Dün 25 Kasım Dünya Kadına Şiddetle Mücadele Günü’ydü…
Kadın deyince aklınıza ilk kim gelir?
Tabi ki annelerimiz…
Sonrasıyla sıralayalım…
Eşiniz…
Kız kardeşiniz…
Ablanız…
Sevgiliniz…
Ve daha bir çoğunu sıralayabiliriz…
Peki yukarıda sıraladıklarımıza hak ettikleri değeri veriyor muyuz?
Kimlerimiz hak ettiğinden fazla değer veriyoruz…
Kimi insan olarak gördüğümüz “Yaratıklar” kadına şiddetten tabiri caizse zevk alıyor…
O “Yaratıklar” kadına şiddet uyguluyor, işkence yapıyor, öldürüyor…
Bunlar nasıl bir ruh halinde bu vahşeti yapabiliyorlar anlamakta güçlük çekiyorum.
Şiddet, kadınların özel ve kamusal yaşamlarında temel hak ve özgürlüklerine büyük ölçüde zarar veriyor. Kadına karşı şiddet, bazen yaşam hakkı ihlali, bazen işkence ile insanlık dışı ve kötü muamele yasağı bazen de kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali şeklinde ortaya çıkabiliyor.
6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yalnızca gerçekleşen değil, ancak gerçekleşme ihtimali olan şiddeti de koruma kapsamına alıyor.
Burada “Kadın çiçektir” gibisinden süslü sözler sarfetmek istemiyorum.
Sadece şunu söylemek isterim…
Kadın olmazsa, insanlık olmaz.. Varlığımızı kadınlara borçluyuz…
Dolayısıyla kadınlara “Şiddet” uygulamak yerine onlara şefkatle, sevgiyle, saygıya yaklaşmalıyız…