üçe kadar
sayıyorum diye
tehdit ederken bile
araya iki buçuğu sığdıran
vicdanlı çocuklardık biz!
***
yağ satardık
bal satardık
ustamız ölürdü biz satardık
ama
arkadaşımızı satmazdık!
***
gullelerimiz vardı
çatırya diye sevindiğimiz
akşam olunca
kazandıklarımızı saklardık
onlarsız yatmazdık!
***
üç tekerli
bisikletimiz de yoktu
ama
sevdiğimize
koşarak giderdik
***
çelik çomak
oynardık örneğin!
bir çomak ile çelik denen uzun, parmak kalınlığındaki ağaç parçası oyunun malzemesi olurdu, düzgün bir yere çomağın ucunun rahatça girebileceği genişlikte ve derinlikte bir yarık açardık
***
yarığın üzerine
çeliği yerleştirirdik!
çomağın ucunu, çeliğin altındaki yarığa sokarak tüm gücümüz ile arkadaşımızın tutamayacağı kadar uzağa fırlatır ve çomağı çeliğin pozisyonundaki gibi çukurun üzerine koyardık!
***
çeliği
yakalamaya çalışan
arkadaşımız elindeki değnekle vurursa ya da yakalarsa oyun sırası ona geçerdi, vurmaz ise çeliğin düştüğü yerden alıp, çeliğin fırlatıldığı çukurun üstüne rakibinin koyduğu değneğe doğru atarak ona temas ettirmeye çalışırdı
böyle oynar giderdik!
***
şimdi
ne çelik kaldı, ne çomak!
hoş, oyun alanı da kalmadı!
sağ olsun müteahhitler apartmanları balkondan balkona atlayacak kadar yaklaştırdılar!
***
utanmasalar
apartman bahçelerindeki
ağaçları söküp
bungalov yapacaklar!
***
öyle ki
bir zamanlar
koşup coştuğumuz, soframızda ekmeğimizi paylaştığımız, güçlü dostluklar kurduğumuz, uçurtma uçurduğumuz mahallelerimizi
balkonlu
açık cezaevlerine çevirdiler
***
çocuk top oynuyor
altta oturan komşun
ona bile
tahammül edemiyor!
***
çocukların ayağı
toprak nedir görmüyor!
bir tablete mahkum etmişiz hepsini, günleri savaş oyunlarıyla geçiyor!
***
çoğu
aç kapıyı bezirgan başını, beş taşı, çelik çomağı, birdir biri, gulleyi, deve cüceyi, hımbılı, ip atlamayı, kutu kutu penseyi, körebeyi, yakan topu, yağ satarım bal satarımı, mendil kapmacayı, sekseki ve daha nicelerini bilmiyor!
***
toplumu
para hırsı kaplamış!
son model cep telefonu
en pahalı tablet, marka giyecekler, özel okul, servis, hamburger, falcı bacılara gönderilen kahveler, kahvede babalar, konkende anneler!
***
hani
bilmez ama!
şimdi
sokak arasında
çomakla çeliğe vursa çocuğun ya birinin camını kırar ya da yoldan geçen birine zarar verir!
***
sonra alırlar
çocuğunu döverler
üçe kadar saymadan!
hatta araya
iki buçuğu sığdırmadan!
***
oysa
üçe kadar
sayıyorum diye
tehdit ederken bile
araya iki buçuğu sığdıran
vicdanlı çocuklardık biz!
tükendik!
Yorumlar
Kalan Karakter: