirimi kadın cinayetlerini artırıyor. Verilen her haksız tahrik indirimi, başka bir kadının yaşamına mal oluyor. Toplumun adalet duygusunu sarsan bu uygulamaya son verilmelidir” dedi ve dosyayla ilgili kamuoyunda oluşan şu soruları gündeme taşıdı:
- Meşru bir hakkın kullanılması nasıl haksız tahrik olarak değerlendirilebilir?
- Dosyada adı geçen S.S., gerçekten uyuşturucu ticareti yapan bir kişi midir?
- Yoksa bu şahıs, sanığın ikinci cezadan kurtulması için suçu üstlenen veya hedef gösterilen bir kişi olabilir mi?
Türktekin, bu soruların yanıtlanabilmesi için dosyanın şeffaf ve kapsamlı şekilde yeniden incelenmesi gerektiğini vurguladı.
Kişinin Beden Dokunulmazlığını Koruması Tahrik Sayılamaz
Cinsel yakınlaşmada bireyin rızasının olması hem Türkiye’de hem de uluslararası hukukta tartışılmaz bir haktır. Mağdurun beden dokunulmazlığını koruması, failin eylemini hafifletici bir sebep olarak gösterilemez.
Anayasa ve Uluslararası Hukuk Dayanakları
- lAİHS Madde 2, 3, 8
- BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 3
- Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi Madde 7
- CEDAW – Kişinin rızası olmadan bedenine müdahaleyi yasaklar.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Ceza Kanunu gereğince herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı vardır. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda belirtilen haller dışında kimsenin bedenine dokunulamaz.
Cinsel yakınlaşmayı reddetmek kişisel rızaya dayalı bir hak kullanımıdır. Bu davranış, ne ahlaki ne de hukuki açıdan “kışkırtıcı” ya da “tahrik edici” olarak yorumlanamaz.
Türk Ceza Kanunu Madde 29’da yer alan “haksız tahrik” indirimi, ancak mağdurun haksız bir fiil sonucu fail üzerinde ciddi bir öfke veya elem yaratması durumunda uygulanabilir. Meşru bir hakkın kullanımı haksız fiil olarak değerlendirilemez.
Toplumsal Farkındalık ve Yasal Reform Birlikte Yürütülmeli
Kadına yönelik şiddetle mücadele yalnızca yasal düzenlemelerle değil; eğitim müfredatından yargı diline, medyada kullanılan ifadelerden toplumsal farkındalık kampanyalarına kadar her alanda eşitlik ve saygı kültürünü yerleştirecek bütüncül politikalarla yürütülmelidir.
Yargı ise, ne istismarı ne bilgisizliği ne ihmali ne de baştan savmayı kabul edebilir. Her karar yalnızca bugünü değil, yarını da şekillendirir. Bu nedenle yargı kararları, suçu mazur gösterecek yorumlardan arındırılmalı; bireyin yaşam hakkını, onurunu ve güvenliğini merkeze almalıdır.
Arnavutluk Örneği ve Reform Çağrısı
Arnavutluk’ta anayasa değişikliği sonrası çıkarılan yasa ile 2016’dan önce göreve başlayan tüm hâkim ve savcıların mal varlıkları, suç örgütleriyle olası ilişkileri ve mesleki yeterlilikleri bağımsız bir komisyon tarafından incelendi. Sürecin sonucunda ülkedeki yargı mensuplarının önemli bir kısmı görevden alındı veya istifa etti; böylece yargıya duyulan güven yeniden tesis edildi.
Türkiye’de de vakit kaybetmeksizin yargıya güveni pekiştirecek benzer mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
TBMM Göreve
Kadına yönelik şiddet davalarında hiçbir şekilde ceza ve infaz indirimi uygulanmamalıdır.
TBMM, maktul kadın veya erkek olsun tüm cinayetlerde haksız tahrik indirimini kaldırmalı; devletin asli görevinin yaşam hakkını korumak olduğunu unutmamalıdır.
Cana kastı mazur gösterebilecek hiçbir sebep olamaz!
Yorumlar
Kalan Karakter: