Büyük düşünür İbn–i Haldun’un devletleri insanlarla özdeşleştirdiği gibi bizde metastazı insan organizması ve devlet organizması üzerinden anlatalım.
Tıbbi metastazda kanser hücrelerinin tüm vücudu sarabilmesi için iki önemli koşul gerekli. Birincisi vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması, ikincisi ise kanserli hücrelerin beslenmesi…
Kitabın atıfta bulunduğu siyasi metastazın ise büyüyüp gelişebilmesi için yine iki koşul gerekli. Birincisi devletin bağışıklık sisteminin, yani onu koruyup kollamaya, adaletten ayrılmamaya, eşit davranmaya yemin etmiş kamu görevlilerinin ettiği yemine sadık kalmayarak başka yapılara itaat etmeleri. (Görevini lâyıkı ile yapanlar müstesna) İkincisi ise bu kanserli hücrelerin beslenmesi yani yolsuzluk, zulüm, adam kayırmacılık, liyakatsizlik vs…
*****
İnsan organizması ile devlet organizması arasındaki bağ bu iki örnekle anlatmış olduk. Peki bu örneğin konumuzla ne alakası var demeyin! Anlatayım; Sayın Devlet Bahçeli her cümlesinde bir beka sorunundan bahsediyor. İçinde bulunduğumuz duruma baktığımda kendisi ile hem fikirim. Hatta durumun daha vahim olduğunu düşünüyorum. Ancak ben siyasetçilerin yaptığı gibi partilere siyasi hareketlere bakıp bir beka sorunu tespitinde bulunmayı çok öncelikli bulmuyorum. Bence bu beka sorununu tartışmak için insana bakmak gerekli. Siz güzel ahlakı, vatan sevgisini, liyakati ayakta tutamıyorsanız devleti nasıl ayakta tutacaksınız. İnsana rağmen bir devlet olur mu?
*****
Farkında mısınız bilmiyorum artık siyasi mitingler, camiler ve sportif faaliyetler dışında bizi bir araya getiren pek bir şey kalmadı. Bunun sebebi siyasetten ziyade artık toplumumuzda manevi değerlerin kayboluşu olabilir mi?
Bu konu aslında çok tartışılacak bir konu ama ben Şeyh Edebali’nin insanı yaşat ki devlet yaşasın sözünün düsturuyla şu sözle sonlandırmak istiyorum; insanlığın baki olmadığı yerde hiçbir şeyin bekası olmaz.
Çok doğru,