Çocukluğumun ilk yıllarında kamışa geçirilmiş bir çivi ve çivinin ucunda iki lastik tekerleğin olduğu oyuncakla başladım hayata…
***
Sonrasında misket (biz gulle deriz), yakan top (yakartop deriz), uzun eşek, 9 kule, saklambaç ve körebe… Daha buna benzer birçok digital olmayan ama oldukça eğlenceli zamanlar geçirmemize, arkadaş edinmemize olanak sağlayan oyunlar…
***
Bu saydığım oyunları, 18 yaş altı gençlerin ve çocukların birçoğu adını bile duymamıştır.
***
Çünkü, hayatımıza teknoloji girdi…
***
Unuttuk paylaşmayı, birlikteliği, fedakarlığı ve vefakarlığı…
***
Şimdiler de ise bilgisayarlarda oynanan stratejik oyun dedikleri kanlı savaş oyunları… Yetenek dedikleri tamamen vakit öldürten, birbirinden ahmakça ve tek başına oynanan küp oyunları…
***
Eski oyunları oynarken edindiğiniz kazanımları, şimdiki oyunlarla tamamen kaybediyoruz.
***
Okuldan gelen çocuklar doğru internet salonlarına koşuyor… Oynanan oyunların yarattığı tek faktör ise ego…
***
Bireyler, çocukken aldıklarıyla ile büyürler ve gelişirler, sonra da toplumda yer edinirler.
***
Birlikte oynanan oyunlar ve birlik içinde yapılan etkinlikler çağımızda neredeyse kalmadı. Sadece okullarda, mecburiyetten, sırf öğretmen görev verdiği için yapılan birkaç etkinlik… Ya gerisi… Gerisi, bilgisayar, telefon ve oyun konsolları…
***
Dahası ise yalnızlaştırılmış toplum, manevi değerlerin itildiği bir millet…
***
Biz bu değiliz aslında…
***
Biz, komşuluk ilişkilerini bilen, mahalledeki yaşlı teyze ve amcaların bakkal, manav işlerine yardımcı olan, onların saçımızı okşadığı ve teşekkür ettiği masum çocuklardık.
***
Teknolojiden uzaktık… Ya bilmiyorduk ya da paramız yetişmiyordu. Ders arasında aldığımız simidi arkadaşlarımızla paylaşıyor, bazen bir gazozu 3 kişi paylaşıyorduk.
***
Şimdi ise oyun konsolumuza dokunanı azarlıyor, bilgisayarımızı kullanana bağırıyor, davetlere ise dudak büküyoruz.
***
Çünkü yalnızlaştırıldı… Çünkü, 9 kule oynarken mahallenin tüm çocuklarının katıldığı oyun gibi bir oyunumuz kalmadı.
***
Yakan top gibi, kızlı erkekli oynadığımız bir oyun daha yok…
***
Belki şimdi uzaktan kumandalı oyuncakların biri gelip biri gidiyor evimize…
***
Ama o kamıştan yapılan, lastik tekerlekli oyuncağı tamir ederken yanımıza gelen arkadaşlarımız yok artık, uzaktan kumandalı oyuncaklarımızla oynarken…
***
Bizim de kahramanlarımız vardı çocukken… Bruce Lee gibi dövüşmek, Cüneyt Arkın gibi havalarda uçmak, He-Man gibi güçlü olmak isterdik. Bunları yaparken de, arkadaşlarımızla rol kapardık ve mahallenin o dar sokaklarında cıvıl cıvıl sesler içinde koşuşurduk…
***
Ya şimdi! Şimdiki çocukların da kahramanları var… Ama o kahramanlarla odalarına hapsoluyorlar… Kısacası, yalnızlaşıyorlar…
***
Yalnızlaşan çocuklarımızın büyüdüklerinde toplumdaki yerini tahmin edebiliyor musunuz? O zaman, sahip çıkalım geleceğin değeri çocuklarımıza…
***
Bizi ayakta tutan çocukluğumuzun oyunları!!!
Yorumlar
Kalan Karakter: