Bu iki kelime bile yüreğimizde açılan yaranın büyüklüğünü anlatmaya yetiyor aslında. Bir askerî personel uçağının düşmesi sonucu şehit olan evlatlarımız, yalnızca ailelerinin değil, tüm milletin bağrına kor gibi düştü. Çünkü bu topraklarda acı, her zaman önce düştüğü yeri yakar; ama ateşi kısa sürede tüm memlekete yayılır.
Her biri bir ocağın ışığıydı. Bir annenin umudu, bir babanın gururu, bir kardeşin kahramanı… Kimi göreve yeni başlamıştı, kimi yıllarını bu ülkenin güvenliğine adamıştı. Yaşları, rütbeleri, görev yerleri farklıydı belki; ama hepsinin yüreğinde aynı duygu vardı: Bu bayrağa, bu millete hizmet etmek.
Bugün Türkiye, yine bir matem sabahına uyandı. Evlatlarını kaybeden annelerin gözyaşı, babaların omuzlarından düşmeyen o ağır sessizlik, çocuğunu son kez saramadan “vatan sağ olsun” demek zorunda kalan eşler… Bu acılar, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar derin. Ve biz biliyoruz ki her acının bir sahibi vardır; fakat asker şehadeti, yalnızca bir ailenin değil, tüm milletin ortak acısıdır.
Bu tür kazalar bize bir kez daha hatırlatıyor: Vatan uğruna verilen her kayıp, aslında hepimizin omzuna yüklenen bir sorumluluktur. Bir yandan şehitlerimizin emaneti olan ailelerine sahip çıkmak, diğer yandan da bu acıların tekrar yaşanmaması için gereken her adımı atmak… Bu, devletin de milletin de insani ve vicdani görevidir.
Bugün tek yürek olup şehitlerimizi uğurlarken, içimizdeki öfkeyi değil, onlardan miras kalan cesareti büyütmeliyiz. Onların yarım kalan hayallerini, bu ülkenin geleceğine duydukları güveni yaşatmak bizim boynumuzun borcudur.
Başta şehitlerimizin aileleri olmak üzere, tüm Türkiye’nin başı sağ olsun.
Yüreklerimize kor gibi düşen bu kaybın acısı dinmeyecek belki… Ama unutmayacağız:
Onlar bu vatan için can verdi; biz de bu vatanı onların emaneti olarak sonsuza kadar yaşatacağız.
Yorumlar
Kalan Karakter: