‘onlar
ayaklarına çağırır
ben
ayağınıza gelirim!’
***
‘onlar
nutuk atıp gönderir
ben
alın terinizi silerim’
***
adana’dan!
kime ve
kim için söylendiyse!
chp lideri kemal kılıçdaroğlu’nun bu yorumu çoktaaan gideceği yere gitmiş, kim bilir etkisini bile göstermiştir hatta!
***
can suyunu ırgatların verdiği çukurova’nın bereketli topraklarına geldi kemal kılıçdaroğlu!
ayağının tozuyla tarlaya koştu
çapa yaptı
sırtına kadar terlemiş ırgatların gönlünü aldı, ırgatla ırgat oldu, sabahın köründe traktör sesiyle uyanan çocukları kucağına alıp sevdi, şefkat gösterdi
çadırda oturup halleşti
sıkma yiyip helalleşti
köylüyle dertleşti
***
zaten
chp il başkanı ayhan barut o toprağın çocuğu olduğu için kılıçdaroğlu hiç de yabancılık çekmedi doğrusu!
aileden biri gibi karşılandı
doğankent’te çay içti örneğin
dayayıp sırtını tahta sandalyeye yaşlılarla sohbet etti
***
aslına bakarsanız
köylüler de şaşırdı, ırgatlar da, yaşlılar da, gençler de, pencereden görenler de şaşırdı!
chp otobüsü yoldan geçerken gören çarşıdaki pazardaki yurttaşlar da şaşırdı!
ihtimal, bazı politikacılar da telaşa kapıldı!
ortada seçim yok, referandum yok, ne işi var kemal kılıçdaroğlu’nun adana’da!
***
kılıçdaroğlu,
sanayi odası, ticaret odası, ticaret borsası, ziraat mühendisleri odası, çiftçiler birliği, ziraat odaları, üretici ve sulama birlikleri, tarım sektörü bileşenleri, çiftçiler, köylüler ve toprak sahipleriyle buluşup, tarımın sorunlarını ilk ağızdan dinlediği otelde anlattı, ne işi olduğunu:
***
“iktidar, ‘binersin çiftçinin, emeklinin, işsizin sırtına, istediğin kadar sopayla vurursun, istediğin yere götürürsün, nasıl olsa sandık gelince bana oyunu verir’ diyor. üzülerek söylüyorum ama böyle bakıyor. çiftçiyi çiftçi yerine koymuyor, emekliyi emekli yerine koymuyor. işsize ‘sana iş bulacağım’ demiyor. ‘nasıl olsa bunların hepsi gelir sonunda oylarını bana verir, ben de bunların alın terini sömürürüm’ diyor. hepimiz silkinmek ve kendimize gelmek zorundayız.”
***
en çok dikkatimi
şu söz çekti: ‘tarım bakanlığı kapansa, emin olun hiç birinizin haberi olmaz!’
çukurova ağzıyla dersek;
‘valla kavgada söylenmez!’
***
kılıçdaroğlu
toplantıda işini
danışmanına bırakmadı!
onca çiftçiyi dinleyip
4,5 sayfa not tuttu!
gördüm, oradaydım!
***
kılıçdaroğlu giderken
aklımda
bir sözleri kaldı!
bir de taktığı
sekiz köşeli şapka!
***
insanların,
kısa yoldan para kazanmak için hırsızlık yaptığı bir ülkede, zengin olmak için namussuzluğu ve dönekliği mubah saydığı bir ülkede, çalışanların hakkının gasp edildiği bir ülkede, emekçinin, işçinin, emeklinin, köylünün, dar gelirlinin kuru ekmeğe muhtaç edildiği bir ülkede…
***
kısacası
kul hakkı yiyenlerin, yalancıların, üçkağıtçıların, dolandırıcıların, hırsızların ve düzenbazların dört köşe olduğu bir ülkede, sekiz köşeli şapka takmak zordur!
***
Çünkü, şapkada
her köşenin
bir anlamı vardır:
cömertlik, mertlik, dürüstlük, yiğitlik, çalışkanlık, misafirperverlik, alçakgönüllülük ve vatanseverlik!
***
takmayana bu şapka
beş beden bol gelir!
takarsan da
bunların hepsi
seni adam eder!
***
zaten
böyle bir ülkede
sekiz köşeli takmak da
yürek ister birader!
Yorumlar
Kalan Karakter: