yüzbaşı
süha gibi bir emir subayı
olmak istemezdim doğrusu!
***
kardeşinin
başına gelenlerden
dolayı çekmediği eziyet
kalmadı adamın!
***
ustası,
bir kadın gibi
okşayarak iki eliyle
tuttuğu klarnete
nefes verince işgal yıllarının istanbul’un da buldum kendimi!
***
amiral
colthart’ın emir subayı
olmak zorunda kalan yüzbaşı süha ve çıkardığı mizah dergisinde amiral’in kafasını balkabağı olarak çizdiği için gazetesi kapatılan süha’nın kardeşi kemal!
***
yüzbaşı
süha milli mücadelenin,
kardeşi kemal ve arkadaşı falih de kapatılan gazetenin derdinde!
***
adana
devlet tiyatrosu
uğur saatçi’nin yazdığı ‘bu da geçer ya hu’ adlı muhteşem eseri ile perdesini açtı!
özlem demirkale
her zaman olduğu gibi prömiyere davet ettiği dostlarını yine kapıda karşıladı!
***
amiral colthart’ı
canlandıran fırat demirağ, yılların verdiği ustalığı o üniforma altında yaşatırken, İngilizce arasına karıştırdığı ‘kırık Türkçe’ konuşmasıyla tam not aldı!
***
falih
alınmasın ama
beni de en çok kadriye etkiledi ve oyunda gösterdiği üstün performansla seyirciyi sahneye kilitledi!
***
doruk
nalbantoğlu’nu
daha önce de seyretmiştim, bir rol bir sanatçıya bu kadar mı yakışır, yakışmış!
***
mazlum taşkıran,
efe ünsal, yeliz tekman,
hülya yıldız, burak erol, ozan sargın, dilek dokumacı, ömer bertan, nazlı köymen, recep kekil, tülay uğurlar, koral kısakürek, mustafa hardaldalı, vahit yöney, gürcan algan, verdi boğaç ve zeyrek yıldız’ın da adını tek tek yazdım!
çünkü
yazılacak kadar unutulmayacak bir gece yaşattılar!
***
o an
anadolu
savaş acısıyla yanarken,
istanbul’da işgalcilerle mücadele eden bir avuç insanı gördüm!
***
‘bu da geçer yahu’
işgal acısı çeken istanbul’un
her ne pahasına olursa olsun mücadele eden insanlarını anlatırken; savaşın tozu dumanı ve işgalin hüznü içinde gülümseten bir kesit sunuyor seyircilerine!
***
barış erdenk’in
yönettiği oyun
aslında günümüze de bir projektör tutuyor ve yol gösteriyor… gözlerinizi kapattığınızda yaşadığınız an bir film şeridi gibi geçiyor önünüzden, kopmuş bir film şeridi gibi!
***
emin serdar kurutçu
öyle bir müzik ortamı ve orkestra oluşturmuş ki; klarnetle başlayan sonra diğer çalgılarla devam eden müzikal yolculuk, oyuna neşe katıyor!
seyirciye
sadece sırtını koltuğa yaslayıp istanbul’un o hüzünlü günlerini bazen duygulanarak bazen de gülümseyerek izlemek kalıyor!
***
ve
oyunun sonunda
ayağa kalkarak
avuç dolusu alkışlamak!
Yorumlar
Kalan Karakter: