Kentin şehircilik durumunu, her ortamda konuşmaya alıştık.
Her geçen dönem, daha geriye gittik.
Bize modern şehircilik olarak anlatılan bazı düzenlemelerin, birilerini zengin eden projeler olduğunu yıllar sonra anladık.
Bu zihniyet, geçmişten günümüze süregelen bir davranış.
Bu zihniyetin değişmemesi, elbette bu yanlışları kabullenmemizi gerektirmez.
Kentin gelişmekte olan hangi bölgesine baksanız, arsa spekülatörlerini ve rant avcıları görmeniz mümkün.
Çünkü, bunca yıl yanlış yönetilen kent, bu durumu onların mesleği haline getirmiş.
Gelelim, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ndaki duruma…
Kentin en gözde alanı, yani Seyhan Baraj Gölü çevresi, 2006’da alınan Bakanlar Kurulu kararı ile Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ilan edilmiş.
11 bin 436 hektardan oluşan alan, arsa ve inşaat işiyle uğraşan herkesin gözünü diktiği bir alan. Bu alanda sahip olacağınız küçük bir arsa, geleceğiniz için sağlam bir yatırım olur gözüyle bakıldı yıllarca.
Oysa, işin gerçeğine baktığınızda, siyasi ve bürokrasi gücü olmayanlar, arsalarına ancak iki katlı ev yaparken, dayısı olanlar, yada paranın gücüyle dayı edinenler, iş merkezleri, ticaret alanları, hatta rezidans dikecek hakları elde etmek için düğmeye basmışlar.
Dikilen binaları yıkmak şu durumda imkansız gibi.
Fakat, halihazırda arsa olarak görülen alanlardaki düzenlemelerde, kent katledilmeden kurtarılabilir.
Bunun son örneğini ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iade ettiği 1/5000 ölçekli 1. Etap Nazım İmar Planı’nı incelediğinizde görürsünüz.
Bu plan, Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz döneminde hazırlanmış. Alelacele ve gizli kapalı hazırlanan plan, kamuoyuna sızmadan Ankara’ya gönderildi. Herkes planın içeriğini merak ediyordu. Planın içeriğini bilenler ise planın bir an önce geçmesini bekliyordu. Hatta bununla ilgili birçok özel toplantılar ve birliktelikler de yaşanmış.
Evdeki hesap çarşıya uymadı ve plandaki katliamı gören birileri Ankara’yı uyararak, işe taş koydu. Planın imzalanması için avuçlarını ovalayanların gözlerindeki dolar işaretleri birden gözyaşına dönüştü.
Umudunu tüketmeyenler, bu planı mağdur edebiyatı ile yeniden hazırlatmak için düğmeye bastı.
Bir önceki planda, belirtilmeyen yoğunluk birimleri, talan edilen yeşil alanlar, göle nazır yerlerdeki yapı yoğunlukları ve betonlaşan bir kentin haritası olan bu plan, sıfırdan yapılmalı.
Yapılırken de, kamuoyunun gözü önünde şeffaf bir şekilde hazırlanmalı.
Aksi takdirde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iade ettiği plandan farklı bir plan ortaya çıkmaz.
O planda, kimlerin arazilerinin nasıl dönüştürüldüğünü görseniz, dudağınız uçuklar.
Çünkü ortaya çıkarılan rant, dudak uçuklatan cinsten…
Yorumlar
Kalan Karakter: