Alternatifsiz Değiliz Ve İnanıyorum Ki Birlikte Değiştireceğiz…
Yönetimi ve statükosu yarım yüzyıldır değişmeyen Şoförler Odasını, Esnaf Odalarını, TOBB, Futbol Federasyonunu, siyasi parti kısır yönetim organizasyonlarını andıran ve yıllardır baromuzu tahakkümü altına alan bu saadet zincirinin, mevcut yönetimden süregelen yöneticiye devredilmek istenen bu sultanlık düzeninin ve kast sisteminin kırılması için;
Biz de varız bizim sorunlarımız da var çığlığımızın artık Baromuzca duyulmasının zamanının geldiğini haykırmak ve eyleme geçmek için;
Oylarımızdan aldıkları yetki ve güç ile güç aldıkları bizlere yabancılaşan, kendi dahlinde bürokratlaşan, rengini ve duruşunu kaybeden, kendi varlığını devam ettirmekten başka bir amacı veya motivasyonu kalmayan baro yönetimlerinin yeniden ve yeniden baromuza hükmedememesi için;
Kimsenin kölesi değiliz ancak kainatın, insan dışı canlıların efendisi de asla değiliz; insan veya hayvan hiçbir canlı da bizim kölemiz değildir. Hiçbir canlı bize hizmet etmek için dünyaya getirilmemiş/gelmemiştir, hiçbir anne yavrusunu biz yiyelim, sokaklara terk edelim, barınaklara hapsedelim, hunharca katledip tüketim/yiyecek malzemesi olarak kullanalım, sucuk yapıp dolaplarımıza dolduralım diye çocuklarını doğurmamaktadır. Bu insani küstahlığı, kendini beğenmişliği, ben merkezciliği derhal, bugünden yarına kalmayacak şekilde bırakmamız lazım ve yasal düzenlemelerimizi de derhal bu paradigma değişikliği üzerine kurgulamayız. Yeryüzünün hiçbir canlısına kötü muamelede bulunamayız, bu insani sorumluluğun, ahlaki inancımızın, yeryüzündeki tüm inançların inançsal/dini veya beşeri emridir. Ancak biz Avukatların hakların koruyucusu olarak çok önemli bir görevi daha vardır ki o da tüm canlıları korumak, başta yaşam hakkı olmak üzere doğuştan sahip oldukları hiçbir hakkın ellerinden alınmasına izin vermemek. Sokakta yaşamak zorunda kalan can dostlarımızın zalimce, zehirlenerek, parçalanarak, canlı canlı gömülerek katledilmesine en son perdeden karşı koymak, bir soykırım yaşanmaması için en üst perdeden hukuki ve insani kalkan olmak, yeni Hayırsız Adalar yaşanmaması için;
Maalesef barolarımız kadınlarımızı kaderine terk etmiştir. Bu alanda ve bir an önce gerçekleştireceğimiz paradigma değişikliği, oluşturacağımız gündem, dahil olacağımız dava ve soruşturmalar, açacağımız dava ve vereceğimiz şikayetler ile kadına karşı fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddetle mücadele alanında gündem yaratmak ve çözme iradesine sahip etkili/yetkili mercilerin çözüme odaklanmasını sağlamak zorundayız. Başka çaremiz yok. Kadını her an katledilen bir toplumun hayatta kalması, medeni ve uygar bir ulus olarak varlığını devam ettirmesi olanaksızdır. Bu itibarla kadınlarımızın ilkel, cinsiyetçi, eril düşünceli her kademeden yöneticinin aşağılamalarına, feodal erkek namusu anlayışına kurban edilmesine, katledilmesine, hor görülmesine karşı durmak için;
Şehrimizin kirli ellerce planlı ve organize şekilde uyuşturucu suç cenneti haline getirilmesine;
Doğamızın, havamızın, suyumuzun, ormanlarımızın kirletilmesine, şehrimizin çöp deposu haline getirilmesine, tabiatımızın katledilmesine, onurlu yaşama hakkımızın elimizden alınmasına karşı dimdik ve organize şekilde durmak, bu konuda fedakarca çaba sergileyen meslektaşlarımızın sonuna kadar arkasında durmak için;
Kalemlerde, savcılık odalarında, duruşma salonlarında liyakatsiz, egosu yüksek kendisi küçük süjelerce küçük düşürülmemize, horlanmamıza, aşağılanmamıza karşı durmak, keyfi karar ve eylemlerle mesleğimizin onurunu lekelemeye çalışanlarla en sert şekilde mücadele etmek için;
Hülasa tüm süjeler tarafından hak ettiğimiz saygıya uygun muamele görmek için;
Aday dayatmalarına, manipülasyonlu ön seçimlere, dayatılan adayları seçmek zorunda bırakılmaya karşı durmak, demokrasiyi, adaleti, hakkaniyeti ilkin kendi içimizde sağlamaya çalışmak, aydın, demokrat, modern, laik, evrensel hukuk ilkelerine inanan, emekten ve barıştan yana hukukçuların en zor anlarda dahi muhakkak bir alternatif çözüm yaratabileceğini, asla yılmayacağını, boşvermeyeceğini, sinmeyeceğini göstermek;
Hukuk tanımazlığa, despotluğa, merhametsizliğe, duyarsızlığa, otoriterleşen ve hukuku, Anayasayı hiçe sayan siyasi yönetim tarzına, mesleki yoksullaşmaya, yozlaşmaya, liyakatsizliğe direnmek için;
Adana Baro Başkanlığına ADAYIM.
Çeyrek yüzyıldır organize, bilinçli ve karanlık bir tercih sonucu kasten içine düşürüldüğümüz antidemokratik yapının beraberinde getirdiği asırlık kurumlardaki büyük çürüme ve yozlaşma;
Binlerce yıldır çetin mücadele ve zorluklarla gelişen ve yenilenen bilim, sanat, hukuk, adalet ve hakkaniyet gibi değerlerle oluşan uygarlık verileri ile harmanlanmış özgür ve nitelikli bireyler yerine ırkçı, türcü, yabancı düşmanı, dezavantajlı guruplara ve kadınlara kin kusan, karanlık tarikatlarda tütsülenmiş insanlar kümesinden oluşan şehirler, kasabalar;
Kurumsal ve mesleki vasatlık, kahreden adaletsizlik, kendi parametresinde dahi dibe vurmuş liyakatsizlik, kara para cenneti haline gelmiş rant ekonomisinin neden olduğu üretimsizlik, verimsizlik, kara paranın neden olduğu yolsuzluk sarmalı ve bu sarmalın sonucunda karşı karşıya kaldığımız derin, yapışkan ve kalıcı yoksulluk, tüm meslek mensupları gibi biz avukatları da neredeyse nefes alamaz hale getirmiştir.
Yargının siyasi erki elinde bulunduran oligarka hizmet ettiği darbe ve sıkıyönetim dönemleri gibi ülkenin en karanlık dönemlerinde dahi avukatlık mesleği bu derece itibar kaybetmemiş, etkisiz hale getirilmemiştir. Bu dönemlerde dahi mesleğimiz sosyal yaşamda son derece saygın, ulaşılamaz, en prestijli meslek dalı olarak kabul edilmiştir ancak ne üzüntü vericidir ki Avukatlık mesleği ülkeye hakim olan bu genel çürüme ve saygınlık yitiminden nasibini alan ilk mesleklerden olmuştur.
Baro Başkanlığı ve Yönetiminin ülkenin üzerine bir karabulut gibi çöken tüm bu sorunları çözme kapasitesi tabi ki sınırlıdır ancak 7.000’e yaklaşan ve son derece liyakatli, eğitimli, her biri birbirinden değerli üyeleri ile oluşturamayacağı gündem, çözülebilmesi anlamında ışık tutamayacağı sorun bulunmamaktadır. Arkasında dünyanın en etkili ve eğitimli meslek mensubu olarak kabul edilen 7.000 hukukçusu/son derece donanımlı Avukat üyesi olan bir Baronun herhangi bir sorunu çözme kapasitesi olmadığı tasavvur edilmemelidir. Bu bizlere yakışmaz.
Mesleğimizin/meslektaşlarımızın sorunlarının, ülkemizin içine düştüğü siyasi, ekonomik, yargısal ve beşeri açıdan karanlık ve acı atmosferin, düne kadar devam eden, üzerine çok sayıda yeni sorun da eklenerek bugüne kadar gelen travmalarımızın katmerleştiğinin farkındayım. Bu son derece karanlık konjöktürde, ucunu göremediğimiz zifiri zindan karanlığı tünelde, Barolarımızın ışık tutucu, ufuk açıcı ve farklı bir bakış açısı yaratma zamanının çoktan geldiği, içine hapsedildiğimiz paradigmanın yırtılması/değiştirilmesi adına ilk ateşleyici gücün de insanlık tarihi dikkate alındığında adalet ve hukuk mücadelecileri olan biz ve örgütlü gücümüz olduğunun da elbette ki sizler gibi farkındayım.
Ülkemizin hangi ilinde yine hangi görüşe mensup aday veya gurup yönetimde/başkanlıkta yer alır ise alsın ülkenin geneline hakim olduğu üzere Barolarımız maalesef bürokratik bir yapıya bürünmüş; seçimler maalesef kendi dar kısırdöngüsünde bir iç değişim ve güç devri ile farklı renk, bakış ve yaklaşımların baskılandığı kurumlar haline gelmiş; hatta bir dönem, Türkiye Barolar Birliği gibi ülkenin tüm barolarının en üst temsil makamı olan o değerli makam, siyasi iktidarın mütemmim cüzü/payandası olarak hareket etmiş, asıl görevi mesleğin ve meslektaşlarının sorunlarını gidermek, onlara mesleki yaşamda destek olmak, ülkenin adalete erişiminde, hakkaniyetin tesisinde rol almak olan bu dev organizasyon Baroların parçalanmasına, içlerinde Adana Baro Başkanı ve yöneticileri de olmak üzere Başkanlarımızın/yöneticilerimizin polis şiddetine, rehin alınmalarına, aç bırakılmalarına, yağmurda, çamurda, soğukta yerlerde sürüklenmesine ilk elden aracı olmuştur. İnsan olarak da meslektaş olarak da hepimiz büyük utanç duyduk ve ülke tarihine bu utancı yaratacak bir başka yönetim de bugüne kadar gelmemiştir.
İşte bu yapının, bu atmosferin Barolarımızı esir almasına izin vermeyelim. Barolar hiç kimsenin gizli kariyer niyet basamağı, ego ve makam tatmini, güç ve iktidar hırsı payandası veya sandalyesi olmasın. Yeni Feyzioğlullarına, yeni bürokratik kadrolaşmalara, yeni kamu kurumu vasfında devlet dairesi haline gelmiş Baro yönetimleri oluşmasına izin vermeyelim. Bu yaklaşım farkını, bu paradigma değişikliğini beraber yapabileceğimize inancım tamdır.
Desteğinizle hiç kimsenin memnun olmadığı ve aynı şekilde devam ettirilmek istenen bürokratlamış bu yönetim anlayışını ve zincirini, bu kısır döngüyü muhakkak kıracağız ve Baromuz, bu kırılma sonrası kısa süre içerisinde ve elbette yine desteğinizle savunma ve hak mücadelesinin gerçek bir neferi haline gelecektir ve bayrağı bir sonraki değerli dostumuza onurla devredeceğiz.
Saygılarımla.
Avukat Sinan Tumlukolçu
19/04/1975 yılında Adana ilinde dünyaya geldim.
1995 yılında girdiğim Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1999 yılında tamamladıktan sonra Adana ilinde Avukatlık stajına ve mesleğine başladım.
Akabinde Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümünde Yüksek Lisans eğitimi aldım ve ‘Kamu Meslek Kuruluşları Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarında Disiplin Suçları Ve Cezaları / Discipline Crimes And Punishments İn The Occupational Organizations Having The Quality Of Occupational Organizations İn Public’ tezi ile Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım.
Sonrasında Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Sosyal Bilimler Enstitüsünde Doktora eğitimine başladım ve şu an itibarı ile ‘Olağanüstü Dönemler ve Olağanüstü Dönemlerde Hak Arama Özgürlüğü’ konusu/ismi altında devam eden tez yazım aşaması ile eğitimimi tamamlamaya çalışmaktayım.
1999 yılında stajyer olarak başladığım meslek hayatıma halen Adana ilinde bağımsız çalışan Avukat olarak devam etmekteyim.
Yaklaşık 24 yıllık meslek hayatım boyunca ağırlıklı olarak cezai yargılamalar, insan hak ve hukukuna yönelik ihlaller karşısında görev almaya ve savunma yapmaya çalıştım.
Çok sayıda dergide ve çok sayıda yayımlanmış makale ve çeşitli yayın organlarında yayınlarım, köşe yazılarım bulunmakta olup mesleki çalışmaların yanında köşe yazarlığı ve akademik çalışmalarla da hukuka ve mesleğimize katkı sunmaya çalışmaktayım.
Bilgi, öneri, yönetim kurulu, komisyonlar ve çalışma ekibinde yer almak için
İletişim Gsm : 0536 477 40 27
Mail: [email protected]