Bu güne kadar köşe yazılarımda genellikle pozitif enerji yaymyı prensip edinmişimdir . Fakat bu hafta üzülerek bazı değişiklikler yaptım.
Semih Çelik adlı zanlı tarafından öldürülen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için aklı başında her insan gibi ben de çok kızgınım . Hiçbir canlı öldürülmeyi hak etmiyor. Üstelik feci bir şekilde tasarlayarak. Katil önce Ayşenur Halil’i daha sonra da İkbal Uzuner’i öldürdü. İkbal Uzuner’in başını Edirnekapıdaki surlardan aşağıya atıp ardından da kendini attı. Korku filmi gibi…
Yıllarca emekle besleyip gözünden sakındığın evladını bir gün bir yerde bir canavar yok ediyor .
Bu haberleri duymaya ne kadar alıştık ve en acısı da bu.
Değişmeyen, hatta artan ama hiçbir şekilde eksilmeyen kadın cinayetleri…
Sanki olayları bir öncekinden daha çarpıcı hale getirmek için harcanan bir çaba var mütemadiyen .
Hasta olduğunu bilmeyen normal insan kılığına giren canlılardan oluşan bir kitle gittikçe halkasını genişletiyor.
Bu sebepten ötürü kimsenin kimseye güveni kalmaması gerekir. Fakat bahse konu cani, kurbanını şaşırtmayı başarıyor bir şekilde.
Bütün beynini “O” nu sakat bırakmaya veya öldürmeye göre programladığı için de pek bir şey fark etmiyor. Çünkü sonuçta kendini de öldürüyor.
Bu zihniyetler değişmez ise kadınlar doğadaki korunma ihtiyacı olan tüm canlılar gibi yaşamını sürdürmeye devam edecek.
Kime neyi anlatabiliriz ki, bu insanlar normal değil. Toplumda her yerde karşımıza çıkabilirler.
Bir toplumda kadınlar ve çocuklar öldürülüyorsa o toplumun geleceği bitmeye mahkûmdur.
Yaşamın devamlılığını sağlayan kadınlardır, gelecek güzel günler de çocuklarımıza emanettir.
Son zamanlarda basında küçücük çocukların istismarlarını ve ne yazık ki kendi yakınları tarafından da feci şekilde katledildiğini duyuyoruz.
Aslında daha çok şeyler yazmak istiyorum ama kendime olan saygımdan ötürü yazmıyorum…
Bu kötü olayları duydukça hani diyoruz ya kıyamet kopacak artık diye. Artık bu kadarı da pes dediğimiz kıyametin koptuğu yerdeyiz !!!