Bu şiiri, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın tiyatro bölümü sınavında okumuştum. Konservatuar Müdürü Cüneyt Gökçer, eşi Ayten Gökçer ve Çetin Tekindor gibi ustaların karşısındaydım. Ben bu şiiri okurken, o tiyatro devi büyük usta Cüneyt Gökçer’in bana bakışlarını dün gibi hatırlıyorum.
Bu şiirde, ‘Ve Kadınlar’, diyordu Nazım Hikmet.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız…
xxx
Nazım Hikmet bu... Yazmış usta.
“Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlar…” demiş.
Dilerseniz, bunu alıp siyasete uyarlayabilirsiniz.
Belediye meclis üyesi adaylarının listelerini görünce aklıma birden bu şiir geldi.
Kadınların isimleri hep sonradan düşünülmüş..
Beş isimden sonra on isimden sonra.
Kadın haklarından dem vuruyorlar ama hiçbir parti belediye meclisi aday listesinde kadınları ilk sırada göstermemiş.
Zaten ilk bakışta listeler siyasi parti adaylarından çok aile şirketini andırıyor.
Adam milletvekiliyse, kardeşi il başkanı oluyor. O olmazsa meclis üyesi listesinin en tepesinde yer alıyor.
Dayı oğlu, amca kızı.
“Beni yazmazsanız eşimi yazın, o olmazsa kızım olsun, oğlum olsun” edebiyatı…
Xxx
CHP Adana İl Kadın Kolları Başkanı Rukiye Çinkılıç ile konuşuyoruz.
“Kentte biz varız
Köyde biz varız
Sokakta biz varız
Çarşıda biz varız
Pazarda biz varız
Mutfakta biz varız ve kadınlar olarak çok iddialıyız” diyor.
Listede nerdesiniz?.
O kadar, politikayı bilen, siyasetin okulunu okuyan, üniversite bitiren arkadaşlarınızla ve emektar ev kadınlarıyla gece gündüz demeden koşturdunuz ve hala koşturuyorsunuz.
Listelerde ‘işte bu’ diyeceğiniz kaç kadın var!
Bu gerçeği gördükten sonra, diğer partilerin kadın adaylarından söz etmeye gerek var mı?
Xxx
Milletvekilini halkın değil parti genel başkanlarının belirlediği bir ülkede, belediye meclislerinin aile şirketlerine dönüşmesi gayet doğal aslında.
Meclisin ‘dut yemiş bülbül tiyatrosu’na çevrildiği bu dönemde ve ‘konuşursam bir daha seçilemem’ korkusuyla koltuğuna yapışan milletvekillerinin bulunduğu bir ortamda, meclis üyesi adaylarının listeye girmek için birbirinin ayağını kaydırması gayet doğal.
Zaten parası olan belirlemiyor mu seçimin kaderini!
Halk nerede?
Kadın nerede?.
Nazım Hikmet, kadınlar için “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” demiş!.. Ona göre.
Öküzümüzden sonra.
Yani önce öküz!
Yorumlar
Kalan Karakter: