sabahtı
çakıldım
kaldım yatağa
son sayfa tüketti beni!
bilemedim
bir aşk romanının
böyle sonla biteceğini!
***
eserlerinde eskidünya’nın çürümüşlüğü ve bilgeliğiyle, yenidünya’nın saflığı ve coşkunluğu arasındaki çatışmayı ele alan henry james, daisy miller ‘papatya kız’ adlı kitabında; aşktan çok ‘aşkın imkansızlığı’nı anlatıyor
sürükleyici bir eser
okuyunca sarsıldım
***
zaten
claude monet’in kapak resmi olarak hazırladığı ‘güneş şemsiyeli kadın’, aşk ile ölüm arasında kalan suskun bir çiçeğin renklerini ele veriyor
son sayfayı kapatırken bunu daha iyi anlıyorsunuz
***
günümüzde
internet mesajıyla başlayıp, cep telefonunda biten yapay aşklara inat, isviçre’nin sakin gölleri gibi durgun; gürültüsüz bir dünyada ritüellere bağlanmış insan ilişkilerine yer veren kitap, sade dili ve kıvrak anlatımıyla kılcal damarlarınızı titretiyor
***
kitap
henry james’i, amerikan edebiyat tarihinin en uzun süre yazan, en verimli ve en etkin yazarlarından biri olarak tanıtıyor okurlarına
50 yılda 20 roman, 112 öykü, 12 oyun, gezi ve eleştiri kitabı, ayrıca gazetelere birçok edebi makale
***
bu bilgiyi;
günümüzde internetten kopyala yapıştır yaparak haftada bir kitap bitiren, ucuz işçilikli ve hiç kendi yaşantısıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan konuları aptalca kaleme alan yazar müsveddeleriyle karıştırmayın diye ekledim!
***
daha
25 yaşında amerika’nın en yetenekli öykü yazarlarından biri sayılan henry james, rus romancı turgenyev ile tanışıp, onun aracılığıyla flaubert’in çevresinde toplanan edebiyatçılara katılıyor
***
burada
edmond de concourt, emile zola, daudet, guy de maupassant ile tanışan henry james, 1878’de roma’da daisy miller’i yayımlayarak uluslararası üne kavuşuyor
külleri cambridge’de!
***
bütün bunları,
iki satır okumadan, üç satır yazan ve girdiği ortama amele sümüğü gibi yapışan parazit sürüsünü tanıyın diye yazdım
***
suskun çiçeğe gelince!
onu da
öyle bir aşk tadın diye!
***
yani
‘aşk’ olsun diye!
Yorumlar
Kalan Karakter: