hiç üç tekerlekli bisikletim olmadı
çocukların arasına karışıp hiç bisiklet süremedim
babam da öğretmedi sürmesini
bisikletimin sepetinden tutup koşmadı ardımdan
mesela denizin neden mavi olduğunu
kışın havaların nasıl soğuduğunu
kuşların nereye uçtuğunu da öğretmedi
o bunları öğretecekken ben yoktum
ben bunları öğrenecek yaştayken de o
***
hiç benek benek bilyelerim olmadı
çocukların arasına karışıp çatırya diyemedim
babam da öğretmedi oynamasını
karşıma dizip bilyeleri vurdurmadı başaltından
mesela çocukların neden oyun oynadıklarını
bilyeleri kaybolunca neden ağladıklarını
çok bilye kazanınca neden sevindiklerini de öğretmedi
o bunları öğretecekken ben yoktum
ben bunları öğrenecek yaştayken de o
***
hiç çocukça bir çocukluğum olmadı
çocukların arasına karıştım ama yoktum
bilyelerim de vardı benim olmayan
bisiklet sepetinden tutup iteklerdim çocukları
boş bulursam belki binerdim bisiklete sevinerek
akşam olunca geri verirdim bisikleti bilyeleri
babam da vardı aslında var olmasına
o bunları öğretecekken ben yoktum
ben bunları öğrenecek yaştayken de o
***
artık bisikletim var
hem de en iyisinden sepetlisinden
denizin neden mavi olduğunu da öğrendim
mesela kışın yağmurlu bir havada ıslandım
kanaryamı dinlerken öykülerime yaslandım
ama babam yok çok uzaklarda neyleyim
şimdi kendime yeni bilyeler aldım paramla
çatırya demek sırası bende çocuklar
haydi çatırya…
***
babamın ölümünden sonra yazdım bu şiiri
ne zaman bir babalar günü olsa, ne zaman babalara dair bir anı geçse gözlerimin önünden dağ gibi karşıma dikilir bu şiir
kimsemiz yok ama büyük kızımla huzurevine gittim
hepsi o büyük salonda oturmuş kapıya bakıyordu, ‘kimse gelecek mi’ diye…
yarın o kapıya siz de bakmak istemiyorsanız
babalarınıza iyi bakın!
Yorumlar
Kalan Karakter: