20 Ocak günü sabaha karşı 3.30 da Bolu’nun Kartalkaya ilçesinde Gramd Kartal otelde çıkan yangında vefat eden iki kahraman Türk genci…
Boğazım düğüm düğüm nasıl yazarım nasıl anlatırım bilemeden başlıyorum satırlarıma.
Bu iki cesur genç aslında yangından sağ kurtulmuşlardı. Fakat damarlarında dolaşan o asil kan onları içerden gelen çığlıklar üzerine tekrar yangının içine dalmaya itti.
O Yangından sağa kurtulduklarını bildirmişlerdi fakat biri tıp fakültesi öğrencisi diğeri mühendislik okuyan ve birbirlerinden hiç ayrılmayan bu iki genç ölüme de birlikte gittiler.
Ne söylenir nasıl anlatılır duygularım tarifsiz. Onları yetiştiren aileyi canı gönülden kutluyorum. İşte bizim böyle asil Türk gençlerine ihtiyacımız var. İçeride yangın yanarken dışarıda hâlâ kayak yapan insanlara değil.
Yiğit’in Ablasının konuşurken ki asaletini de unutamıyorum ne kadar güzel bir aile ve muhteşem yetiştirilmiş evlatlar. Özellikle o konuşmayı vurgulamak istiyorum şimdi ;
“Fen lisesinden beri hiç ayrılmayan iki arkadaşlardı. İsimleri gibi YİĞİT ve ALP çok karakterlilerdi. Aslında sağ olarak dışarı çıktıklarını kayak hocalarına bildirmişlerdi fakat içerden gelen çığlıklara dayanamayarak yardıma ihtiyaçları olanları kurtarabilmek için tekrar içeri girmişler. Ve bir daha çıkamamış kuzularim. Biri doktor biri mühendislik okuyordu. Şehadet ikisine de çok yakıştı. “ demişti.
Ne kadar asil bir konuşma. Kardeşini kaybeden bir ablanın böylesine cesurca konuşması, onunla gurur duyduğunu belirtmesi beni çok etkiledi. Ben de bu gençlerle gurur duyuyorum.
Halbuki tüm bu olanlara karşı duyarsızca kayak yapan insanlar da vardı çevrede. YİĞİT ve ALP de kurtulduk diyerek hayatlarına devam edebilirlerdi fakat yapamadılar .
Tıpkı kurtuluş Savaşında ulu önder Mustafa Kemal ve askerlerinin yaptığı gibi, ölmeyi bir an bile düşünmediler.
Giden 78 Can içinde sadece iki gencin hikayesini anlatmaya çalıştım.
Otelin ahşap olması, rüzgarın şiddetiyle yangının hızlı bir şekilde yayılmasına sebebiyet vermiş. Yangın merdiveni otel içindeymiş, üstelik hiçbir uyarı da gelmemiş. En kötüsü de o saatte (3.30) bir kısım uykularında iken vefat etmiş.
İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Böylesi lüks bir otelde bu olayların yaşanması mümkün olmamalı.
Artık söz devletimizde . Suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalı.
6 Şubat deprem felatini yaşayalı iki yıl oldu henüz. Ondan önceki iki yıl süren pandemiyi söylemek bile istemiyorum.
Hiçkimsenin yaşanan felaketlerden ders aldığı falan yok. Bu yüzden bizler yetişkin bireyler olarak kendimizi ve çocuklarımızı riske atacak planlar yapmamalıyız . Kendi önlemlerimizi kendimiz almalıyız. Bu örnekte olduğu gibi tatil planlaması yaparken de şehir merkezine bu kadar uzak yerleri asla tercih etmemeliyiz .Konfordan çok güvenli ortamları tercih etmeliyiz.
Bakın bu oteldeki yangına itfaiye gelene kadar yaklaşık bir saat geçmiş. Herhangi bir sağlık kabini ya da ambulans bile yok!
Bunları sorgulamak otele girerken kimsenin aklına gelmedi belki ama içeri lüks arabalarıyla girenler cenaze araçlarıyla çıktılar. O lüks arabaları da çekiciler götürdü. Öyle ki cesetler tanınmayacak halde olduğu için yakınlarından DNA örnekleri alındı.
Ben bu satırları yazdığım için çok çok üzgünüm . Artık felaketler yaşamak değil, huzurla yaşamak istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır.
Tüm vefat edenlerin mekanları cennet olsun. Ailelerine sabırlar ve baş sağlığı diliyorum.