sarı leblebi
çekirdek, tuzlu fıstık
biraz fındık, azıcık badem
kına çerezini dağıtan kadının arkasından nasıl koşardık bir zamanlar
***
avuç avuç çerez alıp, ceplerimize doldururduk
düğün boyunca bir güzel yerdik
davul çalınca boş bulduğumuz yerde oynardık
büyüyünce halay çekmeye de başladık
‘nerde tıngırtı orda buluntu’
***
mahallede
tanımadığımız düğünlere giderdik
gelinle damadı alkışlardık
gençler ortaya çıkınca
mendili alıp halayın ucundan tutardık
kırkım olurdu ‘azımızı çok sayın’ diyerek,
cebimizde ne varsa atardık
***
şimdi ne oldu da
düğünlerde kavgaya başladık
nedir bu tartışmalar
vurmalar, kırmalar
yakışıyor mu bize
***
biz değil miyiz
yoksulla çorbamızı paylaşan!
biz değil miyiz
kan lazım olunca hastaneye koşan
biz değil miyiz
yaşlıyı görünce tutup karşıya taşıyan!
biz değil miyiz
yolda kalana yardım eli uzatan!
biz değil miyiz
öğrencilerin cebine harçlık koyan
biz değil miyiz
komşusu açken tok uyumayan!
***
aynı sokakta
aynı mahallede
aynı köyde
ve aynı kentte
nedir bizi bizden uzaklaştıran
nedir bizi birbirimize düşüren
aynı gökyüzü altında paylaşamadığımız ne var!
***
sevgiyle
saygıyla
kardeşçe
hoşgörüyle
paylaşarak
ve konuşarak yaşamak dilimizde
***
çatışmalara
patlayan bombalara
ve ölümlere rağmen
acılara
kederlere
ve gözyaşlarına rağmen
kardeşçe yaşamak elimizde
***
bugün yeni bir sayfa açın
külüne muhtaç olduğunuz komşunuzdan başlayın sevmeye
bir tebessümü çok görmeyin çevreye
dalından koparmadan dokunun bir çiçeğe
ve dostluğunuzu kanatlandırın geleceğe
***
ne diyor ustam:
dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim
***
kardeşçe yaşadığımız
bu memleket de bizim
e daha ne olsun!
Yorumlar
Kalan Karakter: